What's going on with you translate Turkish
1,713 parallel translation
You know what's going on with him?
Nesi olduğunu biliyor musun?
Okay, what's going on with you?
Neyin var senin?
Hey what's going on with you and Casey?
Casey ile aranda ne var?
I don't know what's going on with you,
Nasıl bir sıkıntınız var, onu da bilmiyorum.
All right, so, let's see what else is going on with you.
Pekala, başka neler olup bitiyor bir bakalım.
What's going on with you, Raylan?
N'oluyor sana Raylan?
Wondering what's going on with you and Jasper.
Jasper'la neler olduğunu merak ediyoruz.
This side, what's going on right now, this fear and this anxiety, that is always there, that is always with you. I don't... Yes, it is.
Bu yönün, şu an yaşananlar, bu korku ve endişe daima içindeydi, daima seninle birlikte.
Uh, I'm just a little perplexed about why, uh, you can't tell me what's going on with the therapy sessions with Grace.
Grace'in seansları sırasında olanları bana neden söyleyemediğiniz konusunda biraz kafam karışmış durumda.
I hacked into your computer to find out what's going on with you.
Derdin neymiş bir anlayalım diye karıştırdık herhâlde.
What if I don't want you to know what's going on with me?
Ya öğrenmenizi istemediysem?
What's going on? Is he there with you?
Neler oluyor?
Okay, what-what's going on with you two?
Rahatsız olmayacağından eminim. Sizin aranızdaki sorun ne?
Hmm? What's been going on with you, anyway?
Ne var ne yok?
I don't know what's going on with you the past couple days, Allison.
Son birkaç gündür sana ne oluyor bilmiyorum, Allison.
What's going on with you?
Senin neyin var?
What's going on with you, Fivesies?
Sana ne oluyor açıkalın?
- Fuck'em if they can't take a joke. - You parade as sperm on Saturday night and come Monday morning I have to go into the city attorney and talk about what's going on at the jail or with the police, and all they want to talk about is how you used the mayor as a Mardi Gras gag.
- Cumartesi akşamı sperm olarak yürüyüş yaparsan pazartesi sabahı olunca savcılığa gidip hapishanede, emniyette olan bir şeyi konuşmak istediğimde onların konuşmak isteyeceği tek şey senin belediye başkanını Mardi Gras esprisine nasıl malzeme yaptığın olacak.
What's going on with you?
Neyin var senin?
What's going on with you, Janis?
Neler oluyor, Janis?
We were so focused on finding when the next blackout is, I haven't seen what's been going on with you.
Bir sonraki bilinç kaybının ne zaman olacağına kafayı öylesine takmıştık ki senin neler yaşadığını fark etmedim bile.
Listen, I'm okay, but I talked to Wedeck, and I need to know what's going on with you.
Dinle, ben iyiyim. Ama Wedeck'le konuştum ve senin ne derdin olduğunu bilmem gerek.
What do you think's going on with the helicopters tonight?
Bu helikopterlerin olayı nedir dersin?
No, honestly, I think that you should find out What's going on with your dad.
Ciddiyim ; babanın derdinin ne olduğunu öğrenmen gerek.
What-What's going on with you two? Are you...
Neler oluyor size?
Would you like to tell me what's going on here, or should I have a little chat with your supervisor?
Bana burada neler olduğunu anlatacak mısın yoksa müdürün ile mi konuşayım?
What's going on with you and these kids?
bu çocuklarla aranda neler oluyor?
Can you just talk to me about what's going on here so that we can deal with it together?
Benimle sadece, burada neler olduğu hakkında konuşamaz mısın, böylece bununla birlikte başa çıkarız.
So what's going on with you two?
Şimdi ikiniz arasında ne oluyor?
Mom, I don't know what's exactly, uh, what's going on, you know, right now with you and dad or that guy Matthew, not that it's any of my business.
Anne, şu an babamla aranızda neler olduğunu tam olarak bilmiyorum. Ya da Matthew denen adamla...
What's going on with you?
Neler oluyor sana böyle?
what's going on with you?
Senin neyin var?
Okay. Why don't you tell me Exactly what's been going on with your sleep?
Tamam, bana uyku sorunu derken ne kast ediyorsun anlatır mısın?
What's going on with you? I mean, you couldn't sit down.
Senin sorunun ne?
So, Mike, you can tell me to shut up if you want, but what's going on with you and Fi these days?
Mike, istersen çenemi kapatmamı söyleyebilirsin Fi'yle aranızda ne geçti bu aralar?
All right, okay, you sit there and think, and I'll get back to work and find out just exactly what the hell is going on with the logo meeting.
Pekâlâ, sen orada otur ben de işime dönüp şu logo toplantısı konusunda ne işler dönüyor ona bakayım.
What's going on here? I got a meeting in L.A. Today with a potential investor who could save our asses. But if he doesn't come through, you've got to figure out where we're cutting.
Bugün, bizi kurtarabilecek potansiyel bir yatırımcı ile Los Angeles'ta toplantım var eğer kabul etmezse nerelerden kesinti yapacağımızı belirlemen gerekiyor.
What's going on is, we're offering you a chance to cooperate with us.
Burada olan şu. Bizimle iş birliği yapmanız için size bir fırsat sunuyoruz.
What's going on with you?
Neyin var?
Uh-oh. What's going on with you two?
İkinizin arasında neler oluyor?
What's going on with you lately?
Son zamanlarda sana ne oldu?
I don't know what's going on with you and this rookie, but whatever it is, work it out.
Bu çaylakla aranızda ne var bilmiyorum ama her ne ise, bunu halletmelisin.
I'll have'em shoot you up with so many sedatives, you won't know what's going on.
Eğer kendini iyi hissetmezsen, bana bir bakış at. Sana bol bol sakinleştirici veririm... Sana bol bol sakinleştirici veririm...
What's going on with you and Swarek?
Swarek'le aranızda ne var?
What's going on with you?
Senden naber?
What's going on with you?
Sende ne var ne yok?
Henry, I don't know what's going on with you, But will you let me know when you're yourself again?
Henry, sana ne oluyor bilmiyorum ama tekrar kendine geldiğinde beni haberdar eder misin?
And what's going on with you and Allison?
Allison ile senin aranda neler dönüyor?
So, what's going on with you tonight?
Peki, bu gece ne yapıyorsun?
Seriously, what's going on with you guys?
Cidden, ne yapıyorsunuz siz?
What's going on with you and Mike?
Mike'la bir sorununuz mu var?