English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / We have to move on

We have to move on translate Turkish

290 parallel translation
We have to move on.
Devam etmeliyiz.
Uh-huh. Ted, Sharon says there's another offer on the table and we have to move on this.
Sharon, başkalarının da bu daireyle ilgilendiğini söylüyor elimizi çabuk tutmamız gerekiyormuş.
Then we have to move on.
Öyleyse devam etmeliyiz.
No, we have to move on
Hayır, bizim devam etmemiz gerekiyor.
We have to move on.
Artık öteki tarafa gitmeliyiz.
We have to move on this thing now.
Derhal bu işe girmeliyiz.
Over. We have to move on.
Devam etmeliyiz.
We have to move on.
Artık gitmeliyiz.
We have to move on.
Hayatımıza devam etmeliyiz.
We have to move on.
İlerlemeliyiz.
- We have to move on.
- Hayatlarımıza devam etmeliyiz.
Sometimes we have to move on.
Bazen yolumuza devam etmemiz gerekir.
" We have to move on.
" Hayatımıza devam etmeliyiz.
We have to move on.
Üzgünüm.
Get your things. We have to move on.
Ateşi söndür, uzaktan gel.
But we'll have to get a move on to get a job tomorrow.
Ama yarın iş bulmak için kolları sıvamalıyız.
I wish he could stay forever, Okuni, but I think we'll have to ask him to move on.
Onun sonsuza kadar kalmasını isterdim, Kuni, fakat ona gitmesi gerektiğini söylememiz gerekiyor.
# Love is on our side # # We have the strength to move the tide #
# Sevgi bizimle # # Akıntıyı tersine çevirecek gücümüz var #
No, we'll have to move on to Pernod.
3 şişe almıştım. Neyse pastisle idare ederiz.
now listen, sandra go to the studio with john john stay there and don't let him out of your sight yeah, sure jerry, we'd better get a move on we only have god knows what else will happen
Şimdi beni dinle Sandra. John John'la benim eve gidin. - Orada kalın.
If we had known that you planned to move the boat on railway tracks I could have told you to leave the tracks right there back at your Amazon station.
Gemiyi raylar üzerinde sürmeyi planladığını bilseydim rayları oracıkta, Amazon'daki istasyonunda bırakıp bu işten vazgeçmeni söylerdim.
Now we have to really move on this.
Bu sefer gerçekten bu şeyi hareket ettirmeliyiz.
but, at some point, we have to turn the page and move on.
Ama bazen sayfayı çevirip devam etmek zorundayızdır.
You understand that this has to move like lightning. We have to finish before anyone gets on to what we're doing.
Bu iş yıldırım hızıyla, kimse ne yaptığımızı anlamadan sonuçlanmalı.
Now, we're gonna have to move on this one quick.
Hemen başlamamız gerekiyor. Geç haber verdiğimizi biliyorum.
I'd like to move on to something I think we'll have a ball watching.
Bu sahneyi geçip, hepimizi afallatacak başka bir sahne göstermek istiyorum.
Gentlemen, we all have things to do, so let's move on.
Baylar, hepimizin yapacak işleri var, o yüzden devam edelim.
Our quarters have been sealed until we move to smaller quarters or begin paying rent on the bigger ones.
Ya daha küçük dairelere taşınana, ya da büyüklerin kirasını verene kadar ikimizin de daireleri kilitlenmiş.
We don't have the manpower or expertise to move on this with any speed.
Olayı bu kadar hızlı çözmek için ne adamımız ne de tecrübemiz var.
We have to accept that and move on.
Bunu kabullenip, işimize bakmalıyız.
We have to face that and move on with our lives.
Bununla yüzleşmeli... ve hayatlarımıza devam etmeliyiz.
We actually have to move on now, but thank you.
Artık gitmeliyiz ama çok teşekkür ederim.
By the time they get turned around, we'll have Proxima then all we have to do is hold on to it while we move on to the next target.
Geri döndüklerinde biz Proksima'yı ele geçirmiş olacağız. Tek yapmamız gereken şey, bir sonraki hedefimize kadar orayı elimizde tutmak.
Do you have anything to say before we move on?
Devam etmeden önce, söylemek istediğin bir şey var mı?
We have to study foreign music so we can move on as Chairman Mao said.
Mao, kendimizi geliştirebilmek için yabancı müziği de öğrenmemiz gerektiğini söyler.
All we have to do is get Mark's family to give him a proper burial, and then he can move on to wherever it is he moves on to.
Yapmamız gereken tek şey Mark'ın ailesini ona uygun bir cenaze düzenlemeleri için ikna etmek, ondan sonra ne olması gerekiyorsa o olacak.
But we all have lives to lead, so let's move on with that, and I'll see you guys in a bit.
Ama sürdürmemiz gereken bir yaşam var.
If they come after us we're gonna have to move, so put your shoes back on.
Peşimize düşerlerse, kaçmamız gerek. Ayakkabılarını giy.
We have to get Prue out before Rex makes his move on us.
Rex son hamlesini yapmadan önce Prue'yu oradan çıkarmalıyız.
I mean we really do need to move on and meet new people and to have new relationships.
Demek istediğim gerçekten devam etmeliyiz yeni insanlarla tanışmalıyız ve yeni ilişkilerimiz olmalı.
We just have to accept it and move on.
Bunu kabullenmeli ve hayatımıza devam etmeliyiz.
We're gonna have to move on this now.
Şimdi ona yatırım yapmalıyız.
Then we'll have to move on to the next one.
Sanırım bir sonrakine çıkmalıyız.
You have ten minutes to solve the problem... before we move on to lab.
Problemi çözmek için on dakikanız var. Sonra da laboratuara gideceğiz.
Yeah, we have. I don't want to get into it right now, but I thought you could move on.
- Bak seni sıkboğaz... etmek istemiyorum ama satarsan belki... buraya taşınabilirsin.
We'll have to move on.
Devam etmeliyiz.
We're gonna have to move on this, and we're gonna have to move fast.
Bunun üstünde durup bu konu hakkında harekete geçmeliyiz.
If we audit your records and find a pattern of similar cases... that have "slipped through the cracks"... with no effort on the part of your company... to rectify the situation... not only will we charge Mr. Hunt with reckless endangerment... we will move to seize the profits of your company as assets to the crime.
Kayıtlarınıza bakıp şirketinizin çaba göstermediği benzer olaylar bulursak sadece Bay Hunt'a dava açmakla kalmaz suçta kaynak olarak kullanıldı diye şirketin kârına el koyarız.
No, before we move on, I have to say.
Hayır, gitmeden önce, söylemeliyim.
In two days, this neighborhood is coming down and we'll just have to move on.
İki gün sonra bu mahalle yıkılacak ve taşınmamız gerekecek.
The woman whom Ms Wong keeps seeing after resuming her sight. We have to resolve her problems so that she can move on
Bayan Wong'un görme yetisini kazandıktan sonra sürekli gördüğü kadının problemlerini çözmeliyiz ; ancak bu şekilde ruhu dünyayı terkedebilir

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]