We know where he is translate Turkish
407 parallel translation
They had him carefully hidden away, but now we know where he is, we can get him, get him talking.
Ortaya çıktığına göre iyi olmalı, hemen kendisiyle konuşsak o zaman.
- Yes sir, we know where he is!
Mafya babası mı?
Do we know where he is at this moment?
Şu anda nerede olduğunu biliyor muyuz?
We know where he is and how to catch him up.
Nerede olduğunu ve onu nasıl yakalayacağımızı biliyoruz.
If we know where he is, why don't we just go and grab him?
Orada olduğunu biliyorsak, niçin oraya gidip, yakalamıyoruz?
- We know where he is.
- Nerede olduğunu biliyoruz.
We know where he is.
Nerede olduğunu biliyoruz.
Well, at least we know where he is.
En azından nerede olduğunu biliyoruz.
[G.B.] So sorry to interrup t such a scintillating conversation, but what we want to know more than anything right now is how to end this attack and stop him, not who he is or where he comes from.
Böylesine canlı bir sohbeti böldüğüm için üzgünüm ama şu anda her şeyden çok bilmek istediğimiz, bu saldırıyı ve onu nasıl durduracağımız. Kim olduğu ya da nereden geldiği değil!
We don't even know where he is.
Nerede olduğunu bile bilmiyoruz.
If anybody's in the position to know where we are and where Bermuda is, he's the one.
Nerede olduğumuzu, Bermuda'nın nerede olduğunu bilecek tek kişi kendisidir.
We already know that, but where is he?
Bunu biliyoruz ama Manfredi nerede?
We don't know where he is.
Nerede olduğunu bilmiyoruz.
We never know what he's up to, or where he is.
Ne yaptığını veya nerede olduğunu hiç bilmeyiz.
We didn't have lunch together. I don't even know where he is.
Öğle yemeğinde de birlikte değildik.
- We figured you might know where he is.
- Biz nerede olduğunu bilebileceğinizi düşündük.
Half of the time, we don't know where he is, he don't come home at all.
Bu çocuk 16 yaşında. Çocuk yaşta henüz, Nerede olduğundan haberimiz yok, her zaman da eve gelmez
Because we are very interested to know where he is right now.
Çünkü dostunun şu an nerede olduğu çok ilgimizi çekiyor.
If that structure is the source of his power, I wanna know where he is when we attack it. Kirk out.
Eğer bu yapı onun güç kaynağı ise, ona saldırdığımızda nerede olduğunu bilmek istiyorum.
- We don't know where he is.
- Nerede olduğunu bilmiyoruz.
When he is, you know where we'll be.
Kardeşin iyileşince bizi nerede bulacağını biliyorsun.
Well, we always know where he is.
Her zaman nerede olduğunu biliriz.
- We don't know where he is
- Nerede olduğunu bilmiyoruz.
There's no mention of a Mr.Holmes but since we don't know where he is, we can't question him.
Bay Holmes'un da ülkeye girişi hakında bir bilgi yok. Şimdi başka bir isim kullanıyor olabilir fakat onun nerede olduğunu bilmediğimizden, ona soru da soramayız.
Where is he? - We don't know. We're servants here.
- Bilmiyoruz, biz sadece hizmetlileriz.
Well, the only thing that we know for sure right now... is where he isn't.
Şu anda kesin olarak bildiğimiz tek şey onun, oralarda olmadığı.
I don't know where he is, but I think we should call the police right now.
Nerede olduğunu bilmiyorum ama sanırım polisi aramalıyız. - Hemen şimdi!
We can't give up Hidetora... we don't know where he is.
Hidetora'yı nasıl teslim edeceğiz, daha nerede olduğunu bile bilmiyoruz?
We just need to know where he is.
Nerede olduğunu bilmek istiyoruz.
Ladies and gentlemen, we don't know where he is.
Bayanlar ve baylar, nerede olduğunu bilmiyoruz.
I gotta find Johnny "Golden Tonsils" and we don't know where he is.
"Altın Ses" Johnny'i bulmalıyım, nerede olduğunu bilmiyorum.
Do you know where he is? 'Cause we called the loft, and I can't...
Nerede olduğunu biliyor musun?
We have his voice on tape, but we don't know who he is or where to find him.
Sesi teybe kayıtlı ama kim olduğunu ve nerede bulabileceğimizi bilmiyoruz.
We can't do anything if we don't know where he is.
Komutanım?
Walter, the old man next door. We don't know where the hell he is. Oh, God!
Walter, yan taraftaki yaşlı adam... hangi cehennemde olduğunu bilmiyoruz.
We still don't know where he is.
Hâlâ nerede olduğunu bilmiyoruz.
We have to know where he is, and what he is doing.
Nerede olduğunu, ve ne yaptığını öğrenmeliyiz.
We do not know where it is, or who he is.
Ama kim ve nerede olduğunu bilmiyoruz.
- Don't know. And we don't know where he is.
- Bilmem, zaten yerini bilmiyoruz.
Listen, friend, we told you, we don't know where he is.
Dinle dostum, söyledik size. Nerede olduğunu bilmiyoruz.
- We don't know where he is.
Nerede olduğunu bilmiyoruz.
If Asciano gets them back to Italy, we'll never know. - Is that where he has gone?
Eğer Ascanio, belgeleri İtalya'ya geri götürürse asla öğrenemeyiz.
He's not gonna go peaceful, and we don't even know where he is!
Kendi ayaklarıyla gitmeyecektir, zaten nerede olduğunu da bilmiyoruz!
We just need to know where he is.
Sadece nerede olduğunu bilmemiz gerekiyor.
Fortunately, we know exactly where he is.
Allah'tan tam olarak yerini biliyoruz.
And if he happens to know where the town's baby Jesus is... we're still missing it from the lawn Nativity scene from last year.
Kasabanın bebek İsa'sının nerde olduğunu biliyorsa... geçen seneki İsa'nın doğuş sahnesinden beri özlüyoruz da.
- Do we even know where he is?
- Yerini biliyor muyuz?
The guy you brought in doesn't show, we don't know where he is.
İçeri aldığın adam ortaya çıkmıyor. Ve nerede olduğunu bilmiyoruz.
He's cleaned us out, and, uh, we don't know where he is.
Kısaca bizi dolandırdı. Nerede olduğunu bilmiyoruz.
We don't know how he got aboard, where he came from or what race he is.
Üsse nasıl girdiğini, nereli veya hangi ırktan olduğunu bilmiyoruz.
We don't know how he got aboard, where he's from or what race he is.
Üsse nasıl girdiğini, nereden geldiğini veya hangi ırktan olduğunu bilmiyoruz.