We don't have to talk about it translate Turkish
144 parallel translation
Well, we don't have to talk about it now, Pa.
Bunu şimdi konuşmak zorunda değiliz, Baba.
We don't have to talk about it now.
Artık bunları konuşmamalıyız.
I know that it's a little soon, perhaps, to talk about a reconciliation but I don't see why we have to finalize our divorce.
Oh, evet yeniden birleşmek için henüz erken olduğunu biliyordum. Ama neden hemen boşanmak istediğini de anlayamıyorum.
As long as were in this sort of public service mood I'd like to mention a social problem we have in this country that a lot of people don't like to talk about in public but I think it's time we faced this thing head on.
Madem kamu hizmetinden konuşuyoruz bu ülkede birçok kişinin toplum içinde konuşmaktan hoşlanmadığı ama artık yüzleşmemiz gereken toplumsal bir sorundan bahsetmek istiyorum.
We don't have to talk about it, do we?
Onun hakkındakonuşmak zorundamıyız?
O.K. by me, we don't have to talk about it now.
Benim için hava hoş, şimdi bahsetmemiz şart değil.
We don't have to talk about it ever.
Hatta hiç bahsetmeyebiliriz.
Huh. You don't have to avoid the subject. You know, we can talk about it.
Konuyu geçiştirmene gerek yok, konuşabiliriz.
If you don't want to have kids, we should talk about it.
Çocuk sahibi olmak istemiyorsan bu konuyu konuşmalıyız.
We don't have to talk about it.
Bundan konuşmamız gerekmiyor.
I don't have to hear this now. We don't need to talk about it.
Bunu sonra konuşuruz.
It's not like we don't have a lot to talk about.
Konuşacak çok şeyimiz var galiba.
We don't have to talk about it now.
Şimdi bunu konuşmayalım.
Can I just say something, then we don't have to talk about it again?
Son bir şey söyleyebilir miyim, sonra bu konuyu kapatalım.
- No, we don't have to talk about it.
- Hayır, bunu konuşmamalıyız.
We don't have to talk about it.
Onu konuşmak zorunda değiliz.
I was wrong and you were right, and I'm not just saying that so we don't have to talk about it anymore, like at home.
Ben haksızdım, sen haklıydın, ve bunda ciddiyim. Böylelikle evdeki gibi kavga etmek zorunda değiliz.
We don't have to talk about it.
- Üstünde konuşmamıza gerek yok.
I'm sure there is, but we don't have time to talk about it right now.
Olduğuna eminim, fakat konuşacak zaman yok.
OK, we don't have to talk about it.
Peki, konuşmamıza gerek yok.
It's not a big deal. We don't have to talk about it. Okay?
Lafını bile etmeyelim.
- We don't have to talk about it any more? - No.
artık konuşmamız gerekiyor mu?
We don't have to talk about it, do we?
Onun hakkında konuşmak zorunda mıyız?
- We don't have to talk about it now.
- Bunu şimdi konuşmak zorunda değiliz.
- We don't have to talk about it.
- Bunun hakkında konuşmak zorunda değiliz.
We don't have to talk about it.
Bu konuyu konuşmak zorunda değiliz.
We don't have to talk about it.
Bunun hakkında konuşmak zorunda değiliz.
We have an understanding about our future. We don't have to talk about it all the time.
İyi anlaşıyoruz, geleceğimiz hakkında konuşmamıza gerek yok.
- We don't have to talk about it.
- Konuşmak zorunda değiliz.
- We don't have to talk about it if you don't want to.
- İstemiyorsan, konuşmayabiliriz. - Hayır.
But, I think it's best we don't talk out loud about it until we have most of them on the trains heading to the camps.
Fakat, bence onları trenlere doldurup kamplara yollamadan önce bunu yüksek sesle konuşmamalıyız.
You don't have to do that. Come on, can we talk about it..?
Bunu yapman gerekmez, hadi ama, konuşabiliriz.
All right, just to get it over with so we don't have to talk about it again.
Pekala, şu işi halledelim, böylece bu konuda bir daha tartışmayız.
It's just we found out that we really don't have much to talk about... outside math
Matematik dışında konuşacak pek de fazla konu bulamadığımızı fark ettik. - Dostum...
There is something wrong with everybody in here because we have lost a member of our family and you don't want to talk about it.
Aslında burdaki herkeste yanlış birşeyler var. Çünkü çok değerli bir.. .. aile üyesini yitirdik ancak sizler bunu konuşmak bile istemiyorsunuz.
We don't have to talk about it.
Bundan hiç bahsetmeyelim.
We don't have to talk about it.
Konuşmak zorunda değiliz.
We don't have to talk about it now.
Şu anda bunu konuşmamıza gerek yok.
We don't even have to talk about it.
Bunu konuşmak zorunda bile değiliz.
I don't see why we have to talk about this as if it's an opinion.
Bundan sanki bir düşünceymiş gibi konuşulmasını anlamıyorum.
We don't have to talk about it right now.
Şu an bunu konuşamayız.
We don't have to talk about it now.
Şu an bunu konuşmak zorunda değiliz.
No, we don't have to talk about it now - or ever.
Hayır, şu an veya hiçbir zaman bunu konuşmayacağız...
We don't have to talk about it.
- Bunu konuşmak zorunda değiliz.
- Okay, we, we don't have to talk about it.
- Bunun hakkında konuşmak zorunda değiliz.
Oh, we don't have to talk about it.
Bunun hakkında konuşmak zorunda değiliz.
No, we don't have to talk about it now,
Hayır Brenda, bunu şimdi konuşmak zorunda değiliz...
We don't have to talk about it.
Bunu konuşmak zorunda değiliz.
We don't have to talk about it.
Bunu konuşmasak.
Then we don't have to talk about it.
Güzel. O zaman bu konuyu konuşmamız gerekmiyor.
- We don't have to talk about it.
- Bunu konuşmamıza gerek yok. - Kendim için yaptım.