What are you up to translate Turkish
2,509 parallel translation
What are you up to today?
Bugün ne yapıyorsun?
What are you up to these days?
Neler yapıyorsun bu aralar?
What are you up to?
Neyin peşindesin?
What are you up to?
Ne yapıyorsun?
What are you up to today?
- Bugün ne yapacaksın?
What are you up to?
Ne yaptın böyle?
What are you up to over there?
Orada ne kadar kaldın?
So what are you up to these days?
Eee, neler yapıyorsun?
What are you up to?
Bu kez neyin peşindesin?
What are you up to, Tony?
- Yine ne karıştırıyorsun Tony?
What are you up to?
Ne yapmaya çalışıyorsun?
What are you up to?
İşlerin nasıl? İyi misin?
You could have got me suspended. What are you up to?
Okuldan uzaklaştırılmamı sağlayabilirdin.
So, what are you up to?
Ee, ne yapıyorsun?
- What are you up to?
- Siz ne yapıyorsunuz?
What are you up to?
Burada ne yapıyorsun?
" What are you up to? What have you seen?
"Ne gördün bakalım şu ana kadar?"
What are you up to?
Üst kata mı çıkacağız?
So, what are you up to?
Eee sende ne var ne yok?
What are you up to?
Neler yapıyorsun?
What are you up to?
- Nasılsınız? - Merhabalar.
What are you up to?
Ne yapıyorsunuz?
- So what are you up to?
- Eee neler yapmaktasın?
What are you up to?
Ne ayak?
Hey, what are you up to?
Ne yapıyorsun orada?
What are you up to?
Ne dolaplar çeviriyorsunuz?
- What are you up to?
- Ne halt ediyorsun sen?
- Dad, what are you up to?
- Baba ne yapıyorsun?
Are you up to speed with what we'll be doing this afternoon?
Ne yapman gerektiği konusunda hazırlıklı mısın?
So... so what are you guys up to?
- Tabii. - Peki, siz ne yapıyorsunuz?
Do you have any idea what these women are up against, trying to rebuild their lives, and you're out there pulling this crap?
O kadının hayatını tekrar kurmak için nelerle uğraştığı hakkında bir fikrin var mı? Ve sen gidip ne pislikler yapıyorsun!
Now, I don't know about you, but I'm wondering... what kind of "no good" these foreign clients are up to.
Ne olduğunu bilmiyorum ama bu yabancıların ne tür bir kötü iş peşinde olduklarını merak ediyorum.
There may not be audio up here, but there are cameras everywhere, so eat the delicious snack we came up here to enjoy, and then please tell me what you've done to Truxton Spangler to make him show up at my home at 6 : 00 a.M.
Burada dinleme cihazı olmayabilir ama her yerde kamera var buraya tadını çıkarmak için geldiğimiz güzel yemeğini ye ve sonra da lütfen bana Truxton Spangler'ın, sabahın 06.00'sında evime gelmesini gerektirecek ne yaptığını söyle.
What are you shitiots up to?
Tanrım, siz salak boklar ne yapıyorsunuz?
Okay, what do you think they are up to?
Okay, onlar hakkında ne düşünüyorsun?
Stop it, up to places so and accept what you are!
Öyle davranmayı bırak, ve ne olduğunu kabullen.
What are the odds of the shady inspectors and the... man trying to buy my mine showing up here on the same day, you think?
İki şüpheli müfettiş ile madenimi satın almak isteyen birinin aynı gün gelmesi ihtimali ne kadardır ki?
Can't help but wonder what you boys are up to.
Sizin ne peşinde olduğunuzu çok merak ettim.
What are you going to do when mama turns up the heat in the kitchen?
Annen mutfakta fırını yaktığında ne yapacaksın acaba?
Wow, it looks like some sort of geography lesson, with pins in the middle east and photos and articles about Lewis scanlon. What are you guys up to?
Orta Doğu'nun üzerinde raptiyeler ve Lewis Scanlon'ın fotoğrafları ve onunla alakalı yazılar olan Coğrafya dersi gibi bir şeye benziyor.
- What are you lot up to?
- Neler çeviriyorsunuz bakalım?
Not until you admit what you are and face up to it.
Ne olduğunu kabul edip bunu cesaretle karşılyana kadar olmaz.
Anyway, he comes up to me, he says, you know, "what are you covering up? Obviously you're an american."
Neyse, ortaya çıkıp " Neyi saklıyorsun?
What the fuck are you up to now?
Şimdi ne peşindesin lan?
So, you can give a statement to the A.D.A., helping her to understand what you and your homies are up to, and if you're lucky, maybe you'll see the streets again - by the time you're 50.
Yani sen ve senin arkadaşlarının neyin peşinde olduğunuzu anlamasına yardım etmek için ADA'ya ifade verebilirsin ve şanlıysan eğer, 50 yaşına geldiğinde sokakları tekrar görebilirsin.
I know what you and your team are up to.
Sen ve takımının ne yapmaya çalıştığını biliyorum.
Simon, I'm glad to see you up and about, but what are you doing with these people?
Simon, seni gördüğüme sevindim ama bu insanların arasında ne arıyorsun?
All neighborhood knows what you are up to.
Bütün mahalle senin ne işler çevirdiğini biliyor oğlum!
What are you freaks up to?
- Neden böyle ucube gibi davranıyorsun?
- What are you guys up to tonight? - Not much.
Peki, bu akşam sizler neler yapacaksınız bakalım?
So, then... What are you going to do after the 100 days are up?
Peki, 100 günün sonunda ne yapacaksın?