What's that for translate Turkish
11,418 parallel translation
For what it's worth, I thought he was totally out of line saying "hey" like that.
Ne olursa olsun, o şekilde'hey'demesi uygunsuzdu.
Yeah, that's what bailing wire's for.
Zaten balya teli bu işe yarar.
That's what you said last time, Jim, and were gone for three months.
Jim, geçen seferde böyle demiştin ve üç ay gelmemiştin.
And that's what friends are for.
Arkadaşlar bunun içindir.
Listen to me now. To know what I'm talkin'about, you've had to have the kind of night that lands you in the hospital tryin'to figure out what the Spanish word is for "ass hamster", for goodness'sake.
Neden bahsettiğimi bilmen için öyle bir gece geçirmiş olmalısın ki gözünü hastanede açıp "Götümde hamster var." İspanyolca nasıl derim diye düşünmüş olacaksın.
I'm not gonna beg and cry or try and talk you out of it, if that's what you're waiting for.
Eğer bunu bekliyorsan vaz geçmen için sana yalvarıp, ağlayacak değilim.
Look, sir, I don't think... I don't know if this is the exact subject matter that you're looking for, but I think that this really showcases my abilities to recognize what's unique about an individual and how to foreground that for the marketplace.
Efendim haddimi aşıyor muyum bilmiyorum, aradığınız tam olarak böyle bir şey mi emin değilim ama bir saniye bakarsanız yaptıklarımın piyasada ne kadar eşsiz ve profesyonelce olduğunu görürsünüz.
You just consider this bullet to be the savior of what's waiting for you out there in that forest.
Bu merminin kurtarıcı olduğunu düşünün O ormanda sizi orada bekleyenlerin oranı.
And that's what you guys look for.
Ve sizin aradığınız adam nasıl görünüyor.
That's what I was going for, yeah.
Ben de öyle diyecektim, evet.
That's good news for me, because I like a girl with a little meat on her bones, if you know what I mean.
Benim için iyi haber. Biraz etli kızları severim, - bilmem anlatabildim mi?
- What's that for?
- Niye vurdun şimdi?
That's what you came here for, isn't it?
Burada olmanızın esas sebebi bu değil mi?
That's what it did for me.
Bana da aynısı oldu.
That's what we came here for.
Buraya bunun için geldik.
What is that, subroutine for duplex compression?
Dupleks sıkıştırma için altprogramı nedir?
That's what I want for my people.
Halkım için istediğim de budur.
That's what the masks are for, duh.
Maskeler onun için işte.
That's what godmothers are for.
Tanrının annesi bunun içindir.
By the way, I watched that YouTube video and for what it's worth, you were absolutely right to hit that guy in the face with a microphone.
Bu arada, YouTube videosunu izledim ve biliyor musun, kesinlikle haklıydın o herifin suratına mikrofonla vurduğun için.
That's what I get for doing something nice for my brother's kid.
Kardeşimin çocuğuna güzel bir şeyler yapmanın karşılığında aldığıma bak.
That's what it's all about, for her, you know?
Her şey onun için, onun için, biliyor musun?
You know, Krogh, guys like that, who are just born good-looking, well, you obviously know, they never had to work for it, if you know what I mean.
Var ya Krogh, doğuştan yakışıklı olan öyle erkekler açıkça biliyorsun ki onun için uğraşmak zorunda kalmadı, anlatabiliyor muyum?
That's what I'm looking for, a better shot.
Benim aradığım da bu.
At least that's what I thought I was doing because if it wasn't for that then I have no idea what the hell I was doing there, sir.
En azından öyle yaptığımı sanıyordum çünkü öyle değilse ne uğruna savaştığımı ben de bilmiyorum efendim.
If that man doesn't have a hot supper waiting for him when he gets home from work, you tell me what gets him through the day!
Bu adamın bekleyen sıcak bir akşam yemeği yoksa Işten eve döndüğünde onun için Onu günün neye götürdüğünü bana söyle!
No, what I would like is for Mr Philips to come back when it hasn't been raining for a few days and the two of us can get up on that roof and see what's what.
Hayır, Bay Philips'in yağmursuz birkaç gün geçtikten sonra buraya gelmesini istiyorum. İkimiz de şu tavan arasını düzenleyip ne olduğuna bakabiliriz.
I read people for a living. That's what I do.
Benim işim bu, insanları çözmek.
- What's that for?
- Bu ne içindi?
I know you're just two good men doing a difficult job, but, uh, I only worked there for a short while, and... You know, maybe you should talk to someone who worked at Loomis at the time that David Ghantt committed his atrocities. Well, that's what we did.
- Bakın biliyorum, siz iki erkek çok zor bir iştesiniz ama ben sadece kısa bir süre çalıştım ve bence konuşmanız gereken kişiler David Ghantt bu şerefsizliği yaptığı sırada Loomis'te çalışanlardır.
What's that for?
Bu ne için?
What's this term for that thing like a...
Şu şey gibi olan kelime neydi...
That's what mommies are for, to believe little girls, right?
Anneler bunun için var, küçük kızlarına inanmak için, değil mi?
I will find a way for us if that's what you still want.
Eğer hala istiyorsan ikimiz için bir yol bulacağım.
What's that fellow they had playing right field back then for the Yankees?
Yankees'in sağ kanadında oynayan şu adam kimdi?
Maybe that's what it's like for you, but Katie and I have a different relationship.
Belki sana göre öyledir ama Katie'yle benim farklı bir ilişkimiz var.
Hey, that's what you pay me for.
Bu yüzden ödeme yapıyorsun.
Tell you what, I get that for you, you can crack Troy's computer, and we're good.
Bak ne diyeceğim, onu senin için alırım, Troy'un bilgisayarını kırarsın ve her şey çözülür.
- What's that for?
- O ne için?
What your father means, hon, is that it's gonna be difficult, impossible even... - for you to become a police officer. - Right.
Babanın demek istediği, senin polis olman zor olacak hatta belki imkansız olacak.
Especially when it's somethin really worth fightin'for... and that's what this fight is all about, people, survival.
Özellikle uğruna savaşmaya değer bir şey olduğunda... ve bu savaşın tüm anlamı bu, insanlar, hayatta kalmak.
You know what that's like for me?
Bunun benim için ne demek olduğunu biliyor musun?
That's what time it is for us.
Bizim için vakit budur.
That notebook is like the holy grail for Serbian nationals. They will track the globe for any sign of it. Half a design and nobody even knows what the hell it's for?
o defter sırp nasyonalistleri için kutsal kitap gibi ondan bir iz bulmak için dünyayı takip ederler dizaynın yarısı ve hiç kimse ne için olduğunu bilmiyor mu?
- That's what we're here for, so...
- O yüzden buradasın...
What's all that for?
Bu ne için?
- What's that for?
- Bu ne için?
What's he doing that for?
- Ne diye avlıyor?
He got kicked out for selling.. ... and he runs around bragging that it was some special ops bs, you know? - What?
Satış yaptığı için kovuldu ve şimdi de etrafta özel kuvvet gibi dolaşıyor.
Commissioner, to keep up this false pretence that this is not about Great Britain's fears of South Africa's discontent and what that might mean for you and your government is very distasteful.
Temsilci, İngiltere'nin Güney Afrika'nın hoşnutsuz olmasından korktuğunu yalanmış gibi göstermeye devam ediyor. Ve bu siz ve hükümetiniz için hiç iyi anlamlar ifade etmeyebilir.
That's what you do for family.
- Aileler bunu yapar.
what's that 9620
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that got to do with me 46
what's that face 16
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that got to do with me 46
what's that face 16