Weaker translate Turkish
935 parallel translation
It hurts to see him getting weaker by the day.
Gün geçtikçe eridiğini görmek çok acı vericiydi.
There's nothing weaker than that when all the floor parts are crumbled.
Ama katları zayıflatılmış bir binadan daha kırılgan hiçbir şey olamaz.
Since I'm unable to feed my spirit, my powers are becoming weaker.
Ruhumu besleyemediğim için gücüm azalıyor.
Magnetic rocks distort the Earth's magnetic field, sometimes making it stronger than expected, sometimes weaker.
Manyetik kayalar, Dünya'nın manyetik alanını bozarak bazen beklenenden daha güçlü, bazen de daha zayıf hale getirirler.
The ancient spells are weaker, but some of them are still potent, and I believe that you have in your hut the Scroll of Thoth itself, which contains the great spell by which Isis raised Osiris from the dead.
Eski zaman büyüleri artık zayıfladı, ama kimileri hâlâ etkili. İnanıyorum ki kulübenizde, Thot'un Parşömeni duruyor, üzerinde de İsis'in Osiris'i dirilttiği o büyük büyü var.
She's getting weaker every day.
Sürekli halsiz.
1 Iike coffee, and my stomach's been getting weaker every day.
Midem her geçen gün zayıfladı.
An overcall may be made with a much weaker hand than an original bid, a fact which the partner must bear in mind.
Üste konuşma orijinalinden daha zayıf bir el ile de yapılabilir ki bu gerçeği partnerin unutmaması gerekir.
Naturally, when you go around picking on things weaker than you are...
Senden daha zayıf şeyleri korkutmaya kalkarsan...
The flesh is still strong but the spirit grows weaker by the hour.
Etim hâlâ sıkı, ama ruhum her geçen saat güçsüz düşüyor.
One would think that, after such an effort, these men would get weaker.
Biri, böyle bir çabadan sonra, bu adamların daha güçsüzleşeceği düşünür.
He's growing weaker!
Gittikçe zayıf düşüyor!
Your grace has laid the odds o'the weaker side.
- Çok iyi biliyorum, efendimiz. - Majesteleri zayıf taraf üstüne bahse girdiler.
The Americans are growing stronger while we are growing weaker.
Amerikalılar güçleniyor bizse giderek zayıflıyoruz.
You only act like this because I'm weaker
Zayıf olduğum için böyle davranıyorsun.
When the enemy has overwhelming superiority on land, at sea and in the air... and continues to grow stronger with every hour... while we grow weaker at the same rate... that to me is a crisis by any standards that I understand.
Düşman havada, denizde ve karada ezici bir üstülükle ilerlerken... geçen her saatle güçlenmeye devam ederken, ve biz de aynı oranda zayıflarken... hangi durumda olursam olayım, bu benim için bir kriz demektir.
And it's not morphine, it's Pantopon, a weaker sedative.
Hem ona morfin vermiyoruz. Pantepon. Daha hafif bir sakinleştirici.
You seem weaker since the school trip
Okul gezisinden beri güçsüz görünüyorsun.
The stronger ones kept the weaker ones going.
Güçlüler güçsüzleri ilerletti.
She's getting weaker.
Zayıflıyor.
You know why? No Marine will ever admit that his stomach is weaker than a goat's.
Hiç bir bahriyeli midesinin keçiden daha zayıf olduğunu kabul etmez.
After 3 months, you're weaker. Stronger.
- 3 ay geçti ve sen daha da güçsüzleştin.
It'll just make you weaker.
Seni daha da susatacak.
I don't get a cut on anything weaker than sarsaparilla.
Meyveli gazozdan daha hafif her şeyden aynı primi alıyorum.
But I tell you one thing, though, it's getting easier...'cause she's getting weaker and I'm getting stronger... and one of these days, just like I tell you, I'm gonna come out and stay out.
Ama gittikçe kolaylaşıyor. Çünkü o gittikçe zayıflıyor, bense gittikçe güçleniyorum. Ve bir gün, ben dışarı çıkacağım, dışarıda kalacağım görürsünüz.
- She seems so much weaker, Doctor.
- Çok zayıf görünüyor Doktor.
You get weaker.
Sürekli güçsüzleşirsin.
"I'm getting weaker..."
Gittikçe zayıf düşüyorum.
Andrey is getting weaker every day.
Andrey gittikçe zayıflıyor.
This higher man you speak of is the weaker element in us.
Tarifini yaptığın bu yüce insan, içimizdeki zayıf parçadır.
Our lust and our violence feed the weaker man.
Sahip olduğumuz şehvet ve vahşet bu zayıf adamı besler.
The enemy will only grow stronger... while we grow weaker.
- Yarın saldırmalıyız. Biz zayıflarken, düşman güçlenecektir.
That that boy down there is stronger than you gave him credit for and you are considerably weaker.
Aşağıdaki çocuk, sandığından çok daha güçlü çıkarken sen de bir o kadar güçsüzlük sergiledin.
I called to make contact with someone of the weaker sex, who's weaker.
Zayıf olan cinsiyetten biriyle temas kurmak için aradım.
I found you a lot weaker.
Şimdi seni daha da zayıf buldum.
Your efforts grow weaker every day.
Direncin her geçen gün zayıflıyor.
Well, perhaps a little weaker than yesterday.
Şey, dünden biraz daha halsiz gibiyim.
Yes, and with the water rationed we'll be growing weaker all the time.
Evet, ve bu kadar suyla gittikçe daha da zayıf düşeceğizdir..
The Daleks were up in the sky just waiting for Earth to get weaker.
Dalekler gökyüzünde Dünya'nın daha da zayıflamasını bekliyordu.
The old man is weaker but intelligent.
Yaşlı adam zayıf ama zeki.
You have not tried because your faith is weaker than your legs.
Daha denemedin ki. Çünkü imanın, bacaklarından daha zayıf.
And our wings grow weaker.
Kanatlarımız giderek zayıfladı.
Hold it, they're getting weaker.
Bakın, zayıflıyorlar.
You're just picking on me because I'm weaker.
Bana musallat oluyorsun çünkü senden zayıfım.
But my bargaining position is getting weaker every second.
Ama pazarlık durumum her geçen saniye daha da zayıflıyor!
Haven't we always crushed down those weaker than ourselves?
Kendimizden güçsüz olanları hep ezmiyor muyuz biz?
He flees because he's the weaker, and he conquers because he's the stronger.
İnsan savaştan güçsüz taraf olduğu için kaçar. Savaşı, güçlü taraf olduğu için kazanır.
He must be getting weaker.
Gittikçe güçsüzleşiyor.
Some men are weaker than others.
Bazıları diğerlerinden daha zayıftır.
As we draw closer to the source, it grows stronger and we grow weaker.
Kaynağa yaklaştıkça, o daha da güçleniyor, biz zayıflıyoruz.
He's getting weaker.
- Zayıflıyor.