What's that now translate Turkish
4,082 parallel translation
If it's true what you said, Ma, that... that you want to give me a chance to be free of you, then... do it now.
Söylediklerin doğruysa, anne beni kendinden uzaklaştırarak bana iyilik yaptığını söylüyorsan, bunu yap.
What? That's what happens now.
Şu anda olan bu.
And it's not that I don't love that sentiment, because I do, but it's kind of like it's our money now, and so I- - I wanted to talk about what the best way to spend it is because, like, what if we want to travel?
Bu hassasiyeti sevmedim değil çünkü sevdim, ama paramızı en iyi şekilde harcamamız gerektiğini konuşmak istedim.
That's just what we need right now.
Tam da şu an ihtiyacımız olan şey.
what's going on is that peralta has screwed with me for the last time, and now he's gonna pay.
- Olan şu ; Peralta benimle son bir kez daha uğraştı. - Şimdi de bedelini ödeyecek.
Now, she said that she really misses me and that she can get over what happened, but I need to get naked, handcuff myself to my bed, and leave the front door unlocked.
Beni çok özlediğini ve olanları unutabileceğini söyledi. Ama soyunup kendimi yatağa kelepçelemem ve evin kapısını açık bırakmam lazımmış.
Unfortunately, someone's going to have to tell Mr. Gersky's clients that their portfolios are now worth... Roughly half of what they thought they were worth.
Ne yazık ki Bay Grersky'nin müşterileriyle birinin konuşup onlara, portföy değerlerinin yarıyarıya düştüğünü söylemesi lazım.
Now, part of me wants to say, well, what would be wrong with that?
Bir yanım, "Ne varmış bunda?" ... demek istiyor. " Güzel işte.
But what's really exciting now is that we've replaced the computers as the brains of the robot with biological brains.
Fare embriyolarından beyin hücreleri aldık bunlar canlı beyin hücreleri,... ve bunları bu çanağa yerleştirdik.
Now, that's what I call breast-feeding.
İşte, benim emzirmek diye adlandırdığım şey bu.
That's exactly what I'm gonna do right now.
Şimdi tam da bunu yapacağım.
That's what you're saying right now!
Bunları demeye çalışıyorsun şu an!
You can blow holes in each other if that's what you want, but I'm gonna tell you right now, you're gonna stay away from my son,
İstediğiniz buysa birbirinizin ağzına verin ama şimdi size söyleyeceğim, oğlumdan uzak duracaksınız
Now, you know that's not what I meant by that, all right?
Demek istediğim şeyin bu olmadığını biliyorsun.
Okay, now that we're all settled in, - do you want to tell me what's going on?
Tamam, artık yerleştiğine göre bana burada neler döndüğünü anlatacak mısın?
What's going on with that now? Is that going to be legalized in your opinion?
Sizce bu yasal olacak mı?
That's what's happening now.
Aynen böyle olacak.
Probably didn't occur to you there's somebody on the outside that actually gives a shit about what happen in here now did you?
Buradaki olanlara sikine takmayan dışarıdan biri için pek bir şey ifade etmiyor değil mi?
I think what Dad is trying to say is that we should all keep an eye out for Ethan right now.
Babamın söylemeye çalıştığı Doug bu sıralar hiçbirimiz Ethan'dan gözümüzü ayırmamalıyız.
Now, what the hell's that supposed to mean?
Bu da ne demekti şimdi?
That's literally what I'm listening to now. Here.
Şu an onu dinliyorum.Bak.
- Now that you sing your songs... what's different?
- 1912'den beri. - Şimdi söyleyeceksiniz, fark ne?
And now, what's that mean again?
Ne demekti tam olarak?
Except now you feel pressure to get married and have kids'cause you think that's what I want.
Tek farkı, bu kez kendini Evlenmek ve çoluk çocuk sahibi olma.. ... konusunda baskı altında hissedeceksin. Çünkü benim öyle istediğimi düşünüyor olacaksın.
The only difference being that now he feels pressure to get married and have kids, because he thinks that that's what she wants.
Tek fark, adam bu kez, kızın öyle istediğini düşündüğü için evlenip çoluk çocuk sahibi olma baskısı yaşayacaktı.
You can say that now in Serbian. What a fuck-up!
- Artık Sırpça konuşabilirsin.
Now when they find out that I'm friends with Darth Vader, know what's gonna happen?
Eğer benim Darth Vader ile arkadaş olduğumu öğrenirlerse, ne olur biliyor musun?
Now, I don't know to what extent you and Joan have talked about the magic that's been going on in our relationship.
Şimdi, sen ve Joan'ın aramızdaki ilişkinin büyüsünü ne çapta konuştuğunuzu bilmiyorum.
It's what all the other factions want, now that abnegation failed.
Diğer bütün grupların istediği bu. Şimdi Fedakarlık başarısız olunca da...
But what's most important is that you leave right now.
Şu anda önemli olan tek şey buradan gitmen.
What's that now?
Bu da ne?
- Is that what's happening right now?
- Gerçekten bunu yapıyor musun?
That's what last night was. Yeah, but now we're like
- Bunu dün gece yapmıştık zaten.
I have lived a long life, without my daughter, without my granddaughter, but I can go with my girl now, if that's what she wants.
Kızım olmadan, torunum olmadan uzun bir hayat sürdüm ama artık kızımla gidebilirim, eğer istediği buysa.
You know what, it has been four years, I'm sure that the owner's changed his mind by now about selling.
Aslına bakarsanız üzerinden dört sene geçti satma konusunda sahibi fikrini değiştirmiş olacağına eminim.
That's what they're talking about right now.
Şu an ne hakkında konuşuyorlar sanıyorsun.
You know, what really pisses me off about this whole thing is that I'm the one who funded her entire vegan fashion line and now that every socialite in St Barts thinks it's fashionable
Tüm bu olanlardan sonra gerçekten beni kızdıran şey ne biliyor musun onun hayvansız giyim modası konseptinin tüm finansmanını bizzat ben sağladım ve şimdi St Barts'daki sosyetedeki her insan bu ürünleri modaymış gibi kullanıyor.
'Cause that's what we're doing right now.
Çünkü şu anda yaptığımız bu
And that's what you're thinking about right now?
Ve şu anda düşündüğün şey bu mu? Hayır.
What's that, now?
- Anlamadım, ne dedin?
Now everyone's saying that now, you know what it means?
Herkes artık böyle söylüyor. Bu lafın anlamını biliyor musun?
This will fix the bank's position now, and that's exactly what we need.
Şu an bankanın konumunu düzeltecek, ihtiyacımız olan tek şey bu.
Now you tell him that he's gonna be sent off to detention and the Iraqi courts can decide what to do with him.
Gözaltına gönderileceğini ve Irak mahkemelerinin ona ne yapacağına karar vereceğini söylüyorsun.
What's up? Well, we're in the market for a QB, and now that you have number one, I was wondering if Brian Drew's available.
- Bir oyun kurucu için pazar araştırması yapıyorduk ve bir numara seçimi sizde, Brian Drew'un uygunluğunu merak etmiştim.
I'm sorry, that deal's now off the table. What?
- Kusura bakma, anlaşma masan kalktı.
What happened between you and Sam that she's coming after you now?
Sam'le aranızda olan şey şimdi onun senden sonra gelmesi mi?
'Cause that's what I'm with right now. I'm gonna get me a new crew.
Şu andan itibaren yeni bir tayfa edineceğim
Now have a close look at what's standing behind that soldier's leg.
Askerin bacağının arkasında duran şeye yakından bak.
Now, nobody's saying it's a stroll down a tree-lined promenade with a fine lady and a white poodle, but it's got what you'd call "vulnerability," and that's our bread and butter.
Tabii ağaçlı bir yolda güzel bir hanım ve beyaz bir kanişle gezintiye çıkmaya benzemez fakat buna zafiyet denir ve biz de bundan ekmek yiyeceğiz.
Now that we know that's what that last reading meant...
Sana açtığım kartların artık ne anlama geldiğini biliyoruz.
Take note cause that's what you're doing right now.
Şuan ne yaptığını not al.
what's that 9620
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that face 16
what's that got to do with me 46
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that face 16
what's that got to do with me 46