English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / What've you been up to

What've you been up to translate Turkish

324 parallel translation
How long will you retain your abbey if Richard survives to find out what you've been up to these years he's been away?
Richard hayatta kalır ve burada olmadığı yıllarda neler yaptığınızı öğrenirse, manastırında ne kadar kalabileceksiniz?
What've you been up to?
Neler karıştırıyordun.
I stood up in the witness box and took what should have been coming to you.
Tanık sandalyesine çıktım ve seni başına geleceklerden kurtardım.
Tell us where you've been and we'll forgive you. What have you been up to?
Bize nerede olduğunu anlat seni affedelim.
You think I don't know what you and him have been up to behind my back while I've had to sit here all these years?
Bunca yıldır ben burada otururken siz ikinizin arkamdan neler çevirdiğinizi bilmediğimi mi sanıyorsun?
So this is what you've been up to
Bu senin ne işe yaradığını gösterir.
What've you been up to?
Nerelerdesin? Hİç görünmüyorsun.
I, too, as it happens, since you're so admirably qualifiied to give me... what up to now I've not been able to obtain :
Aslında ben de tebriği hak ediyorum, çünkü bugüne kadar elde edemediğim... bir şeyi bana verebilecek kişi sensin :
For 24 hours I've been locked up in Little Switz listening to that seasick gorilla. I'm alibiing like crazy. - What are you alibiing for?
Yirmi dört saat boyunca, Küçük İsviçre'nin içinde hapis olmuş halde midesi bulunan bir gorilin iniltilerini dinlerken, sürekli mazeretler bulmaya çalıştım.
We've heard what you've been up to, Baron.
Ne işler çevirdiğini öğrendik, Baron.
I'm gonna tell her what you've been up to.
Neler çevirdiğini ona söyleyeceğim.
And also Dr Noah knows what you've been up to.
Ve aynı zamanda Dr Noah neyin peşinde olduğunu biliyor.
Not when you figure what he's been doing to us... pushing his slop in our saloons... hijacking our trucks... and sending punks like that Jack McGurn up here to snoop around.
Kimse onun bize yaptığı şeyleri açıklayamaz. Barlarımızda yaptığı çirkeflikler mallarımızı çalması ve Jack McGurn gibi işe yaramaz gangsterleri aramıza gönderip bizi izletmesi.
You'd have to give up all you've been taught to know what it is I am feeling
Öğrendiklerinin ne olduğunu anladığında bildiklerinden vazgeçmek zorunda kalacaktın, bu durumu geyet iyi hissediyorum.
- What've you been up to?
- Ne var ne yok?
Well, you know, DL, I have been aware of what you and Quincy have been up to the past couple of months and...
Biliyor musun D.L., bir süredir senin ve Quincy'nin ne iş çevirdiğinizi biliyorum... ama sonunda beni köşeye sıkıştırdın.
What've you been up to?
Ne kadar kaldı?
What you've been up to.
Neyin peşindeydin?
- What've you been up to now, Sonny? - What've you been up to now, Sonny?
Şimdiye kadar neredeydin, Sonny?
I don't know what you've been up to now, but Mrs. Bossier wants to see you.
Ne iş çeviriyorsun bilmiyorum ama Mrs. Bossier seni görmek istiyor.
Tom, that little deal back there at Brown's Hole... ought to give you an idea of what we've been putting up with out here.
Tom, Brown's Hole'daki bu küçük hadise... burada neler çektiğimiz hakkında sana bir fikir vermeli.
I've been calling you all evening, What are you up to?
İki saattir seni arıyorum, niye açmıyorsun?
Now I see what you've been up to all this time, you...
Şimdi o kadar zamandır neyin peşinde olduğunu anladım.
- What've you been up to?
- Neler yapıyorsun bu ara?
What've you been up to?
Neyin peşindesin?
I don't know what you've been up to but you look terrific.
Ne yaptığını bilmiyorum ama harika görünüyorsun.
We don't care who you are, where you've been, what you're doin', what you're up to.
Kimsiniz, nesiniz, neyin peşindesiniz, bizi ilgilendirmiyor.
What've you been up to?
Sen neler yapıyorsun?
- So that's what you've been up to?
- Demek bu işle uğraşıyordun.
Hello, Hugh, what've you been up to?
Neler yaptın?
Tom, considering what you've been through today, I'm gonna make an allowance for your behavior up to now.
Tom, bugün yaşadığın olaylar yüzünden sana izin vereceğim.
I don't know what's up, what shit you've been through... to put you in that state.
Neler oldu, başından neler geçti de bu hale geldin bilmiyorum.
- What you've been up to?
- Ne yaptın sen?
Christ. I don't know what you've been up to, but Garcia is pissing fire.
Ne haltlar karıştırdın bilmiyorum ama Garcia ateş püskürüyor.
Tell me what you've been up to.
Bana neler yaptığını anlat.
I've tried to imagine what it must have been like for you all those years, locked up in jail.
Hapiste onca sene geçirmenin nasıl bir şey olduğunu... senin açından hayal etmeye çalıştım.
I don't know what you're really up to and what's going on with you, but I guess I could've been more helpful with your job and everything, you know.
Tam olarak neyin peşinde olduğunu ya da sana neler olduğunu bilmiyorum... ama sanırım sana işinde ve her şeyde daha yardımcı olabilirdim.
What've you been up to?
Neler yapıyordun?
I shudder to think what you've been up to.
Senin neler karıştırdığını düşünmeye korkuyorum.
I just figured out what you've been up to, Sammy.
Neyin peşinde olduğunu anladım, Sammy.
What've you been up to?
- Nasıl gidiyor?
Let's see what you've been up to all week.
Bakalım bütün hafta ne yaptın.
So, what've you kids been up to today?
Eee, bugün neler yapabildiniz çocuklar?
Certainly more than the Symbiosis Commission would have us believe and that is what you've been trying to cover up all along, isn't it?
Kesinlikle Ortakyaşam Komisyonunun söylediğinden daha fazla. Başından beri örtbas etmeye çalıştığınız buydu, değil mi?
- What've you been up to?
Sen ne yaptın?
What you've been up to?
Neler yaptin bakayim?
All right, Andy lad. What've you been up to?
Andy evlat, neler yapıyordun bakayım?
I'M NOT GOING TO ASK YOU WHAT YOU'VE BEEN GETTING UP TO BECAUSE I DON'T WANT TO HEAR YOU LIE TO ME, BUT AS LONG AS YOU ARE LIVING UNDER MY ROOF,
Ne hatlar karıştırdığını sana sormayacağım... çünkü yalanlarını dinlemek istemiyorum... ama benim çatım altında yaşadığın sürece... namuslu bir kadın gibi davranmak zorundasın.
"Dear God, living alone this past year has been hell and that's probably where I'll end up if you don't forgive me for what I'm about to do."
"Tanrım, bir yıldır yalnız yaşamak cehennem gibi ve şimdi yapacağımı bağışlamazsan zaten cehenneme gideceğim."
Do you know more about us... or do we know more about what you've been up to lately?
Siz mi bizim hakkımızda daha çok şey biliyorsunuz yoksa biz mi sizin son marifetleriniz konusunda daha çok şey biliyoruz?
So, it must've been great growing up always knowing what you wanted to be.
İleride ne olacağını bilerek büyümek güzel olsa gerek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]