What's that you say translate Turkish
2,131 parallel translation
That's what you want me to say, right?
Bunu söylemek istiyorsun, değil mi?
- Sure, that's what you say.
- Elbette, bu senin söylediğin.
The number of un-robbed banks that fit the acoustic profile of the already-robbed banks. Is that what you're looking for?
Soyulmuş bankaların akustik profiline uyan soyulmamış bankaların sayısını mı öğrenmek istiyorsun?
You think it's true what they say about twins, that they can read each other's minds, feel each other's pain?
Sence ikizler hakkında söylenen şeyler doğru mu? Hani birbirlerinin akıllarını okuyup acılarını hissettikleri falan?
Do you think I care what you say? With Snow White asleep for a hundred years, that's the way it's going to stay!
Sanmayın umursadığımı düşüncelerinizi uyuttum Pamuk Prensesi yüz seneliğine ve hep de kalacak uykuda öyle!
- Oh, yes, I did. I didn't get any e-mail. And you could've at least warned me that's what you were gonna say.
Ben herhangi bir mail almadım, ve beni uyaracağına dair bilgilendireceğini söyleyebilirdin.
When someone says something that sounds sexual you say, "That's what she said."
Biri seksi bir şey söylediği zaman sen de şuna bak sen dedi dersin.
When you have somebody's attention and their eyes are lighting up Because they are very interested in what you have to say, That is a great feeling and i experienced that firsthand today.
Birisinin ilgisini çektiğinizde ve söyleyecekleriniz onu meraklandırdığı için gözleri parıldadığında mükemmel bir his oluyor ve ben bugün işte bunu hissettim.
Say 313, if that's what you desire.
Arzun buysa, 313'e söyle.
Are you gonna just write down what I say? Is that the deal?
Söylediklerimi yazacak mısınız?
Uh, even if what you say is true- - and I'm not saying it is- - what does that have to do with poor Kristin's murder?
Dediğiniz doğru olsa bile, ki doğru olduğunu söylemiyorum. Bunun zavallı Kristin'in cinayetiyle ne alâkası var?
You understand if there's any discrepancy between what you say your security is and what your security actually is, well, that would invalidate the claim.
Umarım anlıyorsunuzdur, eğer sizin söylediğiniz güvenlik ve gerçekte olan güvenlik arasında farklılık varsa talebinizi şey, iptal etmek zorunda kalacağım.
That's what you say.
Sen öyle diyorsun tabii.
What makes you say that?
- Ne söylemeye çalışıyorsun?
What's that say about you?
Peki sana ne demeli?
That's what they say because you were hired.
Sen de orada çalıştığın için böyle söylüyorsun.
He knows things about me, too, if that's what you were gonna say. We talk all the time.
O da benimle ilgili birçok şey biliyor, eğer bunu diyecekseniz çünkü biz konuşuyoruz.
What, are you saying that she had chest pains, that I orderedthe wrong medication? It's hard to say.The next entry on her chart was dr.
Göğüs ağrıları varken benim yanlış ilacı söylediğimi mi düşünüyorsunuz?
Hope he already told you that you're gonna die,'cause it's gonna make what I'm about to say a lot more relevant.
Umarım sana öleceğini söylemiştir. Çünkü bu, az sonra söyleyeceklerimi çok daha önemli hale getiriyor.
And I can't see you as a rock star, but that's what you say your vision was.
Ben de seni rock yıldızı olarak düşünemiyorum ama gördüğünün bu olduğunu söylüyorsun.
I really hear what you're saying, but, um, that's not exactly a news story.
Ne demek istediğinizi anlıyorum ama bu gazeteye yazabileceğim bir haber sayılmaz.
That's not what you're supposed to say.
Senin böyle konuşmaman gerekiyordu.
Well, that's what you say at the end of a crappy date.
Kötü bir buluşmanın ardından böyle söylersin çünkü.
Are you crazy? Yes, that's exactly what they'd say.
Evet, aynen böyle derlerdi.
That's what I thought you were gonna say.
Ben de öyle diyeceğini düşünmüştüm.
Right, that's what you're trying to say?
Demeye çalıştığın şey bu mu?
That's what they say, you know?
Ama öyle diyorlar, bilirsin.
Hey, I'm interested in what's inside people too. But, you know, why is it wrong to want those insides wrapped up in, say, the delicious caramel that is Halle Berry?
Ben de insanların içiyle ilgileniyorum ama o içindekilerin lezzetli bir karamelle kaplanmasını istemenin neresi yanlış?
Heather made a mistake, but if that child doesn't get to say goodbye, you tell me what it does to that kid.
Heather bir hata yapmış ama çocuk veda edemezse ne hale gelir, sen söyle.
All right, what does it say about you lot that an Illinois farm boy can come out here with no experience, no investors, no craft, and slaughter you?
Pekâlâ, Illinois'ten deneyimsiz arkasında hiç yatırımcısı ve bir becerisi olmayan çiftçi bir çocuğun gelip sizi mahvetmesine ne diyorsunuz?
All right, since that's what you say, then treat it as what you've said.
Tamam, böyle düşünüyorsan, o zaman söylediğin gibi davranabilirsin.
That's what you always say.
Her zaman böyle dersin zaten.
I come here to tell you that I'm thinking about walking away from my marriage, and you say what?
Ben sana evliliğimi bitirmeye karar verdiğimi söylemeye geldim sen ne demeye çalışıyorsun?
Yeah, that's what you zombies are programmed to say.
Zombiler de böyle demeye programlanmıştır zaten.
So you proved my point and that I mean what I say, and you're not gonna blow it off as just something, you know- - some kind of come-on or something like that.
sen böylece demek istediğim şeyi kanıtlamış oldun, ve bunu çürütemezsin, biliyorsun... bir çeşit "hadii" onun gibi bir şey.
For example. learning to stand up for yourself and what you believe in... even if it means everyone will make fun of you or say what you're doing is wrong... or just plain hate you... and put things up on the Internet about you that are totally untrue.
Örneğin, inandığın şeyler uğruna karşı gelebilmeyi öğrenmektir. Herkes seninle alay etse bile... Ya da yaptığının yanlış olduğunu söyleseler de...
You need a new jacket, that's what I would say.
Yeni bir cekete ihtiyacınız var, tek söyleyebileceğim bu.
So, Michael, Jackie has me covering an open house in the afternoon, but let's you and me have lunch tomorrow. What do you say? That'd be really nice.
Michael, Jackie ile öğleden sonra bir davete gidiyoruz hadi yarın seninle erkek erkeğe yemeğe gidelim.
What can I say to you except that the process now seems complete?
Sürecin artık tamamlandığı dışında sana ne diyebilirim ki?
If that's what you mean, you say it.
Eğer istediğin buysa, söylemeliydin.
Now that the official stuff's done, come on, boys, what do you say we go find Dr. Cawley?
İşin resmi kısmı bittiğine göre gidip Dr. Cawley'yi bulmaya ne dersiniz?
That's what I thought you'd say.
Sana söylemeye çalıştığım da bu.
Let's say, for argument's sake, that what you're saying is right.
Diyelim ki, tartışma adına,... söylediklerin doğru.
I say, little man, what's that you're riding on?
Selam küçüğüm Nedir o üzerine bindiğin şey?
- What's that? How would you say my bass playing encompasses my personality and my outlook on life, generally, in the modern 21 st century already?
Modern 21. yüzyılda bas gitar çalışımın, karakterimi ve hayata karşı olan genel duruşumu yansıtması hakkında neler söylemek istersin?
- for years and years... - No, he's cute. What you need to realize, though, is that, you know, most women, they may say they want connection, they wanna get hit like a sack of potatoes.
Bilmen gereken çoğu kadın iletişim kurmayı istediklerini söyler ama bir patates çuvalına vurur gibi olmasını isterler.
Really, that's what you say?
Böyle mi diyorsun?
- That's what you're gonna say?
Söyleyeceklerin bunlar mı?
Stop Just say, what you are thinking, that's it.
Sadece söyle, ne düşünüyorsun, o kadar.
Hey, if that's what it takes to get you to say yes... - It's still a yes, right? - Right.
Evet demeni sağladığına göre cevabın hâlâ evet, değil mi?
- You know, Christmas, I understand, but let's just say you were with her for a couple of hours, and it's nice, and it's hot and heavy, but after that, think about it. What do you do for the rest of the day?
Bak Christmas, seni anlıyorum ama kızla birkaç saat geçirdiğini düşünelim ateşli, güzel ve şehvetli saatler olsun peki ya sonra, düşünsene günün kalanında ne yapacaksın?
what's that 9620
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that got to do with me 46
what's that like 67
what's that all about 130
what's that smell 333
what's that face 16
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that got to do with me 46
what's that like 67
what's that all about 130
what's that smell 333
what's that face 16