What's that face translate Turkish
472 parallel translation
What's wrong that is making your face fired up?
Seni bu kadar kızdıran ne?
I'll bash your ugly face in, that's what I'll do.
O çirkin suratını dağıtacağım bak.
- Little short fella with a pale face? - I guess that's what he looked like.
- Soluk yüzlü, kısa boylu olan mı?
A wanderer on the face of the earth, that's what Mr. Edward is, I'm afraid.
Tam bir dünya gezgini. Korkarım Bay Edward böyle biri.
So what of it? That funny little woman with a face like a scrubbed kitchen floor.
Fırçalanmış mutfak zeminine benzeyen suratıyla şu komik kadıncık.
Hey, what's that face doing down there?
Yüzün niye bu kadar asık? Hadi, gülümse.
It's time to face him and that what is ours by right.
Onlarla yüzleşmenin ve doğal olarak hakkımız olanı almanın vakti geldi.
I can see on your face that is not nice what you have to tell me.
Bakışınızdan, vereceğiniz raporun pek hoş olmayacağını anlıyorum.
That's what they say, but not to my face.
Böyle derler, ama yüzüme söylemezler.
You should have got what was coming to you after spitting in that guy's face.
Üstüme tükürmeliydin.
What's that on your face?
- Yüzüne ne oldu?
We didn't see his face, if that's what you mean.
Sormak istediğiniz buysa yüzünü göremedik.
A nameless face, that's what you see.
Geminin doktoru iğne yaptı.
With that face you have. What? What's wrong with my face?
Ne varmış suratımda benim?
What stars do spangle heaven with such beauty... as those two eyes become that heavenly face?
Gözler dersen nasıI yakışmış bu ilahi yüze Göğü böyle görkemle donatan yıldız var mı sence?
No, no, no, it's married life and, you know what they say, it's it's the face powder that gives a man interest, but but it's the baking powder that keeps him home.
Yo, yo, yo, evlilik hayatı... Hem bilir misin ne derler... erkeği çeken yataktır, ama... evde tutan mutfaktır.
- What's that on your face?
- Yüzündeki ne?
When you put your hand... into a bunch of goo... that a moment before was your best friend's face... you'll know what to do.
Çatışmaya girince en iyi arkadaşınızın yüzündeki ifadeyi görünce gerekeni yapacaksınız.
Maybe that is what's in my face...
Belki de benim yüzümde yazıyordur.
Look, I don't know what's going on around here, or if it's happening anywhere else, but we're a bunch of damn fools if we don't face the fact that we're in a hell of a lot of trouble, and we're gonna have to get together and fight it.
Burada ne olduğunu bilmiyorum, yada başka yerlerde ne olduğunu... ama zor durumda olduğumuz gerçeğinle yüzleşmezsek bir yığın lanet aptalız demektir... ve hep beraber kalıp, direnmek zorundayız.
What's that stuff you put on your face?
Yüzüne sürdüğün şey ne?
What's with that face?
Neyin var senin?
What's with that long face?
Bu asık surat da ne böyle?
That's what it can do to a face.
Yüzü öyle yapar işte.
That's just it. What is our function, if it isn't to deal... With the problems that you guys face every day?
Sizin her gün maruz kaldığınız sorunları çözmek değilse görevimiz, başka ne?
A pie in the face comes with the job. That's what my mom says.
Suratına pasta yemek de işin bir parçası.
That's what you tell me every day... with a smile on your face, needle in hand.
Yüzünde gülümseme elinde iğneyle, her gün aynı şeyi söylüyorsun.
Well, that was pretty painless, considering what I've heard about divorces. - That was an annulment, Face.
Boşanmalar hakkında duyduklarıma karşın bu oldukça acısızdı.
If laughter's what you need, I have a face that makes people laugh.
Eğer kahkaha atmaya ihtiyacın varsa, insanları güldüren bir yüzüm var.
And that's what makes the parent's face look like that.
Ebeveynlerin suratını bu hâle getirdiler.
I'd love to know what's behind that face of yours.
Aklından geçenleri gerçekten bilmek isterdim.
What's that look on your face?
Bu yüzünün hali ne dostum?
But I know that I shall never be easy in my mind until I know what has become of my poor man with a sticking plastered up on his face.
Fakat yüzü bantla yapıştırılmış zavallı adama ne olduğunu Öğrenene kadar içim rahat etmeyecek.
She sprays that shit in my face, breaks a fuckin'lamp over my head... what about the knife at my throat?
O lânet olası şeyi yüzüme sıktı ve kafamda bir lamba parçaladı. Peki ya boğazımdaki bıçağa ne demeli?
What's that on your face?
O yüzündeki ne? Tavan.
What's with that Look on your face?
Ne yaptın yüzüne?
What's that on your face?
Bu yüzündeki de ne?
What happened to that dog's face?
Köpeğin yüzüne ne oldu?
What's that on your face, Officer?
O yüzünüzdeki ne, polis bey?
You need a good smack on the face, that's what you need.
Suratına bir tokat istiyorsun sana böylesi gerekli.
What's that on his face?
Yüzündeki şey de ne öyle?
What's that on your face, blubber-boy?
Suratına ne oldu sulu oğlan?
Yes, it is, when that big red snatcer's comin'right up against your face, like a freight train it's pretty hard to paint and I'll tell you what.
Koca kırmızı amcık suratına doğru yük treni gibi gelirken resim yapmak epeyi zordur ve sana bir şey diyeyim ;
And let's face it, what the hell's the worst thing that could happen?
Kabul edelim. Kötü ne olabilir?
Well what's going on here? When the brain sees anything that looks like two eyes, a nose and a mouth, it immediately sets up inside the head a model of a face.
Beyin, iki göz, bir burun ve bir ağza benzer bir şeyler gördüğünde zihinde hemen bir yüz modeli oluşturuyor.
That's what comers do, they get in your face.
Hep yüzüne gelir.
That's the kind of face what you whistle.
Öyle, değil mi? Bu yüzle insan şöyle yapmak istiyor.
Hey, what's that you got on your face?
Hey, yüzündeki de nedir öyle?
What's wrong with that? Jesus Christ, there's more filler here than on Barbara Cartland's face!
Barbara Cartland'ın yüzündekinden bile çok dolgu var bunda.
What's important what's very important is that when he finds that way out the first thing he sees is your face.
Çıktığında ilk gördüğü şey siz olmalısınız.
'Cause when you reach over and put your hand into a pile of goo... that was your best friend's face, you'll know what to do!
Çünkü bir yığın yapıştırıcıya yetiştiğin zaman işte o en iyi arkadaşının yüzüdür. Ne yapılacağını biliyorsun!
what's that 9620
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that got to do with me 46
what's that smell 333
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that got to do with me 46
what's that smell 333