We have to stick together translate Turkish
183 parallel translation
We have to stick together.
Birbirimize destek olmalıyız.
We have to stick together.
Yasaku, benimle gelmelisin!
We have to stick together.
Dayanışmak zorundayız.
But we have to stick together.
Ama birbirimizden uzaklaşmamalıyız.
We have to stick together.
Birbirimize kenetlenmeliyiz.
We have to stick together until this assignment ends.
Bu görev sonlanana kadar birbirimize katlanmak zorundayız.
You want to talk, about this, call me in we have to stick together.
Bu konuyu konuşacaksanız beni de çağırın. Yapmamız gereken şey, tek yürek olmak.
That's why we have to stick together.
Bu yüzden el ele vermeliyiz.
Guys, we have to stick together.
Millet birbirimize dayanarak yürümeliyiz.
We have to stick together.
Bir arada kalmalıyız.
When things get tough, we have to stick together.
İşler zorlaştığında,.. ... birbirimize destek olmamız lazım.
We have to stick together.
Birbirimizden ayrılmamalıyız.
Trust us. We have to stick together.
Güvenin tam olsun bize karşı.
We have to stick together, Randbek.
Birlikte kalmalıyız, Randbek.
And that's important, Jefferson, because we have to stick together.
Önemli olan Jefferson, birlikte takılmamız.
We have to stick together.
Beraber direnmek zorundayız.
We have to stick together or it won't work!
Birbirimizden ayrılmamalıyız, yoksa işe yaramaz.
Michael, we have to stick together now more than ever before.
Michael, birbirimize öncekinden daha fazla destek olmalıyız
We have to stick together.
Bir arada olmalıyız.
But that's why we have to stick together!
Belki de bilirsin.
We have to stick together
Birbirimize daha yakın olmalıyız.
- We have to stick together.
- Bir arada kalmamız gerekiyor.
We have to stick together and save our energy to fight Kroehner.
Birlik olup bütün gücümüzle Kroehner'la savaşmalıyız.
We have to stick together, us Washington blondes.
Washington sarışınları olarak dayanışmada olmalıyız.
We have to stick together.
Birlikte sopa var.
We just have to hold on now and not go soft inside... stick close together the way we started out.
Sadece dayanmalı, yumuşamamalıyız. - Birlikte, aynı başlangıçtaki gibi.
We've got to stick together, though. We've got to have faith in each other.
Bunu atlatabiliriz.
After all, we Hoosiers have to kind of stick together, don't we? Sure do.
- Ne de olsa biz Indiana'lılar birbirimizi kollamalıyız, değil mi?
Maybe I'm a coward, but we men have to stick together.
Belki de ödleklik ediyorum ama biz erkekler, birbirimizi kollamalıyız.
We Warsovians have to stick together.
Biz Varşovalılar birbirimize destek çıkmalıyız.
Besides, us Southern boys have to stick together now, don't we?
Ayrıca biz Güneyliler birbirimizi kollamalıyız, değil mi?
All we have to do is stick together.
Tek yapmamız gereken birlik olmamız.
We Potrero Hill boys have to stick together.
Servisteki eski çocuklar birbirlerine güvenirler.
We Americans have got to stick together.
Biz Amerikalılar, birbirimize destek olmalıyız.
I see he's an Italian, and we Italians have got to stick together.
Onun İtalyan olduğunu anlıyorum, ve biz İtalyanların birbirlerine sıkı sıkıya bağlı olmaları gerekir.
We three have to stick close together.
Birbirimizden ayrılmamalıyız.
- We ladies have to stick together.
- Biz, bayanlar, birlik olmalıyız.
We need to stick together, otherwise we have no security.
Kenetlenmeliyiz. Yoksa hiç güvenliğimiz olmayacak.
We just have to stick together.
Sadece birbirimize destek olmalıyız.
We all gotta stick together... if we're gonna have any hope of bringing that awful Homer to justice.
Eğer o berbat Homer'ı yargıya götürme umudumuz varsa birlik olmalıyız.
And like now, we all got to stick together and protect each other,'cause that's what bruno would have wanted.
Ve şimdi de yakınlaşarak birbirimizi korumalıyız,... çünkü Bruno bunu isterdi.
All we have to do is stick together, and we can spend the rest of the night making bear sandwiches.
Tek yapmamız gereken dayanışma içinde olmak, sonra bütün geceyi ayı sandviçleri yaparak geçirebiliriz.
We just have to stick together and keep our stories straight... and take the offensive.
Şimdi hepimizin hikâyesi aynı olmalı ve birbirimizi devamlı kollamalıyız. Taarruza geçmeliyiz.
We're gonna have to stick together on this.
Bu konuda birbirimize destek olmalıyız.
Ernie, we Argylls have got to stick together.
Ernie... Biz Argyller birlik içinde olmalıyız.
That we all have to stick together.
Herkes bir çare bulmak zorunda.
We merry widows have to stick together.
Biz şen dullar, birbirimize destek olmalıyız.
I have a plan, but we've got to stick together.
Bir planım var ama bir arada kalmalıyız.
Now we have got... to stick together.
Şimdi birbirimize... kenetlenmeliyiz.
If we just stick together long enough for her to have her baby...
Eğer o kadın bebeğini doğurana kadar birbirimize destek olmayı sürdürürsek...
Right now, we're just going to have to stick together on this one.
Şimdi, şu andan itibaren tek vücut olmalıyız.