We have to go right now translate Turkish
155 parallel translation
- No. - Mrs. Rosen we have to go right now.
- Bayan Rosen hemen şimdi gitmeliyiz.
We have to go and we have to go right now.
Gitmemiz gerekiyor, hemen gitmemiz gerekiyor.
We have to go right now.
- Hemen gitmek zorundayız.
- Aqua, we have to go right now!
- Aqua, hemen gitmeliyiz!
We have to go right now. There's not much time left.
Hemen gitmeliyiz, fazla zaman kalmadı.
Julie, we have to go right now. Why?
Julie, Şimdi gitmeliyiz Niçin?
We have to go right now!
Hemen gitmemiz gerek!
- We have to go right now.
- Buradan hemen gitmek zorundayız.
We have to go right now.
Hemen gitmeliyiz.
We have to go right now, before the helicopter gets back to the boat.
Helikopter tekneye donmeden once gitmemiz gerek.
Do we have to go right now?
Hemen gitmek zorunda mıyız?
But, look, we have to go right now, I'm telling you.
Ama, bak, derhal gitmeliyiz, Sana diyorum.
We have to go right now!
Hemen gitmeliyiz!
Oliver, pack up your stuff. We have to go right now.
- Oliver, eşyalarını topla, hemen gidiyoruz.
Ah, I saw it! Sorry, Majesty, but the guide says we have to go back right now... - before it gets dark.
Affedersiniz, Majesteleri, rehber diyor ki karanlığa kalmamak için hemen yola çıkmalıymışız.
We have to go to those projects up there with the silent middle class, in those projects, where they're sitting with their pipes right now, in their chairs, reading the New York Times... you have to go up there, and you have to blow their minds.
Şu tepedekilere ulaşmamız lazım. Hani şu anda sandalyelerinde oturup pipo içerek New York Times okuyan sessiz orta sınıfın oturduğu yerlere gitmeliyiz.
We don't have to go into figures right now. I have a breakdown on the properties.
Şu anda üzerinde durduğumuz ana konu... özel mülkleri parçalamadan, bir bütün halinde almak.
That's where we would go out to dinner right now and then maybe have a drive down the Cape, and see each other tomorrow.
Şimdi yemeğe çıkarız ve belki arabayla Burun'a gezmeye gideriz ve yarın yeniden görüşürüz.
Right now we have to go and get Obelix.
Şimdi gidip Obelix'i alalım.
You see, they bought something that we hate without asking us, and that is bad, but now we have the right to go out and buy whatever we want without asking them, and that is good.
Bak, bize sormadan nefret ettiğimiz bir şey aldılar. Bu kötü tabii. Fakat şimdi gidip, onlara sormadan istediğimiz her şeyi alma şansımız oldu.
We have to go now, right now.
Hemen gitmemiz gerek, hemen şimdi.
- We have to go now, right now.
- Şimdi gitmek zorundayız.
We have got to go, right now.
Çekime başlamalıyız, hemen.
I don't know how this is gonna go between us... but right now, we have a very good thing and I don't want to screw that up.
İlişkimizin nasıl gelişeceğini bilmiyorum. Ama şu anda aramızda çok güzel bir şey var ve mahvetmek istemiyorum.
All right, we have to go now.
Tamam, şimdi gitmeliyiz.
- Stop playing games, Stevey. - We have to go right now.
- Gitmemiz gerekiyor!
- We have to let it go right now.
- simdilik birakmaliyiz.
He's right. We have to go now.
- Kaptan haklı.
- He's right. We have to go now- -
- Kumandan haklı, gitmemiz gerek.
We about to have some hardcore drama go down right about now!
Şu an çok dramatik bir olaya girmek üzereyiz!
If you don't want me to have a heart attack, please, don't let me down right now, because either we get this car on the road or there is a good chance this place will go under.
Çünkü bu arabayı yola çıkartmamız, iflas etmememiz için tek şans. Tamam, halledelim şunu.
The best defence we have right now is to encourage everyone to go home and stay home and await further instruction.
Şu en elimizdeki en iyi savunma, herkesi, evlerine gitmeleri ve evlerinde kalmaları ve verilecek olan talimatları beklemeleri için cesaretlendirmemizdir.
All the guests have left. We'll go back to Buenos Aires right now.
Artık Buenos Aires'e geri dönüyoruz.
Right now, all we have to go on is this sheet and the victim's body. Okay.
Hemen çarşaf ve kurbanın cesediyle işe koyulalım.
Roger's right. We have to go to the cops now before they get the story from somebody else.
onlar olayı başka birinden öğrenmeden önce hemen polise gitmek zorundayız.
We have to go, right now.
Gitmemiz lazım. Hemen gitmeliyiz.
Right now, the hand's all we have to go on.
Acele edip ellerimizi çalıştıralım o zaman.
Casey, I really have to go right now, but I think that maybe we could get together later... and we could talk - One second.
Casey, gerçekten gitmem gerek ama sanırım daha sonra bir araya gelip... -... bunu konuşabiliriz.
The only lead we have to go on right now is that Mitchell Cafferty said Jonah confessed.
Şimdilik Mitchell Caffery'nin Jonah'ın itiraf ettiği varsayımına göre hareket edeceğiz.
We have to go down there right now.
Hemen oraya gitmemiz lazım.
You want to chase after him right now and arrest him without a warrant, you go right ahead, but we both know that kort will have him out before breakfast.
Peşinden gidip mahkeme emri olmadan onu tutuklamak istiyorsan, buyur. Ama Kort'un onu sabaha çıkaracağını ikimiz de biliyoruz. - O zaman tutuklama emrini al.
If you don't think you have a complete concept of what we're trying to do then we should just pack up and go home right now.
Yaptığınz şeyin ne olduğunu tam olarak bilmiyorsanız eğer o zaman şimdi toplanıp evlerimize gidelim.
Right.But we don't- - we don't have time to go into that right now.
- Evet.
And i know that we are gonna talk about this endlessly in the future, But right now, you have to go outside And make sure that jim does not get back on that road
Ve biliyorum ki gelecekte bunu çok fazla konuşacağız ama şimdi dışarı çıkıp Jim'in tekrar yollara düşüp şehirden gitmeye kalkmayacağından emin olmalısın.
But if we want to know what time it is right now, we have to go back a little further than Steve's picture allows.
Fakat şimdi zamanın ne olduğunu öğrenmek istiyorsam, Steve in resminin sağladığından biraz daha öteye gitmemiz gerekiyor.
Well, if you want to go back to the Cretaceous period, we can go right now, otherwise we have to wait for a flare capable of sending us back to a time and place that's a little more useful.
Cretaceous devrine dönmek istersen hemen gidelim, ya da daha iyi bir zamana ve yere gitmek için bir güneş patlaması beklemek zorundayız.
- We don't have to go right now.
- Şimdi gitmek zorunda degiliz.
I have to stop at the drug store to refill a prescription, but after that, we'll go right now.
Önce eczaneye uğrayıp ilaçlarımı almam gerekiyor ama ondan sonra "hemen şimdi" insanı olacağız.
Rachel we have to go to Montana right now
Rachel... hemen Montana'ya gitmemiz gerek.
We have to go right now.
Hemen harakete geçmeliyiz.
Because right now we're going to go to the club we're going to meet my parents and... we're going to have nice time, okay?
Çünkü hemen kulübe gidecek ailemle olacak ve birlikte güzel zaman geçireceğiz. Tamam mı?