Wedgies translate Turkish
58 parallel translation
Oh, yeah, we used to call them wedgies.
Buna eskiden arkadan çekiş derdik.
- No way, Bart. If I lean over, I leave myself open to wedgies, wet willies... or even the dreaded rear admiral.
Hayır Bart. Eğilirsem, don sıkıştırmalarına, kulağıma parmak sokmalarına ve hatta iğne batırmalarına maruz kalırım.
All those guys who used to give me wedgies in gym class... all the girls who used to laugh at the way I walked... they're all gone.
Spor salonunda beni itip kakan çocuklar... yürüyüşümle dalga geçen kızlar... hepsi öldü.
I couldn't take another night of a thousand wedgies.
Donumu belime 1000 kez çektikleri gecelerden birini daha kaldıramam.
- Wait till they start with the wedgies.
- Pantolonunu çekene kadar bekle. - Evet.
You wouldn't believe the years of noogies, and wedgies, and flying wedgies, and atomic wedgies and...
You wouldn't believe the years of noogies, and wedgies, and flying wedgies, and atomic wedgies and...
Mooning guys, giving guys wedgies.
Bana erkekmişim gibi davranıyor.
See, that's why you get a lot of wedgies.
Bu yüzden böyle konuşuyorsun işte.
Wedgies, wet willies.
Uyuz tipler, can sıkıntısı.
They think wedgies are funny.
Külot çekmeyi komik buluyorlar.
Plus a mother of all night-wedgies.
Ayrıca sabahlamanın bedeli ağrılar da başlamış.
That's a recipe for wedgies if I've ever heard one.
Bahanen de pek havalı.
And the sad part is that I looked forward to the wedgies because it was the only form of love that I could get from him.
Daha da acısı, gelip pantolonumu popomun içine kaçırsın diye bekler oldum. Ondan görebildiğim tek sevgi davranışı buydu.
Wedgies? Keggers?
Bira fıçılarına mı?
That column you did in grammar school about noogies versus wedgies, that's the reason that I go to work every day.
İlkokulda okuldaki şakalarla ilgili yazdığın köşe yazısı sayesinde bugün her gün işe gidiyorum.
Wedgies, an occasional melvin, but, uh, no...
Bazen donu önden çektikleri de olurdu. Ama bunu yapmazlardı.
And the Marine Corps does not do wedgies or noogies or melvins.
Ve denizciler o söylediğiniz şeylerden yapmaz.
You know, isn't it a little immature of seniors to be giving wedgies?
İnsanların son sınıfta, hala başkalarının iç çamaşırını çekiştirmeleri biraz çocukça değil mi?
Ah yes, the summer of a thousand wedgies...
Evet, Binlerce külot şakası yazıydı.
- What ever happened to wedgies?
- Okullarda yapılan eşek şakalarına ne oldu?
I mean, who doesn't wanna parade around in a leotard getting wedgies and doing dorky choreography?
Yani kim dans kıyafetlerini önemser ki gerzek bir kareograf yaparken?
- I got wedgies, that's different.
- Ben donumu kaptırdım. O farklı.
I'm sorry for giving you wedgies, swirlies, Jimmy Nickle sandwiches, stuffing you in the trash can and, uh... - Putting boogers in your clarinet case. - Whoa.
Külotunuzu yukarı çektiğim, işkence ettiğim için, Jimmy Nickle sandviçleri ve sizi çöp konteynırlarına attığım için üzgünüm ve klarnet çantanıza kurumuş sümük koyduğum için de.
Four years of sleepless nights and wedgies and swirlies and purple nurples.
4 yıl boyunca geçen uykusuz geceleri, sıkıntını, korkunu, utancını.
I'm feeling nauseous from memories of wedgies and swirlies!
Çekiştirilen iç çamaşırlarını ve yaşadığım onca utancı hatırladıkça midem bulanıyor.
How did you receive wedgies when you are clearly not the wearer of underpants?
İç çamaşırı bile giymezken, onları çekiştirmelerini nasıl sağladın?
You say digital wedgies are a way of the future.
Dijital donlar çok modaymış gibi.
Well OK, I have one of those wedgies right now, in my pants.
Tamam, şu an onlardan bir tanesi benim de altımda.
Wedgies, contagious viruses, flaming sacks of doo-doo, and of course, poisoned pie.
Kirli bebek bezi, bulaşıcı virüs, kokan çorap torbası... ve de tabi ki zehirli pasta.
For years, merciless thugs like Kripke have made my life a series of painful noogies and humiliating wedgies and the insensitively named Indian burns.
Yıllardır, Kripke gibi acımasız haydutlar kafamı kıstırıp acı dolu anlar yaşattırdılar ve donumu kafama geçirip küçük düşürdüler ve duyarsızca kolumu büktüler.
I'm guessing that you got more than your fair share of wedgies as a kid.
Çocukken donunu epeyce çekmişler herhalde.
Something I hadn't done since John Cook discovered wedgies in Year 8.
8. Sınıfta John Cook donumu yukarı çekmeye başladığından beri yapmadığım bir şey.
But as of right now, our relative anonymity as a club... shields us from more severe persecution... swirlies, patriotic wedgies.
Şimdiye kadar kulüptekilerin kimliğinin bilinmemesi, bizi daha ciddi eziyetlerden korudu. Tuvalet girdabı... Vatansever sıkıştırma.
Well, no biting means no tripping, No hitting, no scratching, no slapping, no wedgies.
Isırmak yasak demek çelme takmak, vurmak tırmalamak, tokat atmak da yasak demek.
Goddamn wedgies up in my pussy and shit.
Kahrolası bağlar amıma kadar girdiler.
Oh, is the football team giving them atomic wedgies again?
Yine futbol antrenmanındalar mı?
What do you do? I track down Ralph Brunsky and give him the mother of all atomic wedgies in front of the entire seventh-grade class.
- Ralph Brunsky'yi bulup bütün sekizinci sınıflar önünde onu anasından doğduğuna pişman ederdim.
I bet my grandfather gave your grandfather wedgies in high school.
İddiaya varım benim dedem okulda senin dedenin hakkından gelirdi.
And I learned two lessons... one, Grayson's a lot faster than he looks, and two, he still thinks wedgies are funny.
Ben de iki şey öğrendim- - İlki, Grayson göründüğünden çok daha hızlı. İkincisi el şakalarını hala komik buluyor.
Your dad'll start giving me wedgies.
Baban bana kıçının arasına sıkışan donlarını vermeye başlayacak.
Kid was, like, the Mozart of wedgies.
Eşek şakalarının Mozart'ı gibiydi.
And all the wedgies, the dead legs, ahh, they make a girl feel good.
Don çekip kafaya geçirmeler, ölü taklitleri... Bir insana, kendini iyi hissettiriyor bunlar.
I brought second and third pairs of underpants in case of wedgies.
İç çamaşırımı çekerler diye iki-üç çift çamaşır getirirdim.
This patch is for all the victims of atomic wedgies.
Bu kısım tüm donu başına geçirilen kurbanlar için.
Lot of wedgies.
Birçok şaka.
- No wedgies...
- Çamaşırı çekmek yok...
Oh, you look just like the girls Max used to give wedgies to in the cafeteria.
Max'in eskiden kafeteryada iç çamaşırını çektiği kızlara benziyorsun.
The atomic wedgies.
... iç çamaşırını çekmeni..
He gave me wedgies.
Külotumu popomun yanakları arasına sıkıştırarak.
From kindergarten on, I got daily wedgies.
Yuvadan itibaren bu hareketi her gün tekrarladı.
Wedgies, especially.
Özelikle eşek şakaları yapardı.