Were you waiting for me translate Turkish
160 parallel translation
Were you waiting for me?
Beni bekliyor muydun?
Were you waiting for me?
Beni mi bekliyordun?
- Why were you waiting for me?
- Neden beni bekledin?
Were you waiting for me?
Beni karşılamaya geldin.
Then why were you waiting for me?
O zaman neden beni bekliyordun?
Were you waiting for me to turn my back, Shak'I?
Arkamı dönmemi mi bekliyordun, Shak'l?
Why were you waiting for me?
Niye beni bekliyordun?
- Were you waiting for me?
- Beni mi bekliyordun?
- Were you waiting for me?
- Beni mi bekliyordunuz?
You were waiting for me, weren't you?
Beni bekliyordunuz, değil mi?
- Or were you waiting for me?
- Yoksa beni mi bekliyordunuz?
Were you waiting for me too?
- Beni de mi?
You were waiting for me...
Beni bekliyordunuz...
I thought you were waiting for me below.
Beni aşağıda beklediğini sanıyordum.
It was more of a comfort to think that you were waiting for me.
Beni beklediğini düşünmek benim için rahattan öteydi.
Maybe you really were waiting for me.
- Belki de sen de ilk hamleyi benden bekliyorsundur.
You were not waiting for me so early
Beni bu kadar erken beklemiyordunuz...
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
You were waiting for me.
Beni bekliyordun.
But you were waiting for me to decorate you.
Ama beni bekliyordun, seni etkilemem için.
But you, you were waiting for me?
Ama siz, beni mi bekliyordunuz?
That's why you were waiting for me.
Bu yüzden beni bekliyordun.
Tell me, former Sergeant, - why didn't you leave Karnouha earlier? What were you waiting for? - Have you been there?
Söyle bana eski onbaşı neden Karnouha'dan daha önce ayrılmadın?
You were waiting just for me, eh?
Demek beni bekliyordun?
- You were waiting for me?
Beni mi bekliyorsunuz?
You were waiting for me?
Beni mi bekliyordun?
You were waiting here for me, weren't you?
Burada beni bekliyordun, değil mi?
You were waiting for me, even though they told you I had died.
Beni bekliyordun, sana öldüğümü söylememe rağmen.
- You were waiting for me.
- Beni bekliyordun.
You said you were waiting for me.
Beni... beklediğini söyledin.
It occurred to me that by waiting for five years and becoming, as you said, desperate that perhaps you were really giving yourself license to pursue the woman who reminded you of your first wife.
Dediğin gibi beş yıl çaresizce bekleyip birden böyle bir şeyin olması aklıma bir şey getirdi. Belki de o kadar beklemenin nedeni buluşacağın kişide önceki karını bulma isteğindi.
As soon as I got back from Mexico, there you were, waiting for me.
Meksika'dan döndüğümde, sen evimdeydin, beni bekliyordun.
Were you here waiting for me?
Beni mi bekliyordun?
I couldn't go back because I knew that you were waiting for me.
Onunla gidemezdim çünkü senin beni beklediğini biliyordum.
You were both waiting for me.
Sen bekliyordun, Kamil abi bekliyordu.
Tell me you were waiting for a guy.
Bana bir erkek beklediğini söyle.
You were waiting for me?
Beni mi bekliyorsun?
You were waiting for me to transfer so you could turn it in and get credit.
Atanmamı bekliyordun böylece kullanıp tüm kredileri alacaktın.
Because I knew you were here, waiting for me.
Çünkü burada olduğunu biliyordum, beni beklediğini.
I've been beating off for a week knowing you were waiting for me!
Bir haftadır beni beklediğinin hayaliyle araba kullanıyorum.
You were actually waiting for me, weren't you?
Aslında beni bekliyordun, değil mi?
He told me you were waiting for him at the station.
Onu istasyonda bekliyormuşsun bir de öyle dedi.
I hope you were not waiting for me to eat your appetizers.
Umarım mezelerinizi yemek için beni beklemiyordunuz.
You were waiting for me to call.
Benim aramamı bekliyordun ve arayan hep telefon şirketiydi.
You found this in my coat pocket when you were waiting for me outside?
Dışarıda beni beklerken bunu cebimde mi buldun?
Well, correct me if I'm wrong but you just said you were waiting for the pizza man to jump in the shower.
Yanılıyorsam düzelt. Duşa girmek için pizzacıyı beklediğini söyledin.
You said you were waiting for me.
Nasıl olabilir?
I remember one time you had a meeting in some office, and you were talking to the security guard for some reason while you were waiting for the elevator, and you're telling me,
Hatırlıyorum, bir keresinde bir yerde bir görüşmen vardı asansörü beklerken ve bir sebepten güvenlik görevlisiyle konuşuyordun ve bana dedin ki :
You got in trouble with the government while you were waiting for me?
Beni beklerken başını hükümetle derde mi soktun?
Excuse me, Dr. Santiago, I'd assumed you'd asked these questions... while they were waiting for me to get out of surgery.
Özür dilerim, Dr. Santiago, bu soruları, benim ameliyattan... çıkmam beklenirken sorduğunuzu sanmıştım.
I could keep on running... but the war has brought me to your birthplace, like retuming home, as if you were waiting for me.
Kaçmaya devam edebilirim... Ama savaş beni senin doğumyerine getirdi... eve dönmek gibi, sanki beni bekliyormuşsun gibi.