What is he up to translate Turkish
368 parallel translation
What is he up to?
Şimdi ne yapmak istiyor?
What is he up to?
Ne yapıyor?
What is he up to?
Neyin peşinde? "
- Well, what is he up to now?
Şimdi neyin peşinde?
What is he up to now? Picking Edelweiss!
Edelweiss koparacak!
What is he up to?
Ne yapmaya çalışıyor?
What is he up to?
Kozları neler?
- What is he up to?
- Ne yapıyor öyle?
What is he up to?
Neyin peşinde?
What is he up to?
Hay aksi!
- What is he up to?
- Neyin peşinde?
What is he up to?
Derdi ne?
And the way he answered this was to say, well, what must have happened to this grey rock is that it must have been deposited on the sea bed at one time and it must then have been twisted and brought up so that it's sitting vertically and it must then have been eroded off, so it must have been land.
Ve bu gri kayaya ne olmuş olabileceğini, şöyle açıkladı bu kaya bir zamanlar deniz yatağında birikmiş olmalıydı ve sonra bükülmüş ve yukarı çıkmıştı bu yüzden dikey duruyordu ve sonra da aşınmış ve toprağa dönüşmüştü.
I'm certain that he is Louis Bauer... and I've a shrewd idea of what he's up to in that house.
Onun Louis Bauer olduğuna eminim. O evde neler çevirdiği üzerine inanılmaz tahminlerim var ama ispatlayamam elbette.
That you give me a chance to show him up for what he is :
Ona ne olduğunu göstermem için bana bir şans vereceksin :
When I asked him what he's up to... he said he's a thief
Ne iş yaptığını sorduğumda bir hırsız olduğunu söyledi.
I thought if a man doesn't know what he's doing or where he's going, the best thing for him to do is just back up and start all over again.
Eğer bir adam ne yaptığını bilmiyorsa ya da nereye gittiğini, yapması gereken en akıllıca şey, geri dönüp en başından başlamak.
We never know what he's up to, or where he is.
Ne yaptığını veya nerede olduğunu hiç bilmeyiz.
See what I got? What's that? The boyfriend went up to Las Vegas... to win enough to buy me a mink coat, and this is what he came back with.
- Erkek arkadaşım bana kumar oynayarak vizon ceket almak için Las Vegas'a gitti ama getirdiği tek şey bu.
I do. You make one little mistake, or what Henderson thinks is one, and he sends someone out to check up on you.
Küçücük bir hata yap, ya da Henderson hata yaptığını düşünsün, senin üzerine birini salar.
The only answer to Dave Grafton, the ethics committee... and all the rest of it is to show Cady up for what he is.
Dave Grafton'a, etik komitesine ve diğer hepsine verilecek tek cevap... Cady'nin gerçek niteliğini ortaya koymaktır.
Hastler is always bragging about his personal connections... but what's he really up to?
Arkan sağlam olsun yeter. Kendimi savunabilirim.
I want to see what he's up to.
Ne iş peşinde, bir bakayım.
If the captain is duty-bound to report what he saw, there won't be evidence to back him up.
Eğer Kaptan her gördüğünü rapor etmek zorundaysa, böylece elinde bir kanıtı da olmayacak.
If he can speak, he belongs in a public zoo, but what'll probably happen is some money-mad grown-up'll put him in a circus, and we'll have to pay...
Konuşuyorsa hayvanat bahçesine ait, ama o zaman bazı yetişkinler onu sirke koymak isteyecek ve ödememiz gerekecek...
Ought to set up as a preacher is what he ought to do.
Yapması gereken bir rahip gibi giyinmek.
At the procession a Chinese man slashed some people up. What is he to you?
- Geçit törenin de çinli bir kaç kişiyi öldürdü, sence neden?
I don't care what he is Look, Ambassador, we don't have horses, and Gauche has a two hour head start and he's got 20 mean guns to back him up.
Kim olduğu mühim değil, bakın Büyükelçi, atlarımız yok, Gauche bizden 2 saat önde ve 20 adet silahlı adamı var.
What he's up to is pretty bright.
Planı, çok akıllıca.
"This is what he says : " I'll agree to a divorce, " " if Katarina gives up her claim to our assets in Switzerland. " "
"Katarina İsviçre'deki servet üzerinde hak iddia etmekten vazgeçerse boşanmayı kabul ederim."
What the hell is he up to?
O neyin peşinde?
What the hell is he up to?
Ne yapmaya çalışıyor?
He doesnt realize what tremendous forces he is about to conjure up.
Ne kadar büyük güçler toplamak üzere olduğunun farkında değil.
Brother, he is rash But for my sake... let that kid's wound heal first I'll teach him one-armed sword techniques... to make up for it, what do you think?
Peki, şu şekilde yapalım ;... lütfen öncelikle... çocuğun yaralarını iyileştirelim... sonra ben ona tek kollu kılıç tekniğini öğreteceğim
The cook is a bit strange, not sure what he's up to.
Şüpheli bir tip, acaba neyin peşinde?
And when I was talking to, uh, Gustav Björnstrand... he was saying that actually these centers are growing up everywhere now... and that what they're trying to do, which is what Findhorn was trying to do... and, in a way, what I was trying to do... I mean, these things can't be given names... but in a way, these are all attempts at creating a new kind of school... or a new kind of monastery.
Gustav Björnstrand'la konuştuğum zaman bu merkezlerin dünyanın her yerinde yapılmaya başladığını kendilerinin de, aslında Findhorn'un da yapmaya çabaladığı, bir nevi benim de yapmaya çalıştığımın bu olduğu yani bunlara isim verilemiyor ama bir bakıma, tüm bunlar yeni bir tür okul yahut yeni bir tür manastır yaratma uğraşları.
What he needs to do is beef up his sex life.
Çocuğun seks hayatını canlandırması gerek.
What the hell is he up to now?
Şimdi ne yapıyor?
That is what he said. And then the oldest among them came up to him and said : "May I ask you a question?"
Ve aralarından en büyük olan çocuk onun yanına giderek "Sana bir soru sorabilir miyim?" dedi.
If anything happens, if Thornton shows up, you know who he is and what he's trying to do.
Eğer bir şey olurda Thornton ortaya çıkarsa kim olduğunu ve ne yapacağını biliyorsun.
What do you think Han is going to do? Ls he going to wake up Alphabet and smile? And talk about women?
Han'ın ne yapacağını sanıyorsunuz?
Seth is uh our geek shique guy he does great uh what I call man pants which are just mans trousers that we pair with polo shirts now when I get a lame shirt I'm like I can't the kids, there gonna look up to me
Bunları tişörtlerle tamamlıyoruz. Çirkin bir tişört giydiğim zaman, " Bunu giyemem. İnsanlar beni örnek alacak.
As with all talented students, exceptionally talented students, his lessons with me will be paid for by the school trust. What he makes of this opportunity is entirely up to him.
Yetenekli öğrencilerin daha doğrusu müstesna yeteneğe sahip olanların benden aldığı derslerin parasını okul vakfı öder, bu fırsatı nasıl değerlendireceği tamamen oğlunuza kalmış.
What the hell is he up to now?
Kahrolasıcanın yukarıda ne işi var?
And what's happened is this, that earlier this evening, I crept into Hugh's dressing room while he was asleep, and very carefully, took out his brain, making sure not to wake him up.
Ve ne oldu biliyor musunuz? Bu sabah Hugh'un odasına girdim o bu sırada uyuyordu, dikkatli bir şekilde beynini aldım. Uyanmamasına özen göstererek.
The question is, what sort of jaded game is he up to this time?
Asıl soru, bu defa hangi tatsız tuzsuz oyunun peşinde?
I wonder what he's doing, what he's up to.
Ne iş çevirdiğini merak ediyorum.
Ain't it nice to know Satan's keeping up with all these new, technological achievements,... what a little busy beaver he is!
Şimdi bunlar bilinçaltı mesajları oldular. Şeytanın yeni teknolojileri bu kadar yakından takip etmesi ve uyum sağlaması sizce de hoş değil mi? O ne küçük meşgul köftehordur o.
I hung up after he called, you know, and I said to myself, " Tammy, this is not what life is about.
Aradı sonra telefonu kapattı ve, biliyormusun? Ve kendi kendime dedim ki, " Tammy, bu hayat değil..
What's he up to now?
Simdi ne is karistiriyor?
Jed, take a drink, take a pill, do whatever it is you have to, but lighten the fuck up. What did he write?
- Jed, bir içki iç, ilaç al ne yaparsan yap ama sinirini yatıştır.Ne yazmış?