We have to leave now translate Turkish
251 parallel translation
We have to leave now.
Gitmeliyiz.
Sir, we have to leave now.
Efendim, ayrılmak zorundayız.
We have to leave now. Caravelles are good at many things but not at waiting.
Şimdi ayrılalım, daha sonra sizinle nasıl olsa görüşeceğiz zaman daralmadan.
Why the hell do we have to leave now?
Neden şimdi ayrılmak zorundayız ki?
If we are to go, we have to leave now.
Hemen gitmeliyiz.
Sorry, but we have to leave now.
Üzgünüm ama şimdi gitmemiz gerek.
We have to leave now, the troops are arriving!
Şimdilik gitmek zorundayız, askerler yaklaşıyor!
If you want me to drive, we have to leave now.
- Harika harika. - Seni bırakmamı istiyorsan hemen gitmeliyiz.
We have to leave now.
Şimdi gitmeliyiz.
We have to leave now.
Gitmeliyim. Hemen buradan gitmeliyim.
I have to leave! We have to leave now!
Gitmeliyiz!
We have to leave now.
Şimdi gitmemiz lazım.
We have to leave now.
Hemen gitmeliyiz.
We have to leave now, with or without you.
Hemen gitmeliyiz. Sen gelsen de, gelmesen de.
We have to leave now.
Artık gitmeliyiz.
I don't know what else they'll do! But we have to leave now!
Ve daha neler yapacaklarını bilemiyorum, ama şimdi gitmemiz lazım.
I just wanted to come and say goodbye, cos we have to leave now.
Sadece gelip hoşçakal demek istedim, çünkü hemen gitmemiz gerek.
We have to leave now.
Şimdi ayrılmamız gerekiyor.
We have to leave now!
Artık gitmeliyiz!
All right, so we can still win... but we have to leave now, all right?
Pekala, Hala kazanma şansımız var fakat hemen yola çıkmamız gerek. öyle değil mi?
To make it back by dinner we have to leave now.
Akşam yemeğine kadar varabilmemiz için şimdi gitmeliyiz.
We have to leave now.
- Hemen gitmeliyiz.
We have to leave now.
Gitmemiz lazım.
I'm afraid we have to leave you now, Miss Prescott.
Korkarım gitmek zorundayız Bayan Prescott.
Now, I have one or two commissions for you to perform after we leave.
Ayrılmadan önce senden birkaç şey isteyeceğim.
Now, Miss Durant, whether you like it or not, we have to pack up and leave.
Bayan Durant, hoşunuza gitsin ya da gitmesin derhal toparlanıp buradan ayrılmamız gerekiyor.
We'll have to leave the old man here for now.
Yaşlı adamı burada bırakmalıyız.
Now, mind you, my partner Bill and I, we have to leave today, but when we get back,
Şimdi eğer izin verirsen ben ve ortağım Bill... Bugün ayrılmalıyız, fakat geri döndüğümüzde,
We'll have to leave it for now.
Şimdilik bırakacağız.
It's painful to leave the school, but we came as Rascals and we want to leave as Rascals.... if we have done anything to offend you up until now, forgive us.
Okuldan ayrılmak acı bir şey ama, biz Hababam gibi geldik Hababam gibi gitmek istiyoruz. - Gerek öğrenci kardeşlerimize, gerekse sevgili hocalarımıza şimdiye kadar ne kusur ettikse, affola.
We do have to leave now, but we'll be back around midnight.
Şimdi gidiyoruz ama gece yarısı gibi geri geleceğiz.
- We'll all have to leave now.
- Hepimiz buradan ayrılmaz zorundayız.
If we leave now we won't have anything. Not we will have to where to go.
Şimdi gidersek kalacak bir yer de dahil hiçbir şeyimiz olmayacak.
But we're gonna have to leave now if you're gonna make your plane.
- Affedersiniz, Bay Drake. - İzninle. - Uçağınıza yetişmeniz için hemen çıkmamız gerek, efendim.
Well, the problem is that we kind of have to leave now because it's starting.
Şey, sorun şu ki hemen şimdi çıkmalıyız çünkü başlıyor.
Now, are you people gonna leave, or do we have to throw you off?
Şimdi, siz insanlar gidecek misiniz, yoksa sizi aşağıya mı atmalıyız?
But now you'll have to leave. So we can have breakfast in peace.
Ama artık git, biz de huzur içinde kahvaltımızı yapalım.
We'd have to leave now.
Şimdi yola çıkmalıyız.
There is a way, but we have to leave right now... before...
Bir yol var, fakat biran evvel çıklamlıyız... Daha fazla...
We'll have to ask Mrs. Beechum to leave now.
Bayan Beechum'dan gitmesini isteyeceğiz.
We have to stay and explain is to the Plokavian authorities! No, Aeryn, we have to leave- - now!
Hayatının geri kalanını gerçekten bu şekilde mi geçirmek istiyorsun?
I can't listen to your excuses now, we have to leave.
Tamam, tamam. Sonra anlatırsın senaryonu. Şimdi çıkmamız lazım.
But why do we have to leave Berlin just now, at the start of the theatre season?
- Peki neden Berlin'i terk etmek zorundayız. Tiyatro sezonu başlamak üzere.
We leave in the morning and now you don't even have a place to stay!
Sabaha gidiyoruz ve şimdi kalacak bir yerin bile yok!
We have to leave now.
- Ne?
- Turk. Mom's spending the night here, so I will spend the night with you, only we have to leave right now.
Annem geceyi burada geçirecek ve bende geceyi seninle geçireceğim, yalnız hemen buradan çıkmamız lazım.
The thing is, if you don't leave now... then we're gonna have to end the night together.
- Eğer şimdi gitmezsen geceyi birlikte bitireceğiz. Kapıda sarılıp, oturduğumuz yere göre taksileri paylaşacağız.
We have to leave here now.
Buradan gitmeliyiz.
We have to leave right now.
Hemen şimdi kaçmalıyız.
I think we have spoiled their class for today so we're going to leave now.
sanırım bugün derslerini bozduk.şimdi gitmemiz gerek.
Listen to me. We have to leave the house now.
Emily beni dinle, hemen evden çıkmalıyız.