What's that look for translate Turkish
259 parallel translation
What's important is that for the very first time... Gong Shil has started to take a real look at herself and who she is.
Gong Shil ilk defa sorununu aşmak için çabalamaya başladı.
They have to go up into the hills to look for it. That's what this family is doing.
İşte bu sebeple, bu ailenin yaptığı gibi dağa çıkıp bir çözüm arıyorlar.
What's that look for?
Ne bakıyorsun öyle?
Look, I don't know what pet names Thorwald had for his wife, but I'll tell you this, all those trips at night with that metal suitcase, he wasn't taking out his possessions, because his possessions are still up in the apartment.
Thorwald'un karısına nasıl lakaplar taktığını bilmiyorum ama şu kadarını söyleyeyim, gece o metal bavulla yaptığı gezintilerde evden kendi eşyalarını çıkarmıyordu çünkü eşyaları hala evinde.
What`s that look for?
O bakış ne anlama geliyor?
Look, Vic, what does it take for you to realize that Parma's just using you?
Bak Vic Parma'nın seni kullandığını neden anlamıyorsun?
Look, I don't know what this quarrel is between you and Vince... But Papa's the one that's paying for it.
Bak, seninle Vince arasındaki bu husumetin neden çıktığını bilmiyorum ancak bunun cezasını baban çekiyor.
That's what we're gonna look for.
Bunu gözleyeceğiz.
Frank, what we're looking for is an emotional impact so the average guy will look at these images and say, " Yeah, that's something I'd like to protect, like to preserve.
Frank, aradığımız şey duygusal bir etki yaratmak yani sokaktaki adam bu resimlere bakmalı ve " Evet, bu korumak istediğim bir şey.
- What's that look for?
- Bu bakış ne için?
And, in that sense, I look also upon the bureaucratic destruction process, for this is what it was, as a series of minute steps taken in logical order and relying above all, as much as possible,
Ve bu şuurla bürokratik yıkım sürecini de, zira yapılan buydu, ... mantık sırasına göre yapılan ayak oyunlarını da inceledim.
- And that's what they look for.
- Aradıkları da bu zaten.
I still won't be sitting here with you, because I have something at home that doesn't care what I look like, accepts me for what I am, and is always there when I need it... my couch.
Çünkü evde dış görünüşüme aldırmayan bir şey var. Beni olduğum gibi kabul eden ve her ihtiyacım olduğunda orada olan bir şey var. Kanepem.
Well, Frank, that's exactly what I told General Padget when he asked me to look into this for him.
Bu işle bir ilgilen dediğinde General Paget'e ben de öyle söyledim.
Now, look, Jim, if that's the best you can do for a lifetime friend someone who never told the police what your catch of the day really is then you can take my insurance and stuff it.
Bak Jim, kadim bir dosta ancak bu kadarını yapabiliyorsan o dost ki senin günlük avının nereden geldiğini polise bir gün olsun söylememiş, o zaman benim sigortamı al ve ne halin varsa gör derim.
What's that look for?
Bu bakışlar da ne demek oluyor?
Wait a minute, hey look, I'm not going to kill anyone for you if that's what you have in mind, ma'am
Bir dakika, bakın, sizin için kimseyi öldürmeye gitmem eğer aklınızda böyle bir şey varsa, Bayan!
That's what they should look for.
İzlenmesi gereken yol bu.
So while it may look like a little thing to you... when I ask for a packet of Sweet'N Low... that's what I want.
Bu yüzden, sana küçük bir şeymiş gibi.. .. gelmiş olsa da bir paket tatlandırıcılı şeker istediğimde.. .. istediğim odur.
And that's just what these hustlers look for.
İşte bu tam üçkağıtçıların aradığı şeydi.
Let's see, I'll just have to remember what I ordered from the catalogue and look for that.
Katalogdan ne sipariş ettiğimi hatırlayayım da onu arayalım.
I'm sorry, but Mary's counting on me. I want to look my best for the wedding. - What is it with you and that blonde?
Tamam Sally, bu gömlek, kıravat, çorap mı... yoksa bu gömlek, kıravat, çorap mı?
There is no way that I am going to be the "before" girl for a diet ad. Kelly, you'll look great in the "after" shots. What's the big deal?
Bir diyet reklamında asla "öncesinde buydu" yu oynamam. - "Diyetten sonra" kısmında harika görüneceksin ama.
Look, you fellas do what you gotta do, but with all this shit that's been going on around here, if you whack D'Angelo, Glynn's gonna lock us down for good.
Bakın arkadaşlar siz ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın. Burada olup biten bütün bu olaylardan sonra, eğer D'Angelo'yu haklarsanız, Glynn burayı sonsuza dek kapatır.
I want the money. I'm not ashamed of that. Look, here's what I want you to do for me.
John, itiraf ediyorum, o parayı istiyorum, bundan utanmıyorum Bak benim için yapmanı istediğim şu.
And you can tell him how tough things are for you... and that you have to look after yourself and don't know what's gonna happen... and blah, blah, blah.
Ve ona her şeyin senin için ne kadar zor olduğunu ve kendi kendine bakman gerektiğini ve neler olacağını bilmediğini anlatırsın falan filan.
Look, what I did was deadly wrong and I could stand here and try to explain to you my hopelessly troubled state of mind because you do deserve an explanation for my behavior but instead of feeding you 1 0 years of therapy I was hoping that maybe I could get by with a simple apology and hope that I haven't left any permanent scars.
Bak ölümcül bir hata yaptım ve burda durup sana ümitsizligimi acıklamaya calısıyorum cunku dunkü davranısım icin bir acıklamayı hakediyorsun sana 10 yıl boyunca soyleyecegim bir sürü laf yerine sadece basit bir özürle gecistirebilecegimi umuyorum ve umarım bu sende kalıcı hasarlar bırakmaz.
Underneath most of those there would be a thermal, and that's one of those indicators of lift, that's one thing we look for, and that's what birds look for also when they fly, I'm sure.
Bunların pek çoğunun altında bir termal vardır. Kaldırmanın işaretlerinden birisi de bu işte. Aradığımız da bu.
What was that look for?
O bakış ne içindi?
"And started crying like before, for Natalio's love had taught her... that, to show what she wanted, she should look into her heart."
"And started crying like before, for Natalio's love had taught her... that, to show what she wanted, she should look into her heart."
Look, I feel responsible for what happened and I don't feel responsible that often.
Bak, olanlar hakkında kendimi sorumlu hissediyorum.. ... ve bu kadar sık sorumlu hissetmem.
Henry, what you need to know about me and it's something that I'm just beginning to understand is that until I can look at myself without judgment or condemnation I'm not ready for anyone.
Henry, benim hakkında bilmen gereken bir şey var ki ben bile yeni anlamaya başladım. Kendime yargılamadan ve suçlamadan bakabildiğim zamana kadar hiç kimse için hazır değilim.
NO. WHAT YOU GOT TO DO IS LOOK FOR SOMETHING IN THE STORE THAT'S EXPENSIVE BUT LOOKS REALLY CHEAP.
Hayır, asıl yapman gereken, pahalı ama ucuzmuş gibi görünen bir şey bulup, onun etiketini sahiden ucuz olan bir şeyin etiketiyle değiştirmek.
Our friends will come to look for us if... that's what you're talking about.
Arkadaşlarımız bizi aramaya geleceklerdir... Eğer kastettiğin buysa.
Now for our first club activity! We're s'posed to reach into this little dish and pull out a word! We look at the word and think about what that word means to us!
Şimdi ilk klüp aktivitemiz olarak, bu kaptan bir kelime çekeceğiz... kelimeye bakıp bize ne ifade ettiğini düşüneceğiz.
It's a biomimetic compound that duplicated the crew's molecular structure so precisely that I would never have detected it if I hadn't known what to look for.
Biyo-taklitçi bileşen mürettebatın moleküler yapısını çok kesin bir şekilde kopyalamış bu yüzden, ne aradığımızı bilmeseydik asla tespit edemezdik.
And he tries to How people see things like that, and... If you look close enough, you'll see what you're looking for.
Ve o çalışır için insanlar böyle şeyleri görmek nasıl ve... yeterince yakın bakarsanız, sen Sen ne arıyorsun göreceksiniz için.
What's that look for, Nanahara?
Neye bakıyorsun, Nanahara?
Well, that's what I look for in a man.
Bir erkekte aradığım şey bu.
If you're gone, I'll assume you went to look for what's calling you and that I will never see you again.
Gitmişsen, seni çekenin peşinde olduğunu anlayacağım ve seni bir daha görmeyeceğim.
That fear that makes you look for what's real through bullfighting.
Korku boğa güreşi yoluyla, gerçeği görmeni sağlar.
Man, what's that look for?
Neden öyle bakıyorsun?
What's that look for?
O bakış ne içindi?
What's that look for?
- Neden?
That's what parents look for when they give their daughters away
Bunlar her ailenin kızları için arzuladığı şeylerdir.
Look, how many orderlies there'll be and what time of night they get here, that's all up for debate.
- Bak, kaç hademenin geleceği gecenin saat kaçında gelecekleri, hepsi tartışma konusu.
What I want you to do is stay with that guy right there while I look for another way out.
Sen o adamla birlikte kal ben başka bir çıkış yolu arayacağım.
What's that look for?
- Neden öyle bakıyorsun?
What's that look for?
Bu bakış ne için?
he's gonna look around, fiigure out how old you are... and what you're really like, and that's the day he's gonna go out... for a pack of smokes and never come back.
etrafına bakınacak, ne kadar yaşlı olduğunun... ve gerçekte neye benzediğinin, farkına varacak ve o gün... bir paket sigara almaya gidip asla geri dönmeyecek.
- That's what you look for.
- Aradığın bu.
what's that 9620
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that got to do with me 46
what's that face 16
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that got to do with me 46
what's that face 16