English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wedges

Wedges translate Turkish

79 parallel translation
Now, the killer wedges the umbrella up the chimney.
Şimdi, katil şemsiyeyi bacaya sıkıştırıyor.
Methought I saw a thousand fearful wrecks... 10,000 men that fishes gnawed upon... wedges of gold, great anchors, heaps of pearl... inestimable stones, unvalued jewels... all scattered at the bottom of the sea.
Binlerce ürkütücü gemi enkazı görüyorum, etleri balıklar tarafından didiklenmiş on binlerce insan görüyorum. Külçe külçe altın, pahalı kolyeler, öbek öbek inciler, değerli taşlar, paha biçilmez mücevherler görüyorum, hepsi denizin dibine saçılmış.
We use wedges and levers, Mr. Towns.
Takoz ve kaldıraçları kullanacağız bay Towns.
We'll have levers and wedges, and we'll throw in a winch.
Evet, meğer bizim bir iskeletimiz ve vinç kaldıraçlarımız da varmış...
Oil the bearings, wedges, everything!
Mil yataklarını, takozları, herşeyi yağla.
Though the shapes of the wedges are different Kepler found that their areas are exactly the same.
Bu alanların şekli farklı olsa da, Kepler bunların alanlarının birbirleriyle aynı olduklarını keşfetti.
You've always done that - always carefully cradled your lemon wedges.
İşte bunu hep yaparsın - her zaman limon parçalarını dikkatle kesmişsindir.
OK, get those wedges in there tight!
Tamam, takozları buraya sıkıca tak!
You are wedges.
Sizler takozsunuz.
He is the Antichrist, Beelzebub, Lucifer, a devourer of wedges.
O şeytandır, iblistir, bir gulyabanidir, takozları yok eder.
A million sand wedges melted into scrap.
Bir milyon parçalı kum tanesine eriyip karışır.
- You get any orange wedges?
- Hiç turuncu şerit aldın mı?
- Good. Now. you are unwinding after a nice dinner of cocktail onions and lime wedges.
Şimdi, soğan kokteyli ve limon dilimleri eşliğindeki yemeğin ardından iyice gevşemişsin.
I'll need lemon wedges for my sparkling water, which you've yet to get.
Sodam için kesilmiş limon istiyorum ki nedense hâlâ getirmedin.
Little crop top, little miniskirt and platform wedges
Üstüne bluz, altına mini etek, ayaklara Platform Wedges.
Better drive some wedges.
Takoz koysak iyi olacak.
Sliced into wedges and fried up.
Dilimlenmis ve kizarmis. Pekala.
Sliced into wedges and fried up.
Dilimlenmis ve kizarmis.
No fruit wedges. Nothing Gary wouldn't approve of.
Gary'nin onaylamayacağı hiçbirşey yok.
Lime wedges in the bottle's fine.
Şişenin kenarına limon da koyarsan iyi olur.
look at these adorable wedges.
Şu tapılası kamalara bir bak.
Do you think I'm terrible for keeping these really cute wedges?
Sence bu tatlı kamaları saklamış olmam delilik mi?
I made oatmeal cookies, peanut-butter bars dark-chocolate macadamia-nut wedges.
Yulaflı kurabiyeler, fıstık ezmeli kekler bitter çikolatalı, fındıklı eklerler yapardım.
The graceful wedges of wild geese Have all fled to the South.
Vahşi kazların zarif kanatları Süzülür Güney'deki topraklara
If you choose to fell the timber, axes, wedges, block and tackle sheriff has at the hardware store.
Ağaçları kesmek için balta, kama, palanga almak istersen şerifin hırdavat dükkânı var.
So, in fact, don't help me remember heels, help me remember wedges.
Aslında boş ver topukluları. Sen dolgu topuğu hatırlat.
Dry cleaners and wedges, got it.
Kuru temizleme ve dolgu topuk.
Dry cleaners, wedges, champagne and ice.
Kuru temizleme, dolgu topuk, şampanya ve buz.
Dress, wedges, champagne, ice, plastic flutes, beaded clutch.
Elbise, dolgu topuk, şampanya,.. ... buz, plastik kadeh, işli çanta.
It wedges the body of its victim into an underwater pantry for future consumption.
Kurbanının vücudunu, daha sonra tüketmek için bir su altı kilerine sıkıştırır.
Dude, you had three double bogies, multiple foot wedges, and you kinda hit like- - Thanks, Felix!
ahbap, 3 duble cin içmişsin, yiyecekleri karıştırmışsın, ve miden bozulmuş- - teşekkürler, Felix!
Lemon wedges.
Limon parçaları!
Lemon wedges.
Limon dilimleri.
I clogged it with cinnamon sticks and lemon wedges from a marinade.
İçini tarçın çubukları ve marinatta kullanılan limon parçaları ile doldurmuştum.
A beer and a cup of hot water with cinnamon sticks and lemon wedges.
Bir bira ve tarçın çubukları ve limon parçaları ile birlikte bir fincan sıcak su.
I clogged it with cinnamon sticks and lemon wedges from a marinade.
İçini tarçın çubukları ve marinat için kullanılan limon parçaları ile doldurmuştum.
How can a mother articulate her ideas with anything approaching wit or conviction in such ridiculously tiny wedges of time?
Bir anne nasıl olurda fikirlerini yakında olacak bir şeyle ya da zamanın gülünç biçimde küçücük takozlarının içindeki mahkumiyeti açıkça söyler?
Why would he take the wedges?
Neden tüm diskleri almış olabilir ki?
Bring a couple of iceberg wedges, Bleu cheese, bacon.
Bir çift Iceberg Wedge Bleu Cheese ve jambon getir.
The face of nature may be compared to a yielding surface with 10,000 sharp wedges packed close together and then driven inwards by incessant blows.
Doğanın yüzü, yumuşak bir yüzeyin on bin keskin çivinin birbirine yakın hale getirilip, içeri doğru aralıksız darbelerle çakılmış hali gibidir.
No lime wedges, just cucumber.
Limona gerek yok, sadece salatalık.
- I'll have a club soda with three pineapple wedges.
- Bir tane soda alayım. Elma dilimi ananasla birlikte olsun.
Soon enough, they will break free of their Mississippi nursery and join the honking wedges headed south... criers of the winter to come.
Çok yakında Mississippi'deki çocukluk yuvalarından ayrılıp güneye doğru öterek uçan ve gelen kışın çığırtkanlığını yapan sürülere katılacaklar.
Oh, good thing I wore my wedges.
Topuklu ayakkabımı giymekle iyi etmişim.
My miracle. This is where we keep her denim, and that's her shoe closet, segregated by heels, wedges, flats, and mules.
Burada kızımın kotlarını saklarız,... burası da ayakkabı dolabı,... topuklu, dolgu topuklu, düz tabanlı ve terlik olarak ayrılmıştır.
And those gorgeous louboutin wedges.
Ve şu Louboutin marka topuklu ayakkabılardan.
Do these wedges look cheapsky?
Bunlar çok mu çakma görünüyor?
He said that he wanted to "constantly to insert wedges" in his films.
Filme sürekli takoz koymak istediğini söyler.
Well, I brought you some premium wedges.
Peki, senin için en kaliteli dilimi getirdim.
You'd be grumbly, too, if you were living on dry toast and lemon wedges.
Sadece tost ve limon dilimleri üzerine yaşasaydın Seninde başın dertte olurdu.
Perhaps you should think of these wedges as forming part of a shell.
LOS ALAMOS NİSAN 1945 SÜRENİN DOLMASINA ÜÇ AY KALA Patlayıcı bölmeleri, kabuğu oluşturan kısımlar olarak düşünün.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]