English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / We have to go now

We have to go now translate Turkish

1,026 parallel translation
We have to go now.
Şimdi gitmek zorundayız.
We have to go now.
Ayrılmak zorundayız.
We have to go now.
Hemen gitmeliyiz.
We have to go now.
Gitmemiz lazım.
- Avatar, we have to go now.
Avatar, gitmeliyiz. Her neyse.
- We have to go now to complete our mission.
Görevi tamamlamak için buradan ayrılmalıyız.
Zhuge Iron Stick, we have to go now.
Demir Direk Zhuge, gitmeliyiz şimdi.
Hey, where are the broads that own that car? - We have to go now.
Dışarıdaki arabanın sahibi hatunlar nerede?
Why do we have to go now?
Hemen dönmek zorunda mıyız?
We have to go now, E.T.
Artık gitmeliyiz E.T.
We have to go now. You two don't seem to be joining in the fun and games.
Siz pek eğlenceye katılıyora benzemiyorsunuz.
We have to go now.
Şimdi gitmeliyiz.
- No, we have to go now.
- Hayır, hemen gitmeliyiz.
Now go and change, we have to break camp soon.
Şimdi gidin ve üzerinizi değiştirin, yakında kampı toparlamalıyız.
Now we have to go on.
Şimdi devam etmemiz gerekiyor.
And now, as we all have to get up early, I suggest we go to bed.
Sabah erken kalkacağımız için artık uyumaya gitmemizi öneriyorum.
Now we have to go.
Şimdi gitmeliyiz.
- Yeah, yeah. Now we have to go to the general's camp.
- Ne hoş, şimdi Elias'a gitmeliyiz, bu doğru.
Now we have to go to the end.
Artık sonuna kadar gitmeliyiz.
We've got to have another go at him, now.
Hemen tekrar onu zorlamamız gerekiyor.
We have to go downstairs now, Barbra.
Birlikte aşağıya inmemiz gerekiyor Barbara.
We'd have been set to go now instead of having to start from scratch!
Sıfırdan başlamak yerine ilerleme kaydetmiş olurduk!
Now, Neddy, why don't you sit down and have a drink and then we'll all go to the Grahams'?
Gel Ned otur da bir içki iç. Sonra hep beraber Graham'lara gideriz.
But now we have to go to your place.
Bakın, şimdi evinize gidiyoruz, çok acelemiz var! İyi de, evim burası.
Now, José Dolores says... that if what we have in our country is civilization... civilization of white men... then we are better uncivilized because... it is better to know where to go and not know how... than it is to know how to go and not know where.
Şimdi, José Dolores der ki ülkemizde olan uygarlıksa beyaz adamın uygarlığı o zaman uygar olmasak daha iyi olur ; çünkü nereye gideceğini bilmek ve nasıl gideceğini bilmemek nasıl gideceğini bilmek ve nereye gideceğini bilmemekten iyidir.
Now, once across the border, we still have another 500 miles to go... before we reach a town called Durango.
- Şimdi, sınırı geçtikten sonra, Durango kasabasına varmadan önce hala gidilmesi gereken 500 mil yolumuz daha olacak.
So you see, we clearly have enough data compilers to go ahead with the overload program now.
Gördüğün gibi aşırı yükleme programının ötesine geçecek kadar veri derleyicimiz var.
We have to go to those projects up there with the silent middle class, in those projects, where they're sitting with their pipes right now, in their chairs, reading the New York Times... you have to go up there, and you have to blow their minds.
Şu tepedekilere ulaşmamız lazım. Hani şu anda sandalyelerinde oturup pipo içerek New York Times okuyan sessiz orta sınıfın oturduğu yerlere gitmeliyiz.
We have got to go now!
Artık gitmek zorundayız!
Say, my little friend, we have to go home now.
Küçük arkadaşım... şimdi evimize gitmeliyiz, tamam mı?
Now, I've asked you to see me this morning because I'm afraid we're going to have to let one of you go.
Bu sabah sizi buraya çağırdım çünkü korkarım içinizden birini işten çıkarmak zorundayız.
We don't have to go lookin'for Shelly now.
Bence çok hevesli olmamalısın.
- No. - Mrs. Rosen we have to go right now.
- Bayan Rosen hemen şimdi gitmeliyiz.
We both have to go away now.
İkimiz de gitmeliyiz.
If we are to go, we have to leave now.
Hemen gitmeliyiz.
So we'll have to let it go at that for the time being since we don't have any alternative, and I really can now get on with my game.
Bu durumda herhangi bir seçeneğimiz olmadığına göre, şimdilik her şeyi oluruna bırakacağız, ve şimdi gerçekten ben kendi oyunuma devam edebilirim.
Now, class... before letting you go for the holiday season... we're going to have a pop quiz.
Şimdi, sınıf... yaz tatili için sizi göndermeden önce... habersiz bir sınav yapacağım.
Now we have firemen to go into fire.
Şimdi kendini ateşe atacak itfaiyecilerimiz var.
We'll have breakfast now, then... we'll make a business call, after that go to dinner.
Şimdi kahvaltı yapacağız, sonra... bir iş görüşmesine gideceğiz, daha sonra da akşam yemeğine.
now listen, sandra go to the studio with john john stay there and don't let him out of your sight yeah, sure jerry, we'd better get a move on we only have god knows what else will happen
Şimdi beni dinle Sandra. John John'la benim eve gidin. - Orada kalın.
We really have to go now.
Gerçekten gitmemiz gerekiyor.
But the only problem we got now... is we have to go and retune it.
Şimdi yeni bir problemimiz var, gidip yeniden ayar yaptıracağız.
We have to go see the inspector now or we'll be late.
simdi gidip müfettisi görelim yoksa geç kalacagiz.
Now please go outside... and tell that person that this film will have to wait... that we may return to it and he can be a consultant.
Şimdi lütfen dışarı çık. Bu filmin beklemek zorunda kalacağını ona dönebileceğimizi ve onun danışman olabileceğini söyle.
Tell him we have to go with your plan, now.
Ona planını anlat.
We have to go home now, E.T.
Artık eve dönmeliyiz E.T.
We don't have to go into figures right now. I have a breakdown on the properties.
Şu anda üzerinde durduğumuz ana konu... özel mülkleri parçalamadan, bir bütün halinde almak.
That's where we would go out to dinner right now and then maybe have a drive down the Cape, and see each other tomorrow.
Şimdi yemeğe çıkarız ve belki arabayla Burun'a gezmeye gideriz ve yarın yeniden görüşürüz.
We'll have to go now, come.
Gitmeliyiz, gel.
We're just going to have to go where they can't for now.
Şimdi onların gelemeyeceği bir yere gideceğiz.
We took it, and now they have nowhere else to go.
Ellerinden aldık ve şimdi gidecek yerleri yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]