What's that thing translate Turkish
1,901 parallel translation
And that's- - I think it's a normal thing for people who lose somebody in an accident of any kind, is just wondering what the last few seconds were like.
Kendimi o sanıyorum ve ilk kulede oluyorum. Ve tepeme çökmeye başlıyor. Son birkaç saniyem gibi.
Listen, whatever goes on, your mother and I, what we want is for you and colleen to be happy.That's our- - that's the main thing, you know?
Tamam. Ben gidip annemle Amanda'ya bakayım. Tamam.
It was Craig's first time having sex... and he thought, hey, what's the worst thing that could happen?
Craig'in ilk tecrübesiydi. "Ne olacak yahu?" diye düşündü.
What's the first thing that you ever cooked?
İlk pişirdiğin şey ne?
What's that thing you got'round your neck?
Boynuna astığın o şey ne?
What's the name of that thing that if I eat it real fast, it's free?
Hani hızlı yiyince beleş olan şu şeyin adı neydi?
That's what was so good about the babysitter thing.
Çocuk bakıcılığının iyi yanı da bu zaten.
Divine, what a beautiful dress, that French thing to take care of women, especially their neck that low neckline...
Harika şeyler, elbiseler çok güzel. Şık giyinen Fransız kadınları boyun bölgelerini özellikle düşük yakalarla ön plana çıkarıyor...
That's what started this whole thing.
Her şeyin başlatan işte buydu.
That's what that thing was supposed to be?
Zaten bu şey onun için değil mi?
Schmira, he has that... What's that, the YouTubey thing that, that...
Schmira, YouTubey denen şey var ya hani...
- What happened? Yeah. That's the thing, happened.
Ne oldu?
Look, you don't know what it's like to wake... wake up in that thing.
Bak. O şeyin içinde uyanmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin.
Do you not think, we, as a society, have an obligation to hold its celebrities to the same- - What's that thing where instead of saying "won't," you say "will not"?
Sence toplum olarak bizim sırf adam ünlü diye onu dava- -
What's that thing in your ear?
- Kulağının içindeki şey ne?
Henry, what's the status of that thing?
Bunu yapamazsınız.
Um the wood frog... its liver glycogen converts to glucose but, that happens over a winter. This thing's gotta be what? 20,000 years old?
Ağaç kurbağası karaciğerinde glikojeni glukozu dönüştürebilir ama bu kış sürecinde olur ve bu şey 20,000 yıllık falan.
That is the most difficult thing, but that's what he's going to need from me, is to be honest with him.
En zoru bu, ancak benden isteyeceği şey O'na dürüst davranmam olacaktır.
You're what I've been looking for the one thing at T.G.S. that Tracy cannot live without.
Sen benim aradığım şeysin. TGS'te olup da Tracy'nin olmadan yaşayamayacağı tek şey.
{ \ pos ( 192,220 ) } This guy I'm dating owns a tanning salon, but he won't let me tan for free, but he lets girls that he's friends with tan for free, so I go to this other tanning salon down the street to try not to make it a thing, but you know how there's no secrets in the tanning salon community, so what should I do?
Çıktığım adamın bir bronzlaşma solonu var ama benim bedavaya bronzlaşmama izin vermiyor, ama arkadaşı olduğu kızların bedavaya bronzlaşmasına izin veriyor, bu yüzden bunu büyük bir olaya çevirmemek için başka bir bronzlaşma salonuna gidiyorum, ama bronzlaşma salonu toplumunda sır olmadığını bilirsiniz,
And what's the craziest thing that's happened to you this weekend, Dave?
Ve bu hafta sonu başına gelen en çılgınca şey neydi, Dave?
So what makes you think what's behind that hatch is gonna be any better than the last thing we opened?
Kapağın arkasında, son açtığımızdan daha iyisi olduğunu düşündüren ne?
Walter's still trying to determine what that thing is that came out of Kinberg.
Walter hâlâ Kinberg'den çıkan şeyin ne olduğunu bulmaya çalışıyor.
Maybe, but what I'm saying, Mia, is that it's not always a simple thing to be special.
Belki ama söylemeye çalıştığım şey şu ki Mia özel olmak her zaman basit bir şey değil.
Oh, and what, that's a bad thing?
Ne yani, bu kötü bir şey mi?
What's that thing?
- Bu şey nedir?
{ \ pos ( 192,210 ) } Do you understand that that's what we were arguing about... { \ pos ( 192,210 ) } the fact that you will argue about the least little thing?
Onu tartışıyorduk zaten. Senin en küçük konuda bile tartışabileceğini.
What's that, like, 200 feet? Here's the thing.
60 metre mi ediyor?
What that little miss pasadena's in a 3-way thing?
Küçük bayan Pasadene üç yoluda düşünüyor mu?
what's this patient "x" thing that's taking all the interns?
Bütün stajyerlerin konuştuğu bu hasta X şeyi de ne?
What's wrong is that it doesn't do a thing to bring your kid back, or put you and your ex together again.
Sorun, sen ne yaparsan yap bunun çocuğunu veya eski sevgilini geri getirmeyecek olması.
One thing that's really, really hard is for a consumer... to figure out what's okay to buy and what's not okay to buy... and what should be disposable and what's not disposable, right?
Tüketici için en, en zoru.. Neyi almak doğru neyi almak doğru değil... Ne kullanılabilir, ne kullanılamaz ;
What's that thing?
- Bu nasıl bir şey?
And the curious thing, the saddest thing, is the person bullied winds up believing that he or she is to blame for what's happening.
Ve bunun en ilginç en üzücü tarafıysa kabadayılık yapan kişinin her zaman yaşananların suçunu karşısındaki insanın üstüne atmasıdır.
That's the only thing that's gonna make them want to come back, so let's get out there and let's give them what they want, all right?
Buraya tekrar gelmek istemelerini sağlayacak tek şey bu, yani oraya çıkın ve onlara istediklerini verin, tamam mı?
The thing is, you got to find out what's blocking it and move that thing out the way.
Önemli olan onu tıkayan şeyi bulup oradan çıkarmak.
So, Anya, are you as excited as me to see what's inside that thing?
Ee Anya, içindekini görmek için sen de benim gibi heyecanlı mısın?
What's that thing he called us?
- Bize ne söylemişti? - Neyi kast ediyorsun?
I don't know what a hollaback girl is, but I have to imagine it's a foul, disease-ridden thing that wears too much makeup to cover up the fact that it's a 47-year-old fish dog.
Hollaback kızı nedir bilmiyorum. Ama kafamda canlandırdığım şey 47 yaşında bir şebelek olup bunu aşırı makyajla kapatmaya çalışan bir noksan hastalığın olması idi.
What's the worst thing that's ever happened to you?
Öyle mi? Başına gelen en kötü şey neydi?
Yeah, she's uh... What can I say? She's really upset about that whole thing with Tasha and that girl, Jamie.
- Evet Tasha ve Jamie denen kızla olanlar yüzünden çok üzgün.
What's that thing again?
Onlarda...
I gotta go meet Don at the Who Cares What People Think Café... where if someone sees something that they want, they just have it... and it's the best thing they've ever had... because that meal's been practicing yoga for seven years.
Seni anlıyorum. Gitmeliyim. Gidip Don'la "İnsanların ne düşündüğü kimin umurunda?" kafesinde buluşmalıyım.
Clay's obsessed with it. - What thing is that, Lainey?
- Neydi o Laney?
But this whole sleeping-together-in - the-same-warehouse thing? I mean, what's up with that?
Ama bu depoda birlikte uyuma işi nasıl bir iş böyle?
IF THERE'S ONE THING THAT'S GONNA BE ABUNDANT IN THE WORLD TO COME, WHAT WITH CLIMATE CHANGE AND ALL THAT,
Geleceğimizin dünyasında, iklim değişiklikleri gibi sebeplerle gani gani göreceğimiz bir şey varsa, o da insanlardır.
So what makes you think what's behind that, uh, hatch is gonna be any better than the last thing we opened?
Kapağın arkasında, son açtığımızdan daha iyisi olduğunu düşündüren ne?
You set the timer here and then whenever that time runs out this thing starts to get hot, really, really hot, but why and what that does, I-I'm not...
Buradaki zamanlayıcıyı ayarlıyorsun, zamanı gelince bu şey çok ısınıyor. Ama neden ve ne yapıyor bilmiyorum...
She's afraid that if she doesn't finish what she started, this thing will keep haunting her, so I'm gonna support her.
Başlattığı şeyi bitirememekten korkuyor. Bu da hiç aklından çıkmıyor. Bu yüzden ona yardım edeceğim.
That's his deal. And, for what it's worth, this whole thing between you and your sister, I'm sure it'll blow over.
Sen ve kızkardeşin arasında olan tüm bu şeyler ne içinse, eminim geçip gidecektir.
In fact, you could say that's what this whole thing comes down to.
Aslında tüm bunların çıkış noktası da diyebilirsin.
what's that 9620
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that got to do with me 46
what's that like 67
what's that all about 130
what's that you say 23
what's that smell 333
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that got to do with me 46
what's that like 67
what's that all about 130
what's that you say 23
what's that smell 333