Weighing translate Turkish
783 parallel translation
" weighing on us, as to bring us back to earth.
" kahredici, ezici basınç yükü hissedeceğiz.
I'm weighing my words very carefully.
Sözlerimi çok dikkatle tartıyorum.
I've been weighing it in my mind for some time.
Bir süredir kafamda tartıyordum.
I couldn't take it anymore It was weighing on me
Artık tahammül edemedim. İçime sıkıntı veriyordu.
Seven jungle giants... each one weighing not...
Yedi tane orman devi ki herbirinin ağırlığı...
A premonition of disaster such as I have never known is weighing me down.
Bugüne kadar hissetmediğim bir felaket duygusu üstüme çöktü.
You watch him on that weighing, now.
- Tartarken gözün üzerinde olsun.
I'm always weighing and judging.
Hep ölçüp, yargılıyorum.
Therefore our sometime sister, now our Queen, have we, as'twere, with a defeated joy, with mirth in funeral and with dirge in marriage in equal scale, weighing delight and dole, taken to wife.
Onun için, eskiden kardeşimiz, bugün kraliçemiz olan kadını, yaslı bir sevinçle, düğünde cenaze, cenazede düğün türkülerini söyleyerek, acıyla tatlıyı birleştirmesini bilerek, eş ettik kendimize, evlendik.
- Parsons is weighing it now.
- Parsons altını tartıyor şimdi.
I'm just weighing the percentages.
Sadece oranları tartıyorum.
" "A veal roast weighing 5 1 / 2 pounds costs 1.42 francs."
"2,5 kilo dana rosto 142 frank ediyor."
You should be weighing in.
Ağırlık kaldırman gerek.
At this precise moment you are, with the speed of a mechanical brain, weighing and computing an infinite number of possibilities... 1 ) He spent this month's allowance.
İşte tam bu an sen, mekanik bir beynin hızı ile sonsuz sayıdaki olasılıkları tartıyor ve hesaplıyorsun... 1 ) Bu ayın gelirini harcadı.
It is measuring and weighing the child.
Çocuğu ölçüp tartıyor.
A gold ingot weighing... two kilos.
İki kiloluk bir külçe altın.
I should've realized it's already weighing on your mind.
Bunun zaten kafanızı kurcaladığını fark etmem gerekirdi.
You've never done a thing without weighing it on the scale of your ambition.
İktidar arzusunun ve hırsının eleğinden geçirmeden sen hiçbir işe kalkışmazsın.
Introducing, in black trunks weighing 155 and a quarter from New York City, the challenger Rocky Graziano.
Şampiyona meydan okuyan siyah şortlu, 70,5 kiloda,.. ... New York şehrinden Rocky Graziano.
And in this corner, wearing purple trunks weighing 159 pounds the finest piece of steel ever to come out of Gary, Indiana the middleweight champion of the world, Tony Zale.
Bu köşedeyse mor şortlu 72 kiloda,.. ... Gary, Indiana'dan çıkmış en iyi çelik parçası ve dünya orta sıklet şampiyonu Tony Zale.
- A weighing station.
- Tartı istasyonu var.
Less than an hour ago, guards at the small weighing station at Dalton, CA investigated the overweight load of a truck heading west and found one third of the stolen gold hidden in a load of coffee.
1 saatten daha evvel Dalton, Kaliforniya'daki küçük tartı istasyonunun muhafızları batıya yol almakta olan aşırı yüklü bir kamyonu incelemeye aldılar ve çalınan altınların üçte birini kahve yüklerinin içinde gizli bir hâlde buldular.
Alright, here's the weighing station.
İşte tartı istasyonu orada.
I've been weighing the idea of going to the country for a while.
Bir süre şehir dışına çıkmayı düşünüyordum.
The thought of my journey has been weighing on your mind.
Yolculuk fikri uzun bir süredir aklımı meşgul ediyor.
But remember, you are weighing an opportunity that may never come again. Out of His eternal time...
Fakat unutma ki bu fani hayatta tekrar karşına çıkamayabilecek... bir fırsatla karşı karşı karşıyasın.
Mr McCord witnessed the weighing of his gold, but he won't sign the receipts.
Bay McCord altınlarının tartılmasına şahit oldu, fakat o makbuzları imzalamadı.
Help yourself, drink it all. Nobody's weighing you in, after all.
Elbette istersen fondip bile yapabilirsin ne de olsa kilo alma derdin yok.
You're a nigger, weighing almost a ton, but you have fine feelings and a delicate spirit...
Neredeyse bir tonluk bir zencisin, ama iyi sezgilerin ve ince bir ruhun var.
I don't like to watch the jockeys when they're weighing.
At sırtında ayakta durmaya çalışan jokeyleri izlemek hoşuma gitmiyor.
From Morrilton in Arkansas... weighing 620 pounds, Haystack Calhoun.
Morrilton, Arkansas'tan... 280 kiloluk Balya Calhoun.
And his opponent, weighing 196 pounds... former heavyweight contender, Big Chief Mountain Rivera.
Karşısında 89 kiloyla... eski ağır sıklet boksörlerden Büyük Reis Dağ Rivera.
Hurtling at more than 100,000 kilometers an hour it was a mountain of ice about the size of a football field and weighing almost a million tons.
Saatte 100.000 kilometreden daha yüksek bir hızla yol alan yaklaşık bir milyon ton ağırlığında yaklaşık bir futbol sahası büyüklüğünde buzdan bir dağ.
The bombs weighing 500 kg 1654 dead.
Her bir bomba 500 kg idi. 1654 ölü... 889 yaralı...
- The weighing machine.
- Tartı aleti.
Reduce the gold in this special furnace, which in turn..... weighing approximately two tons.
Altını bu özel fırına koyuyoruz..... yaklaşık iki ton ağırlığında.
There's something weighing heavily on my heart.
İçime sıkıntı veren bir şey var.
No women weighing us down.
Bize ağırlık olacak kadın da yok.
Will they melt the gold down... or will they try to smuggle in all 300 bars... weighing nearly 4,000 pounds?
Altını eritecekler mi yoksa neredeyse 1800 kilo çeken 300 külçe altını gümrükten kaçırmaya mı çalışacaklar?
I can see it's weighing heavily on his mind.
Adamın zihnini ne kadar meşgul ettiği belli oluyor.
Miss Sode, what you said just now has torn away all that was weighing on my heart.
Bayan Sode, Az önce ne söylediysen... kalbimdeki ağırlığı yerinden kopardı.
You see, a lion is a huge savage beast about 5 feet high, 10 feet long, weighing about 400 pounds running 40 miles an hour, with masses of sharp pointed teeth and nasty, long, razor-sharp claws that could rip your belly open before you could say Eric Robinson, and they look like this.
Aslan büyük, vahşi bir hayvandır. Yüksekliği 1.5, boyu 3 metre, ağırlığı 180 kilodur. Saatte 65 km / h hızla koşar ve sivri dişli, korkunç uzun, jilet gibi keskin pençeleriyle sizi parçalayabilir.
Introducing first, in the blue corner... weighing 170 pounds, from Stockton...
İlk olarak, mavi köşede 77 kilo ağırlığında, Stockton'lu...
In the red corner, weighing 172 pounds, from Salinas... Manuel Rosales.
Kırmızı köşede, 78 kilo ağırlığında, Salinas'lı Manuel Rosales.
Wearing the blue trunks... weighing 175 pounds... the pride of Stockton... Billy Tully!
Mavi mayoda 79 kilogram ağırlığında Stockton'un gururu Billy Tully!
Weighing down her little shoulders were sad thoughts of vengeance but despite this, Yuki endured great hardships, and survived the training.
Küçücük omuzlarına, büyük bir intikam hırsı yüklenmişti ama, buna rağmen Yuki, tüm engelleri aştı ve çalışmasını tamamladı.
You discover, with something that sometimes almost resembles exhilaration, that you are free, that nothing is weighing you down, nothing pleases or displeases you.
Zindeliği andıran bir duyguyla, özgür olduğunu hiçbir şeyin seni bunaltmadığını hiçbir şeyin seni memnun etmediğini ya da canını sıkmadığını keşfediyorsun.
The finished product weighing 2.8 tons is impressive enough to shake any major motor factory to its foundation.
Tamamlandığında 2.8 ton gelen bu tasarım, büyük motor şirketlerini yapıldığı yere çekecek kadar etkileyici.
A weakling weighing 98 pounds
45 kiloluk bir cılız
On my left the challenger, in white trunks, weighing 190 pounds.
Sol tarafımda, unvana aday.. .. beyaz şortlu, 90 kg ağırlığında..
They caught an eel weighing 5 kilos at the very least.
En az beş kilo çeken bir yılanbalığı yakalamışlar.