Weekend translate Turkish
16,379 parallel translation
She volunteers at these weekend fertility ceremonies in the high desert.
Hafta sonlarında çölde, doğurganlık törenlerinde gönüllü çalışır.
I am here every weekend.
Her hafta sonu buradayım.
Yeah, I'm going to be here grading these papers all weekend.
Evet, bütün hafta sonunu sınav kağıdı okuyarak geçireceğim.
That way, by the end of the weekend, I'll be totally ripped
Böylece haftanın sonuna kadar kendimi amı götü dağıtmış olarak hissediyorum.
He's probably somewhere round Bude, smoking a ton of pot and trying to sleep with the weekend talent.
Muhtemelen Bude civarında bir yerlerde esrar çekerek hafta sonu yeteneğiyle uyumaya çalışıyordur.
You should come this weekend, though.
Bu hafta sonu gelmelisin.
- Yeah, I'll come for the weekend.
- Evet, hafta sonu için geleceğim.
Just for the weekend, though.
Sadece hafta sonu için ama. Tamam.
Why don't we spend all of our bucket money on Daffodil's weed and sell it at the tailgate this weekend?
Bütün paramızla Daffodil'den ot alıp hafta sonu festivalde satsak nasıl olur?
That gives you all weekend.
Haftasonunuzu iyi değerlendirin.
It's the weekend, right?
Bu hafta sonu, değil mi?
Dextroamphetamine and a couple of blue bombers always make for a happy weekend in our house.
Dextroamphetamine ve mavi haplar, mutlu bir hafta sonu için birebirdir.
Every time we come out here, you guys swear it won't take all weekend, but it always..
Buraya ne zaman gelsek, bütün hafta sonu sürmez diye yemin ediyorsunuz, ama hep..
So what are you up to this weekend?
Bu hafta sonu ne yapıyorsunuz?
What should we do this weekend?
Bu hafta sonu ne yapsak?
I have that thing this weekend, remember? Uh-uh, no.
- Bu hafta sonu işim var demiştim ya?
Hey, wait. Um, what are you doing next weekend?
Hafta sonu ne yapıyorsun?
Anytime this weekend.
Hafta sonu boş musunuz?
His secretary is going to show me around, this weekend.
Sekreteri de bana bu hafta sonu etrafı gezdirecek.
Ten typewriters were stolen over the weekend!
Bir hafta içinde 10 tane daktilo çalındı!
Thanks for a fabulous weekend.
Muhteşem bir hafta sonu için teşekkür ederim.
Well, you have been up mood all weekend on flowers.
- Bütün hafta çok neşeliydin, çiçek de almışsın
Phil and I will be stopping in New York for a brief time, on our way from London, we are gonna spend a Christmas weekend with Willie Wyler.
Philip ve ben Londra'ya giderken kısa bir süre New York'a uğrayacağız. Noel haftasını Willie Wyler ile beraber geçireceğiz.
And we went hunting one weekend, and there's a cabin down there.
1 hafta avlandık, ve orada bir kulübe vardı.
Well, speaking of, uh, I was going to stay the weekend.
Ben hafta sonu, kalacaktım.
That'll fill'em up all weekend.
Tüm hafta sonu boş koltuk kalmaz.
You can see, nothing all weekend but Mexican lady, empties wastebasket.
Kirill : Gördüğünüz gibi hasta sonu olağan dışı bir şey yaşanmamış. Sadece bir Meksikalı kadın çöpü boşaltıyor.
Maybe I'll take them to a game this weekend.
Belki bu hafta sonu onları oyuna götürürüm.
- On a weekend?
- Hafta sonu mu?
They say it's supposed to rain this weekend.
Haftasonu yağışlı olacak diyorlar.
You okay? Rough weekend?
Hafta sonu çok mu dağıttın?
May I ask you who you'd like on duty this weekend?
Hafta sonu kimi görevde istersiniz?
Um, actually, why don't you give everybody the weekend off?
Aslında, herkese hafta sonu izinli olduklarını söyle.
We might go to the beach house and, uh, if not, it might be nice to have a weekend alone.
Belki sahildeki eve gideceğiz. Ama gitmezsek de hafta sonu kafa dinlemek iyi olur.
Hey, uh, what're you up to this weekend?
Hey, bu hafta sonu ne yapıyorsun?
Thanks, but I think I'm just planning on lying low this weekend.
Sağ ol ama bu hafta sonu biraz dinlenmeyi düşünüyorum.
Borlon, will I see you at the cool party this weekend?
- Borlon, hafta sonu partisine geliyor musun?
- You... Borlon! When I asked you what you were doing this weekend, you said you were laying low.
Borlon, bu hafta sonu ne yapacaksın diye sorduğumda dinleneceğim demiştin.
Well, um, the thing is, um, at the time that you asked what I was doing, I actually was planning on laying low this weekend.
- Şöyle bir şey var sen sorduğun zaman gerçekten de hafta sonu dinlenmeyi düşünüyordum.
All right, let's just stop this, okay? I didn't come here to just ruin everybody's weekend.
Buraya herkesin hafta sonunu mahvetmeye gelmedim.
What are you doing this weekend?
Bu hafta sonu ne yapıyorsun?
A man named Anthony Allen was murdered over the weekend.
Anthony Allen adında biri... hafta sonu öldürüldü.
Hey. You want to go to Pechanga this weekend, play some blackjack? You know, celebrate.
Hafta sonu Pechanga'ya gitmeye ne dersin blackjack falan oynarız.
So meantime, over the weekend, I got a call on my mother's case.
Tüm bunlar olurken bana da hafta sonu annemin cinayetiyle ilgili bir telefon geldi.
I think you should take the weekend off.
Hafta sonu izin almalısın bence.
Anyway, I need the weekend to prepare the Pell deposition.
Zaten hafta sonu Pell tanık ifadesine hazırlanmam gerek.
Take the weekend off.
Hafta sonu izin al.
It was an entirely new concept, this gathering of fans to celebrate "Trek" for a weekend.
Hayranların bir hafta sonu Uzay Yolu'nu anmak için toplanmaları yepyeni bir konseptti.
I'm having a party at the crib this weekend.
Bu arada, bu hafta sonu mekanda parti veriyorum.
Yeah, she should be here this weekend.
- Evet, bu hafta sonu gelir.
Uh, have... have a good weekend.
- Sana iyi hafta sonları. O biraz zor.