English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Well i'm sorry

Well i'm sorry translate Turkish

3,297 parallel translation
Oh, well, then, I guess I'm real sorry,'cause there's two orders in here.
Pekala o halde, al sana gerçek bir özür. İki siparişin de burada.
Well, for what it's worth I'm sorry, Dirk.
- Söylemenin bir faydası olur mu bilmem ama, üzgünüm.
Well, if I dribbled, I'm sorry, but come on.
Biraz damlattıysam bile, özür dilerim.
Well, I'm sorry, Mr. Weems... but my I.D. Guy doesn't take requests.
Afedersiniz bay Weems ama benim kimlikçim istekleri kabul etmiyor.
W-Well, I'm sorry.
Üzgünüm.
Whatever the battle calls for. Well, I'm sorry.
- Davamızın neye ihtiyacı varsa.
Well, I'm sorry to hear that.
Bunu duyduğuma üzüldüm.
Well, I'm really sorry that took so long.
Bu kadar uzun sürdüğü için özür dilerim.
Well, I'm sorry.
Ben de üzgünüm.
Yeah, well, I'm sorry it's not entertaining enough for you, Castle.
Evet, ama üzgünüm senin için bile yeterince eğlence sayılmaz, Castle.
And anyway, I just well, I was just stopping by'cause I wanted to tell you that I'm really sorry about your aunt.
Her neyse, ben sadece, şey, sadece uğramıştım çünkü teyzen hakkında ne kadar üzgün olduğumu söylemek istedim.
Oh, well, I'm sorry, Professor Lamb.
Kusura bakmayın Profesör Lamb.
And I'm sorry about that - - the not listening well enough.
Ve bunun için üzgünüm, iyice dinlemediğim için.
Well, I'm sorry.
Üzgünüm.
Well, then I'm sorry for your loss.
O hâlde kaybın için üzgünüm.
I-I can't say, I'm sorry. Well, Ms. Watson, if you want me to help you, you're gonna have to tell me what the story is, all right?
- Bayan Watson, yardımımı istiyorsanız mesele nedir anlatmanız gerekiyor, anlaştık mı?
Well, buying a vowel, it looks to me like "I'm sorry."
Bir tane sesli alalım... Bana "üzgünüm" gibi geldi.
Well, I'm sorry to hear that, because it was all for nothing.
Bunu duyduğuma üzgünüm ama hepsi boşaymış.
Well, I can't say, uh, I'm sorry we'll miss him.
Onu kaçıracağımız için üzgünüm diyemem.
Well, I'm sorry too.
Bende üzgünüm.
Well, just let me explain to you about... ( With foreign accent ) I'm sorry, I'm not from, uh...
"Pardon, ben buralı değil..."
Well, I'm sorry he missed the party.
- Partiyi kaçırdığı için üzgünüm.
Well, I'm sorry to hear that.
- Üzüldüm şimdi.
Oh. Well, I'm sorry.
Özür dilerim.
Well, I'm sorry if that hurts your feelings.
- Kırıcı olduysa özür dilerim.
Well, I'm sorry to bother you, Officer.
Size sıkıntı verdiğim için üzgünüm
- Well, I'm sorry you don't get what's so hysterical about me peeing on you.
- Gülmedim ama. - Üstüne işememim ne kadar komik olduğunu anlayamıyorsan kusura bakma.
Oh, well, you're very welcome, young lady, but I'm sorry if it caused you a little trouble.
Rica ederim, genç bayan. Eğer bir sorun yarattıysa da üzgünüm.
Well, I'm sorry Walter couldn't join us.
Walter'in gelemediğine çok üzüldüm.
Well done, Detective, but I got to say I'm sorry to see it come to this.
Aferin Dedektif. Ama her şeyi bu noktaya getirdiğim için özür dilemem gerekiyor.
Well, I'm sorry, Derek.
Kusura bakma Derek.
Well, I'm sorry.
- Doğru. Şey, üzgünüm.
Well, I'm sorry to hear that.
Bunun için üzgünüm. Eminim bunu çözecek bir şeyler ayarlarız.
Well, I'm still sorry, for what it's worth.
- Yine de zararın için üzüldüm.
Well, I'm sorry.
Kusura bakma.
Well, look, I couldn't help but overhear what you're going through with your friend in the hospital, and I'm sorry that I intruded on what's clearly been a stressful day.
Ama hastanedeki arkadaşınıza istemeden kulak misafiri oldum. Atladığım için özür dilerim. Çok stresli bir gün olduğu açık.
Well, I'm sorry to disappoint, but you're going to have to.
Hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm ; ama savunmak zorunda kalacaksınız.
Hey, Ray. I'm really sorry about this, but I'm really not feeling well and I think that I may have to leave early.
Ray, özür dilerim ama bugün kötü hissediyorum ve biraz erken ayrılmam gerekecek.
Well, I just want to say that I don't think that you and I have a future together, and I'm sorry that I led you on.
Sadece aramızdakilerinin bir geleceğinin olmadığını söylemek istemiştim sana, ve sana ümit verdiğim için çok özür dilerim.
Well, I'm-I'm sorry.
Çok, çok üzgünüm.
Well, I'm, uh, I'm sorry, But I have to go pick up my daughter.
Çok üzgünüm Ama kızımı almak için gitmek zorundayım.
Well, if Don's Spanish is any good, and I have no reason to believe that it is, that is a heartbreaking story. I'm sorry.
Eğer Don'un İspanyolcası birazcık iyiyse, ki buna inanmak için bir sebep yok bu yürek parçalayıcı bir hikâyeydi.
Well, look, I'm sorry about earlier.
Bugün olanlar için üzgünüm.
Well, then I'm sorry to do this to you, Teresa.
O zaman sana bunu yaptığım için üzgünüm, Teresa.
Well, I'm sorry, but you don't have to be a mind reader to know that she is my mortal enemy.
Pardon ama, can düşmanım olduğunu bilmek için aklımdan geçeni okuman gerekmiyor.
Well, I'm sorry, but lot 48 is the only one that works.
Üzgünüm, 48. parsel, bu park için uygun tek alan.
Well, it sounds like there's considerable opposition to this, so I'm sorry, Ms. Ludgate, you should go now.
Buna karşı epey fazla sayıda muhalif ses varmış gibi görünüyor üzgünüm Bayan Ludgate gitmelisiniz.
Well, I'm sorry, but thursday's kind of a big day for me.
Kusura bakma ama perşembe benim için büyük bir gün olacak.
Well, I-I'm sorry to disappoint you, but I'm not giving Christina the heave-ho.
Güzel, seni, hayal kırıklığına uğratacağım için üzgünüm, fakat Christina'yı hayatımdan çıkartmayacağım.
Well, I'm sorry, Kevin.
Peki, üzgünüm Kevin.
Well, I'm sorry, Mr. Shaw.
Üzgünüm Bay Shaw.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]