We don't know that yet translate Turkish
208 parallel translation
We don't know that yet.
Henüz bunu bilmiyoruz.
Well, now, we don't know about that as yet.
Şey, şu anda, henüz onu bilmiyoruz.
Hey Jenny you don't need to take that home yet, you know we will need it again tomorrow night.
Jenny onu henüz eve götürme, yarın akşam bize yine gerekecek.
We don't know that for sure yet!
Bundan emin olamazsın!
That he killed both Ffolly-Hardwicke and Compton from a motive that we don't yet know of.
Ffolly Hardwicke ve Compton'ı o öldürdü.
The competition has come to its conclusion... ... except, we don't know yet what that conclusion will be.
Festival yarışması sona erdi ama elbette sonucun ne olacağını henüz bilmiyoruz.
- Well, we don't know yet, dear but it's gonna take more than a Band-Aid, I can tell you that.
- Henüz bilmiyoruz, tatlım. Ama yardım konserleri yapılmasını bile gerektirebilir.
- We don't know that yet.
- Onu henüz bilmiyoruz.
- That's the trouble, we don't know yet.
- Sorun da bu, daha bilmiyoruz.
like, for instance, the power of men, to the stars, to the infinite worlds that we don't yet know.
örneğin, insanın gücü, yıldızlara, Henüz bilmediğimiz sonsuz dünyalara bağlı.
We don't know all that much about synchronized hypnosis yet.
Senkronize hipnoz hakkında henüz çok şey bilmiyoruz.
All of this is worthless? We don't know that yet.
Bunu henüz bilmiyoruz.
Well, I don't know that quite yet, but I figure we ought to be pretty quick about it.
Şey, henüz bilmiyorum ama bir yolunu bulmak hemde çok çabuk olmak lazım.
We don't know that he's dead yet.
Henüz öldüğünü bilmiyoruz.
We don't know the cost of that yet.
Hem de onun gerçek değerini bilmeden.
We don't know that yet.
Bunu daha bilmiyoruz.
And yet we don't need to see our eyebrows to know that they are there.
Kaşlarımız olduğunu bilmek için görmemiz gerekmez.
We don't know that yet.
- Bundan emin değiliz.
What they don't know, because I haven't told them yet is that we think some of the telepaths got out before they closed off Brown 12.
Bazı telepatların kapatılmadan önce Kahverengi 12'den ayrıldıklarını ise henüz bilmiyorlar, çünkü söylemedim.
I mean who knows how many other demons and warlocks he's let loose that we just don't know about yet.
Yani kim bilir daha geride gelecek olan kaç tane daha büyücü ve iblis var.
Indeed, we might have, you see, if not for the fact that I've-I've just met this, uh, woman to whom I'd be glad to introduce you, except I-I don't know what her name is yet, so, uh...
Bu mümkün olabilirdi ancak gördüğünüz üzere bu bayanla tanıştım. Sizi de tanıştırmayı çok isterim. Gerçi henüz ismini bilmiyorum...
We don't know each other that well yet.
Henüz o kadar iyi tanışmıyoruz.
- We don't know that yet, either. Supplying the Federation with one, they may come up with a countermeasure. I had the same thought.
Onu da henüz bilmiyoruz ama Federasyona bir tane bulabilirsek, bu onlara karşı tedbir alma şansı verir.
We don't know that yet.
Bunu henüz bilmiyoruz.
I know we don't know each other too well yet but since we're going to be family I thought that...
Şu an birbirimizi çok iyi tanımıyoruz ama yuvamızı kurduktan sonra düşündüm ki...
We don't know that he's dead yet.
Henüz ölüp ölmediğini bilmiyoruz.
We don't know that yet.
- Bunu bilmiyoruz.
We don't know yet if that's what's happened.
- Ne olduğunu bilmiyoruz.
- But we don't know that yet?
- Ama henüz bilmiyoruz.
We don't know that yet.
Bunu henüz bilmiyoruz. Hadi.
We don't know about that yet.
Bunu henüz bilmiyoruz.
You know that and I know that, but we don't need to let everyone into our little secret just yet, do we?
Bunu ikimiz de biliyoruz,... fakat henüz bu küçük sırrımızı herkesin öğrenmesini istemiyoruz, değil mi?
We don't have all the facts yet... but we do know that your parents did not kidnap you.
Bütün bilgilere henüz ulaşamadık ama ailenin seni kaçırmadığını biliyoruz.
But we don't know what happened yet, that's why I'm here.
Neler olduğunu henüz bilmiyoruz, zaten bu yüzden buradayım.
Look, there's still so much that we don't know about each other yet.
Bak, birbirimiz hakkında bilmediğimiz hala pek çok şey var.
We don't know that yet.
Henüz bilmiyoruz.
We don't know that for sure yet.
Daha bundan emin değiliz.
I know we don't know each other that well yet, but please, just tell me.
O kadar iyi tanışmıyoruz ama lütfen, bana anlat.
Besides, although the tomb seems intact, we don't actually know that yet, do we?
Ayrıca, mezar el değmemiş gibi görünse de bunu tam olarak bilmiyoruz, değil mi?
- We don't know that yet.
- Bunu henüz bilmiyoruz.
We don't even know yet if that was the motive for the murder.
Cinayetin sebebinin bu olduğunu henüz bilmiyoruz.
The Swedes don't know them yet, but that's why they are here, so we'll learn what they stand for.
İsveçliler onları henüz tanımıyorlar, ama işte bu yüzden buradalar, böylece neden aday olduklarını öğrenebileceğiz.
Now, we don't know much about this ship yet, but we have found a subspace beacon that is giving away our position.
Bu gemi hakkında fazla bir şey bilmiyoruz, ama yerimizi belli eden bir altuzay sinyal vericisi bulduk.
We don't know that yet.
Bunu henüz bilemiyoruz.
If it was murder, and we don't know that yet... A child has disappeared.
Cinayet olsaydı, ki henüz bunu bilmiyoruz ama bir çocuk kayboldu.
- Well, we don't know that yet.
- Bunu daha bilmiyoruz.
- We don't know that yet.
Jordan hayatta o halde. Henüz bunu bilmiyoruz.
Frankly, it seems to me we don't even know enough yet to tell him that yumi and aiko are dead.
- Samimi konuşacağım. Ona Yumi ve Aiko'nun öldüğünü söyleyecek kadar bile bilgimiz yokken, nerede kaldı adama "zanlı" muamelesi yapmak?
Well... That we don't know yet.
- Onu daha bilmiyoruz.
We don't know yet why you are putting us through this test, but I know that you'll find a way to show us, and we will pull through this test, whatever it takes.
Bizi bu şekilde ne için sınıyorsun henüz bilmiyoruz. Ama eminim, göstermek için bir yolunu bulursun. Bu sınavı atlatacağız.
We don't know that yet.
Bu hiç belli olmaz.