We have a situation here translate Turkish
184 parallel translation
Gentlemen, we have a situation here.
Baylar, olağanüstü durum söz konusu.
We have a situation here.
Burada bir durum söz konusu.
But as I understand it, we have a situation here.
Ama anlıyorum, burada bir durum var.
Greene, we have a situation here.
Greene bir sorunumuz var.
Yeah, we have a situation here.
Evet, burada bir durum var.
We have a situation here.
Bir sorunumuz var.
We have a situation here! Breaker!
Burada acil bir durum var.
Mr. Dreyer... I still believe we have a situation here at SD-6.
Bay Dreyer, SD-6'da hâlâ önemli bir durum olduğuna inanıyorum.
We have a situation here, and she's being so stubborn.
Bir sorunumuz var, ama o inat ediyor.
We have a situation here, Audrey, call 91 1!
Burada başka bir durum var, Audrey, 911'i ara!
Here we have a big improvement in the war situation.
Burada savaş konusunda büyük bir ilerleme gerçekleşti.
You see, we have a sort of a situation here.
Açıklanması gereken bir durum söz konusu.
What you have here... I've diagnosed the situation. I think what we're dealing with is a nose.
Durumu adamakıllı değerlendirdim ve anladım ki elimizde bir burun var.
We have here a peculiar situation, Mr. Kersey.
Sıra dışı bir durumdayız, Bay Kersey.
Ma'am, we have a touchy situation here.
Bayan burada son derece nazik bir durum var.
We have to try and make it happen again, so that we can observe it here, in a laboratory situation where we can control it.
Olanların yeniden olmasını sağlamak zorundayız. Öyle ki, onu burada gözlemleyebilir,... bu laboratuvar ortamında kontrol altında tutabiliriz.
People! We seem to have a situation here!
Bir sorunumuz var gibi görünüyor!
Listen, we may have a situation on our hands here.
Bir problemimiz olabilir.
I'm afraid we have... a potentially unpleasant situation on our hands here.
Muhtemelen burada hoş olmayan bir durum var.
Says he hasn't told anyone except the local authorities, so what we have here is a controlled situation.
Yerel otoriteler hariç kimseye bildirmediğini söylüyor. bizim burada bulunmamız kontrol altında
Look, we have a bad situation here.
Bakın, kötü bir durum söz konusu.
We have a potential nausea situation building here.
Bu parti potansiyel bir mide bulantısı olmaya başladı,
My name is Mike Brady, and I am the county health inspector, and like I was trying to tell the mayor, we have a very serious situation on our hands here.
Benim adım Mike Brady ve ben ilçe halk sağlığı Müfettişiyim. Ve ben belediye başkanına durumu anlatmaya çalışıyorum burada bizim elimizde çok ciddi bir durum var.
We have a 20 percent unemployment situation here.
Yüzde yirmi işsizlik durumumuz mevcut burada.
We have a serious diplomatic situation here which I will take up with your State Department tomorrow.
Burada diplomatik olarak hassas bir durumdayız yarın bu durumu merkezinize bildireceğim.
We didn't have the time to get to know one another when you first came here... but I want you to know I'm not the kind of woman who'd let down a child... whatever her situation, whatever her mistake.
Buraya ilk gelişinde birbirimizi tanıyacak vaktimiz olmadı... ama benim bir çocuğu geri çevirecek kadınlardan olmadığımı bilmelisin. Durumu ya da hatası her ne olursa olsun.
We have a potentially critical situation here.
Potansiyel kritik bir sorunumuz var.
You know, Constance Em has been a part of our group longer than you have, and we're in a rather uncomfortable situation here.
Biliyorsun Constance... Em senden daha uzun süredir grubumuzun bir parçası, biz de zor durumda kalıyoruz.
We do have ourselves a little situation here, now don't we, Donald?
Burada küçük bir mevkiye sahibiz, değil mi Donald?
I really wasn't in the market for a partner, but we have a mutually beneficial situation here.
Ben aslında kendime ortak aramıyordum, fakat bu konu ile ilgili ortak bir menfaatimiz var.
Like it or not, it seems we're in a situation where the rules have changed, and, maybe, if we're going to survive out here, we have to start changing, too.
Beğen ya da beğenme, öyle görünüyor ki, bazı kurallar değişmez değildir, ve burada hayatta kalacaksak eğer, bazılarını değiştirmeye başlamalıyız.
- We have a major situation here, sir.
- Büyük bir sorunumuz var!
We have a very dangerous situation here.
Tehlikeli bir durum içindeyiz.
Uh, we have a situation out here... that needs attention.
İçerde yardımınızı gerektiren bir durum söz konusu.
Now, we could possibly have a hostage situation here.
Büyük olasılıkla burada bir rehine söz konusu.
Dr. McAlester, we have a situation up here.
Dr. McAlester, bir sorun var.
- We have a situation up here.
- Burada ciddi bir durumumuz var.
We have a delicate situation here.
Burda çok hassas bir durum sözkonusu
I don't know what your financial situation is... and I don't want to, but you gotta get yourself at least one decent suit... because we have a minimum level of aesthetic professionalism here... that we have to maintain.
Finansal durumunuzu bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum ama kendinize en az bir tane iyi bir takım elbise almanız gerek. Çünkü burada korumak zorunda olduğumuz bir çizgimiz var.
MALCOLM, THIS IS A VERY SERIOUS SITUATION HERE AND I KNOW YOU LOVE FRANCIS AS MUCH AS WE DO SO IF YOU HAVE
Malcolm, burada çok ciddi bir durum var ve Francis'i senin de en az bizim kadar sevdiğini biliyorum bu yüzden eğer en ufak bir firin varsa...
We have a very tricky situation for the police here.
Çok hassas bir durum...
We have a little situation here with the dog.
Burada köpekle küçük bir durumumuz var.
This is a... a very sensitive situation... we have here.
- Bu içinde bulunduğumuz durum çok hassas.
Yes, sir, we may have a replicator situation down here.
Evet, efendim, burada bir çoğalıcı olayıyla karşı karşıya olabiliriz.
We have a serious situation out here.
Durum çok ciddi.
Look, we kind of have a time-critical situation here.
Bakın, zamanımız yok.
We got a serious situation here. My men have the area secure.
Adamlarım bölgeyi korumaya aldı.
Yeah, and we're well aware that there's a situation here that you guys have been hiding.
- Artık bunu açığa çıkaralım.
You know, this situation we have here... it's just got a lot of strange angles, Shelly.
Burada yaşadığımız olayın bir kaç farklı garip tarafı var, Shelly.
'I've tried to call your home but there's no answer'and we have a public health situation here.'
Evinizi aradım ama cevap veren olmadı. Halkın sağlığını ilgilendiren bir durum söz konusu.
We still have a dangerous situation here.
Hala tehlikeli durumdayız.