English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / We don't know you

We don't know you translate Turkish

6,414 parallel translation
I don't think this case would have been started if it wasn't for some political impetus by, you know, a senator saying, "We need to look into this."
Bu davayı sanmıyorum başlatılmış olurdu bazı olmasaydı Siyasi bir ivme ile, bilirsin, Bir senatör söyleyerek, "Biz bu işe bakmak gerekir."
Okay, well you already know me, I already know you so why don't we not play any games and you can start by telling me why you're here.
- Pekâlâ, sen beni tanıyorsun, ben de seni tanıyorum bu yüzden olayı yokuşa sürmeden bana neden burada olduğunu anlatmaya başla.
You know we don't have the budget to do that.
Buna yetecek bütçemiz olmadığını sen de biliyorsun.
Didn't realize you were living on top of a chemical weapons dump until someone, and we still don't know who, blew it up.
Birisi patlatana kadar, ki hala kim patlattı bilmiyoruz sizin kimyasal silah çöplüğünün başında olduğunuzu fark etmemiştim.
Yeah, well, you two went crying to Daddy yesterday, and we don't want Daddy to know everything. Oh, give me a fucking break!
Siz ikiniz dün babacığınıza ağlamaya gittiniz ve babacığın her şeyi bilmesini istemiyoruz.
We'll see. I still don't know that much about you, Ash.
Ash.
Because we don't know you.
Çünkü seni tanımıyoruz.
We don't know you that well.
Hiç tahmin edemedik. - Evet, çok doğru. Haklısın.
I'm just telling you that we don't really know what this town is about yet and that maybe we should be extra careful'cause we also don't know who our real friends are yet, okay?
Bu kasabayı henüz tam olarak bilmiyoruz. O yüzden ekstra dikkatli olmalıyız. Çünkü henüz kimin gerçekten arkadaşımız olduğunu da bilmiyoruz, tamam mı?
I mean, I just don't want Annie thinking that we're gonna walk in there and just start waving, you know, dark crystals around and exorcise the demons.
Annie'nin, bizim içeri girip de etrafa siyah kristaller sallamaya başlayacağımızı,... şeytanları kovacağımızı falan düşünmesini istemiyorum.
I mean, come on, we all know you don't live in Greenwich.
Yani, haydi ama. Hepimiz Greenwich'te yaşamadığını biliyoruz.
- We don't have to be enemies, you know?
Düşman olmak zorunda değiliz.
Look, I just know when we get there you don't talk about doctors, or clinics, or anything like that.
Bak, Bak senden oraya vardığımızda... doktor, hastane ya da benzeri şeylerden bahsetmemeni istiyorum.
Look, I don't know what to expect when we get there. - I can't have you out of control.
Bak, oraya vardığımızda neyle karşılaşacağımı bilmiyorum... ama kendini kaybetmiş olmanı istemem.
And I'm also guessing that many of those people, whom we're gonna have to talk to at length, had absolutely nothing to do with this crime, and probably don't even know that you're involved with the drug trade.
Tahminimce enine boyuna bu konuyu konuşacağımız o insanların birkaçının bu suçla herhangi bir alakası olmayacak ve senin uyuşturucu kaçakçılığına bulaştığını dahi bilmiyor olacaklar.
I mean, look, we can do your security, right, that's not a problem, you know, but we don't want to work for you.
Güvenliğinizi halledebiliriz, sıkıntı değil ama sizin adınıza çalışmak istemiyoruz.
I know you're new to this, Meadows, but we don't normally chinwag during poker.
Burada yeni olduğunuzu biliyorum, Meadows fakat poker oynarken gevezelik etmeyiz.
We're busybodies willing to report you if you don't tell us what we want to know.
Bilmek istediğimiz şeyi söylemezseniz, sizi rapor edecek olan işgüzar insanlarız.
I didn't take any master key, we don't even know if there IS a master key, and we only had your word that the gun was stolen, you could've taken it.
Ana anahtarı almadım. Ana anahtar olup olmadığını bile bilmiyoruz. Sadece tabancanın çalındığını biliyoruz.
Now, I know all of you are off doing your own things and we don't see each other as much as we used to, but I need my old team back for one last mission.
Herkesin işinde gücünde olduğunun farkındayım. Eskisi kadar da sık görüşemiyoruz. Eski ekibime son bir görev için muhtacım.
Do you know something that we don't?
Dava bu değilse o hâlde dava nedir Şerif? Bilmediğimiz bir şeyi mi biliyorsunuz?
There's a lot of shit Danny did for me when we were kids that you don't know anything about.
Biz çocukken Danny'nin benim için yaptığı, senin haberin olmadığın çok şey var.
I don't know about you people, but I don't wanna live in a world where someone else makes the world a better place better than we do.
Sizi tanımıyorum. Ancak ben dünyayı daha iyi bir yer yapan kişinin biz değil de bir başkası olduğu bur dünyada yaşamak istemiyorum.
You know, we, uh... we don't have to do this if you don't want to.
Eğer istemiyorsan bunu yapmak zorunda değiliz.
I know you don't want to, but we don't have a choice.
Yapmak istemediğini biliyorum ama başka bir seçeneğimiz yok
No, we don't, but you know, we've been together long enough where we've kind of ironed out those important things.
Hayır ama o kadar uzun süredir birlikteyiz ki önemli konularla ilgili anlaşmazlıklarımızın üstesinden geldik.
Don't you want to know what we want?
Ne istediğimizi sormayacak mısın?
- We just don't know what's up there, and you're not...
- Orda neler döndüğünü bilmiyoruz, ve sen...
We're really interested in studying your reaction to having to inflict pain on someone you don't know.
Biz asıl olarak, tanımadığınız birinin canını acıtırken verdiğiniz tepkiyi incelemek istedik.
We don't mention D. August because he's the golden boy of our program and we're all busy, you know, licking his anus, his balls, and his taint.
D. August'tan bahsetmeyiz, çünkü programın altın çocuğu ve hepimiz onun kıçını, taşaklarını, apış arasını yalamakla meşgulüz.
- Yeah. We don't know how it spread or how to stop it, but now that you're here, you can help us figure this out.
Nasıl yayıldığını veya durdurulacağını bilmiyoruz.
You know, we don't have to stop.
Durmak zorunda değiliz.
I don't know what kind of shit show you people are used to running, but this is not how we do things.
Nasıl başı boş bir şekilde işleri halletmeye alıştınız bilmiyorum ama biz böyle yapmayız.
Why don't we, you know, go see your folks?
Peki biz neden, işte, senin aileni ziyarete gitmiyoruz?
Yeah, we don't have you're shit. I know you have it.
- Evet, senin malın bizde değil.
Don't think you can impress him or me with your home remedies we know everything about constipation.
Evde yaptığın tedavilerle onu ya da beni etkileyebileceğini düşünme. - Kabızla ilgili her şeyi biliyoruz.
Okay, so we should have the baby and put it in your toolbox as a cradle and feed it sardines and tell it that you don't know my middle name?
Tamam, bir çocuk sahibi olup, beşik olarak alet çantana koyalım, sardalyayla besleyelim ve göbek adımı bilmediğini anlatalım.
Do you know something that we don't? Is there some kind of explanation here that only you can see?
Burada yalnızca sizin görebildiğiniz bir açıklama mı var?
they just don't want you watching us while we're, you know...
Onlar sadece şey yaparken senin izlemeni istemiyorlar.
Listen, I don't know if you got my email, but I thought that since this is our final show, maybe we not use the- -
Bu arada e-postam eline ulaştı mı bilmiyorum ama hazır bu sonuncu program iken düşündüm ki kullanmasak ne güzel olur...
We're obviously very familiar with what consulting is but why don't you go ahead and tell my friends here, because I don't think that they know.
Danışmanlığın ne olduğunu tabii ki biliyoruz ama sen yine de şu iki arkadaşım için özet geçsene. Tam olarak bildiklerini sanmıyorum.
If you don't know that, then we need a leader who does.
Eğer bunu bilmiyorsan bize farkında olan bir lider gerek.
But we've already established that you don't know anything of any consequence.
Ancak konuya dair hiçbir şey bilmediğinde hemfikir olmuştuk.
I don't know if you've noticed, but we are in the middle of my rehearsal dinner.
Farkettin mi bilmiyorum ama düğün hazırlık yemeğimin tam ortasındayız.
You know what? I don't think that we should watch this.
Bence bunu izlememeliyiz.
Well, I don't know and I'm... this isn't about me or regrets, or anything, it's just I'm trying to share with you that we make decisions, they affect the rest of our lives.
Bilmiyorum. Benden veya pişmanlıklarımdan konuşmuyoruz şurada. Sadece sana kararlar verdiğimizi ve bu kararların hayatımızı etkilediğini anlatıyorum.
If we don't get this stuff out of here, it's gonna find its way back to me, or me to it, you know?
O malı buraya getirmezsek bana dönmenin yolunu bulur. Ya bana ya da ona.
You got a fairy godmother we don't know about?
- Bilmediğimiz bir iyilik perin mi var?
- You don't know what we're saying.
- Ne konuştuğumuzu bilmiyorsun bile.
We know you don't have the balls.
Cesaretin olmadığını biliyoruz.
I'm not... I don't know what it was, but it was inappropriate, and I just... I don't think we need him as a client, and I'm sorry that you didn't have your shit together to deposit this when I gave it to you.
Ne için olduğunu bilmiyorum ama bu uygunsuz bir davranıştı ve ona öğrenci olarak ihtiyacımız yok ayrıca sana bu çeki verdiğimde depozitoyu almak için bozdurmadığın için de üzgünüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]