What's that about translate Turkish
13,804 parallel translation
Um, hey, so what's the latest on that thing that we're not supposed to know about?
Şu bilmememiz gereken şey hakkındaki son durumlar nedir?
That's what I'm talking about.
İşte bundan bahsediyorum.
Maybe you don't know what's good about these guys that I really like.
Belki erkekler için neyin iyi olduğunun farkında değilsindir. gerçekten beğendiklerin hakkında.
That's slightly off topic of what I'm talking about.
Bahsettiğim şeyden biraz uzaklaştı.
Sacrifice, that's what being a parent is all about.
Feda etmek, anne baba olmak böyle bir şey işte.
He's just about the only man in Russia who knows what war's about. And that includes our glorious Emperor.
Rusya'da savaşın ne olduğunu bilen yegâne kişidir, yüce imparatorumuz dâhil.
Now, that's what I'm talkin'about.
Ben de bundan bahsediyordum işte.
Whoo! That's what I'm talking about!
- Ben de bundan bahsediyordum işte!
It's nuts how I know about your last name, and what it means, and know that you like Colorado.
Soyadını ve ne anlama geldiğini biliyor olmam Colorado'dan hoşlandığını anlamış olmam çok ilginç.
- That's what I'm talkin'about.
- Ben de öyle diyorum işte.
In all that confusion, let's not forget about what's really important...
Bütün bu karmaşada neyin gerçekten önemli olduğunu unutmayalım...
What's she talking about? That's gotta be a joke.
- Ne diyor bu?
Why don't we just throw the party we wanna throw and worry about what's gonna happen tomorrow? It doesn't matter if we lose that.
İstediğimiz partiyi verip ne olup olmayacağını yarın düşünmüyoruz?
Because that's what it's all about.
Çünkü her şey bundan ibarettir.
Meanwhile, the good cops, talkin'about the ones that we've been toasting to all night they're out on the street risking their shit for God knows what.
Her şeyi biliyorsun, değil mi? Tam da bu sırada, tüm gece boyunca kadeh kaldırdığımız şu iyi polisler sokakta hayatlarını tanrı bilir neler için riske ediyorlar.
Humans fancy that there's something special about the way we perceive the world, and yet we live in loops as tight and as closed as the hosts do, seldom questioning our choices, content, for the most part, to be told what to do next.
İnsanlar dünyayı algılayışlarında özel bir şey olduğuna inanır ama biz de aynı ev sahipleri gibi döngülerde yaşıyoruz seçimlerimizi sorgulamıyoruz ve çoğunlukla ne yapacağımızın söylenmesinden memnunuz.
And that's what I mean about the butterfly effect.
Kelebek etkisi derken söylemek istediğim şey bu.
That's what this is about?
O yüzden mi buradayız sanıyorsun?
What's not to love about that?
Bunun neyini beğenmiyorsun?
That's what this is about! Been brushing up on your contract law, haven't you?
Sözleşme hukukuna yeniden çalışıyorsun, değil mi?
Of course that's what I'm talking about. Oh, yeah, yeah, yeah.
- Tabii ki de bundan bahsediyorum.
You know what, say what you want about Wyclef, he may have stolen money from his own people, but that man can write a goddamn song. Oh, nice.
Wyclef'e istediğini söyle kendi halkından para çalmış olabilir ama adam iyi şarkı yazıyor be.
You see, that's what I'm talking about- - you sacrifice, you put the work in... That's right! you earn that card.
İşte bahsettiğim bu, fedakarlıkta bulunuyorsun uğraş veriyorsun, o kartı hak ettin.
All right. That's what I'm talking about, Dee.
Ben de bunu diyorum Dee.
That's what I thought this was all about in the first place.
En başından beri böyle düşünmüştüm.
For you to be seen as uninterested in what is happening for my father now, that is not going to help convince anyone here that you are serious about desiring their friendship.
Şimdi, babama olanlar karşısında .. bu denli ilgisiz olman, buradaki hiç kimseyi, dostluğumuzu isterken .. ciddi olduğuna ikna etmeyecek.
That's what I'm talking about, Big Cheese.
İşte bu Büyük Big Cheese hakkında söylediklerim.
That's not what I'm talking about.
O anlamda demedim.
Your secret is safe with me, if that's what you are worried about.
Endişelendiğin şey buysa, sırrın benimle güvende.
You were just talking about what a loser you are. That's just it.
- Nasıl ezik biri olduğunu konuşuyorduk.
This time together, it's been the most incredible time of my life, but I've been talking with my wife, and I think it's time that you and I were honest with each other about what this really is.
Beraber geçirdiğimiz zamanlar, hayatımın en inanılmaz anlarıydı. Fakat karımla konuştum ve bence artık ne yaptığımızı dürüstçe konuşma zamanımız geldi.
See, that's what I'm talking about.
Ben de onu diyorum.
"'And what do you think he's dreaming about? ' " Alice said,'Nobody can guess that.'
"Ne hakkında rüya gördüğünü düşünüyorsun?" Alice dedi ki, "Bunu kimse tahmin edemez."
That's what he told me about you.
Ne? Aynı şeyi bana senin için söyledi.
- Score one for the good guys! - That's what I'm talking about.
- Sizin adınıza çok sevindim çocuklar!
I think that's what Hitler said about Europe.
Hitler de Avrupa hakkında böyle demişti sanırım.
That's what I love about this place... all the secrets, all the little things I never noticed even after all these years.
İşte buraya ait bu şeyleri seviyorum. Bütün sırlarını onca yıldan sonra bile fark edemediğim küçük şeyleri.
Or maybe an outsider wants to make Allen's murder look like a mob hit. Rykoff was just a way to do that. - What about the wife?
Belki de dışarıdan biri cinayeti mafya hesaplaşması gibi göstermek istedi.
What's that say about us?
Hakkımızda ne düşünürlerdi.
I think he realized that what would make that work in a non-Broadway setting was it was about him, and his wife, and his kids.
Sanırım Broadway olmayan bir dekorla bunu yürütmenin tek yolunun kendisi, karısı ve çocuklarını ön plana çıkarmak olduğunu anladı.
" That's what this starship is all about.
" Bu yıldız gemisinin özelliği bu.
And that's what I liked about Angelo.
Ve Angelo'yu bu yüzden severdim.
[snoring] I know Rosa isn't flashy like the "Maxim" magazine type most guys are into, but that's kind of what I love about her.
Milletin deliye döndüğü Maxim dergisindeki kızlar gibi olmadığını biliyorum ama ben de bunu seviyorum zaten.
What I like most about her is that she isn't flashy like the "Maxim" magazine type most guys are into.
Onun en çok şu milletin deli olduğu Maxim dergisindeki kızlar gibi olmayışını seviyorum.
I must get the scriptures just because I have fear What's that stuff about? The truth
korkmuyorum yazıtları almam gerekiyor ne hakkındalar gerçekler
Yeah, that's not what we're talking about.
Biz ondan bahsetmiyoruz.
That's what this is all about!
Her şeyin sebebi buymuş!
But that's not what I wanted to talk to you about.
Ama konuşmak istediğim şey bu değildi.
That's what this is all about, guys.
Mesele burada yatıyor millet.
- What about the hundreds of millions... billions... in fraudulent gains in the financial sector? - That's enough.
- Yeter dedim.
She-she didn't tell me about the video, if-if that's what you're asking.
Bana videodan bahsetmedi, Sormak istediğin buysa..
what's that 9620
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that face 16
what's that got to do with me 46
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that face 16
what's that got to do with me 46