We don't want any trouble translate Turkish
229 parallel translation
Son, how many times have I told you we don't want any more trouble with these Hickorys?
"Evlat, sana kaç kere söyledim... bu Hickory'lerle daha fazla bela istemiyorum diye?"
We don't want any trouble.
Bela istemiyoruz.
- We don't want any trouble, Jesse.
- Bela istemeyiz.
We don't want to put you to any trouble.
Size zahmet vermeyelim.
- Not me. We don't want to have any trouble, but really, we are hungry.
Bela çıksın istemiyoruz ama gerçekten açız.
We don't want any more trouble.
Daha fazla sorun istemiyoruz.
Oh, uh, we don't want to cause you any trouble!
Biz sana yük olmak istemeyiz.
- They don't want trouble any more than we do.
Bela istemiyorlar. Seni dava edecekler.
ANY TROUBLE, GEORGE. WE DON'T WANT NO TROUBLE.
Başımız derde girsin istemeyiz.
Jorden, we don't want any trouble.
Jorden, sorun çıksın istemiyoruz.
We don't want letters going to Washington about any trouble around here.
Buradaki sorunlarla ilgili Washington'a mektup gitsin istemeyiz.
We don't want any trouble.
Daha fazla bela istemiyoruz.
We don't want to be any trouble.
Sorun çıkarmak istemiyoruz.
I know, but we don't want any trouble before the fireworks.
Biliyorum, fakat biz havai fişeklerden önce hiçbir sorun istemiyorduk.
We don't Want any trouble or troublemakers.
Biz, hiçbir sorun ya da sorun çıkarıcı istemiyoruz.
Now, we don't want any trouble.
Biz çok fazla sorun istemiyoruz.
We don't want any trouble.
Sorun çıksın istemiyoruz.
Look, I want you here, but we don't want any trouble.
Bak, seni burada isterim ama sorun yaşamak istemiyoruz.
- Mister, we don't want any trouble.
- Şu tankeri görüyor musunuz? - Bayım, sorun yaşamak istemeyiz!
We don't want any trouble here, do we?
Bela istemiyoruz, değil mi?
Look, we don't want any trouble here.
Bakın, bela aramıyoruz.
We don't want any more trouble, or else I will retaliate.
Başka bela istemiyoruz, yoksa ben de karşılık veririm.
Now, we don't want any trouble, fellas, OK?
Bakın, bela istemiyoruz beyler, tamam mı?
We don't want any trouble.
Başımız belaya girmesin.
Listen, we don't want to make any trouble.
Dinle, sorun yaratmak istemiyoruz.
We don't want any trouble, so unless you want me to call the cops, you and your friends will get out.
Sorun çıksın istemiyoruz. Polisi aramamı istemiyorsanız buradan gidin.
We don't want any trouble.
Olay çıkartmak istemiyoruz.
We really don't want any trouble. Fuck off, man!
Gerçekten olay çıkartmak istemiyoruz.
no Bow, let's not be rush we don't want any trouble
Hayır Bow, acele etme. Sorun çıksın istemeyiz.
We don't want to be any trouble.
Başınıza dert açmak istemeyiz.
- And we don't want any trouble.
- Bela da istemiyoruz.
We don't want any trouble, Carlos.
- Bela istemiyoruz Carlos.
We don't want any trouble.
- Sorun çıkmasını istemiyoruz.
- We don't want any trouble.
- Hayır, lütfen polisi arayın.
We don't want any trouble.
Lütfen! Lütfen!
We don't want to be any trouble. We shall come with you.
Başınıza bela olmak istemiyoruz, Sizinle beraber gelmeliyiz.
Come on, boys, we don't want any trouble in here, not in any language.
Hadi, çocuklar. Burda sorun istemiyoruz- - hangi dilde olursa olsun.
"Give us the unhappy, the sad, the slow, the ugly people that can't drive, that they have trouble merging if they can't stay in their lane, don't signal, can't parallel park if they're sneezing, if they're stuffed up, if they're clogged if they have bad penmanship, don't return calls, if they have dandruff food between their teeth, if they have bad credit, if they have no credit missed a spot shaving." In other words any dysfunctional, defective slob that you can somehow cattle prod onto a wagon send them over, we want them.
"Mutsuz olanı, yavaşı, çirkini, araba sürmeyi bilmeyeni otobana düzgün giremeyeni, şeridinde sabit kalamayanı sinyal vermeyeni, paralel park yapamayanı hapşıranları, doldurulmuşları, tıkanmışları yazısı kötü olanları, aramalarınıza cevap vermeyenleri, kepeklileri dişlerinin arasında yemek kalıntısı olanları, az güvenilecekleri bir yeri tıraş etmeyi unutanları bize getirin." Bir diğer deyişle işlevsiz insanları, sakatları bir şekilde vagona tıkıştırabilirseniz bize yollayın, biz istiyoruz onları.
We don't want any trouble. Don't worry about it.
- Daha fazla bela istemiyorum.
Look, we don't want any trouble.
Bak, biz bela aramıyoruz.
We don't want any trouble with you, Xena.
Xena, seninle başımızın belaya girmesini istemiyoruz.
We don't want any trouble.
Sorun çıkarmak istemiyoruz.
We don't want any trouble.
Sorun istemiyoruz. Chicago'ya gitmek istiyoruz.
We don't want any trouble!
Sorun istemiyoruz! O mu?
We don't want any more trouble.
- Daha fazla sorun istemiyoruz.
We don't want any trouble.
Belä istemeyiz.
- Hey, look, we don't want any trouble.
- Hey, bak, sorun istemiyoruz.
So for God's sake, please watch what you say to your institutional customers. We still have almost a full day of trading before zero hour, and I don't want any trouble.
Hisseleri satmak için tam bir günümüz var.
Listen, uh, mister, we don't want any trouble here.
Dinleyin, bayım, biz bela istemiyoruz.
We don't want any trouble, fellas.
Bir problem çıksın istemeyiz, dostlar.
We don't want any trouble!
Bela istemiyoruz