What's there to talk about translate Turkish
157 parallel translation
What's there to talk about?
Konuşacak ne var ki?
Well, what's there to talk about?
Pekala, ne konuşmak istiyorsun?
What's there to talk about?
Konuşulacak ne var ki burada?
What's there to talk about?
Konuşulacak ne var ki?
witness at the boys school overheard them bragging about the murders, what's there to talk about?
Çocukların okulundan bir tanık, onların cinayetle ilgili palavralarına kulak misafiri olmuş.
That's nuts. What's there to talk about?
Konuşacak ne var ki?
There's something I want to talk about. Sam, what do you think of your commercial?
- Reklamı nasıl buldun Sam?
- Well, what's there to talk about?
- Söylenecek ne var?
There ain't much to talk about, except for I didn't like the man myself on account of what he did to CJ.
CJ'e yaptığından ötürü kendisinden hoşlanmamam dışında... konuşacak fazla bir şey yok.
What's there to talk about? "
Ne hakkın da peki? "
Then what's there to talk about?
Öyleyse konuşacak ne var?
What's there to talk about?
Konuşacak ne var?
Now, I know you don't want to talk about what happened, but there are times when it's best to let things out.
Şimdi, olanlar hakkında konuşmak istemediğini biliyorum ama en iyisinin içindekileri salmak olduğu zamanlar vardır.
Listen, Christina, if there's, if there's ever anything you want to talk about... about what might be going on at home or whatever... you know that I'm here, okay?
Dinle, Christina... Konuşmak istediğin herhangi bir şey varsa evde olabilecek bir şey veya her neyse burada olduğumu biliyorsun, tamam mı?
If I don't kill you what's there to talk about?
Eğer seni öldürmezsem anlatılacak ne kalır ki?
- What's there to talk about?
- Konuşacak ne var ki?
There's a kiss hello to put you off your tea. I wish I was able to talk to this man and ask him what it is about me that he doesn't like.
Keşke o adamla konuşup neyimden hoşlanmadığını sorabilseydim.
I think we should talk about what it's gonna take to get you safely out of there.
Sanrım oradan nasıl güvenli bir şekilde çıkacağını konuşmalıyız.
Besides, what's there to talk about? Eyeliner?
Ne konuşabiliriz ki, göz farlarını mı?
What's there to talk about?
Kanuni suç gibi bir şey.
What's there to talk about?
Ne konuda konusucaz?
And it's really sad, but I don't know what there is to talk about.
Gerçekten çok üzücü. Ama konuşacak ne var bilmiyorum.
If there's nothing to be done, what is there to talk about?
Yapılacak bir şey yoksa konuşacak ne olabilir ki?
- What's there to talk about?
- Bunda konuşacak ne var?
When I can, I put Emmanuel or Bernie S., or anybody else on there... to talk about the state of what's going on, because nobody else will cover it.
Bunu yapaken Emmanuel, Bernie S'i ya da o anda kim varsa yayına alıyorum çünkü hükümetin ne tip işler çevirdiğini onlardan başka anlatan yok.
What text there is, will talk about how lucy Valdon, has taken a baby into her luxurious h how she's hired a nurse who's so devoted to the little lambkin she takes it out to washington square park
Onun için tuttuğu hemşire kuzucuğa o kadar bağlı ki onu her sabah 08.30'da Washington Square Park'a götürüyor ve doğanın keyfini çıkarıyorlar. Kuzucuk mu?
That's what he would talk about. And how he wanted to take me there someday.
Hep bundan ve beni oraya götürmek istediğinden bahsederdi.
- What's there to talk about?
Konuşacak ne var ki?
Well, if there's nothing really to talk about, what's the point, right?
Konuşacak bir şey yoksa toplanmamızın ne anlamı var, değil mi?
I feel like there are things we should talk about but I'm not sure what to say. - What things?
Konuşmamız gereken şeyler varmış gibi hissediyorum fakat ne söyleyeceğimden emin değilim.
- What's there to talk about?
- Konuşacak ne kaldı ki?
What's there to talk about?
Ya neyini anlatıcam ya?
So what's there to talk about?
- Hangi konuyu konuşalım?
What's there for us to talk about?
Ne konuşacağız?
And if I were to sit down with the DA there's no telling what we might talk about.
Ve eğer ben savcının ofisinde oturursam kimbilir neler konuşuruz.
- What's there to talk about?
- Konuşacak ne var?
If you're so sure that I'm the carver, what's there to talk about? Hmm?
Eğer benim Carver olduğumdan bu kadar eminsen, bu konuda daha neyi konuşacağız?
What's there to talk about? You've already made your decision.
Konuşacak ne var?
I mean, we're here to talk about you leaving school, so I figured, "let's just start there." What happened?
- Okulu bırakmanı konuşmak için buradayız ve oradan başlamayı uygun gördüm.
Well, what's there to talk about?
Bunun neresi konuşmaya değer?
Now I'm absolutely horrified that I'm about to say what I'm about to say, but there's nobody else I can talk to who won't judge me.
Şimdi, söylemek üzere olduğum şeyi söylemek üzere olduğum için çok korktum, ama derdimi anlattığımda beni yargılamadan dinleyecek kimse yoktu.
You know, there's been a lot of talk lately about homosexuals, but how do you know what to believe?
Bilirsiniz, homoseksüeller hakkında daha önce de çok konuşulmuştu ama hangisine inanacağınızı nasıl bilebilirsiniz?
What's there to talk about?
- Nesini konuşacağız?
Do you wanna talk about what happened? What's there to talk about?
Olanlar hakkında konuşmak ister misin?
Um, anyway, what I really want to talk about tonight is that there's a guest here spreading a vicious, nasty, scurrilous rumor about me and a gerbil.
Her neyse, bu akşam konuşmak istediğim şey şu : Burada bir konuk bir gerbil ve benim hakkımda berbat, iğrenç, aşağılık bir söylenti yayıyor.
- Do you want to talk about it? - What's there to talk about really?
- Konuşmak ister misin?
What's there to talk about?
Konuşacak ne kaldı ki?
When, after the facts, it turns out that there is concern about it that concerns me, then I'm happy to rescind it and take another fresh look at it. And talk to more people about it. And see what ought to be done.
Aslında tüm bu olanların ardından, meydana gelenler beni de ilgilendirir hale geldi bu nedenle olaylara yeni bir bakış açısı getirip, insanlara anlatmak ve neler olup bitiyor anlamak beni de mutlu eder.
What's there to talk about?
Konuşulacak ne var?
It's just, today sucked, and what's worse is that there's no one I can even talk to about it.
Berbat bir gündü. Daha da kötüsü bunu konuşabileceğim kimse yok.
What's there to talk about?
Bahsedilecek ne var?