When i was a boy translate Turkish
860 parallel translation
There was a story told when I was a boy about the neamh-mhairbh. The revenants.
Ben küçükken anlatılan bir hikâye vardı ölümsüzler, namevtler hakkında.
I pulled a cat out of a well once when I was a boy.
Küçük bir çocukken kedimi kurtarmıştım.
I knowed him well when I was a boy back in Virginia City.
Onu çocukken Virginia City'de tanıdım.
I was told a ghastly story when I was a boy, and you were there when it was told.
Küçük bir çocukken korkunç bir hikaye anlatmışlardı, anlatılırken siz de oradaydınız.
You can go back and have what you like of it, if you can remember. So I can close my eyes on my valley as it is today and it is gone... and I see it as it was when I was a boy.
Eğer hatırlarsan, ben de vadimin bugünkü haline gözlerimi kapatıp ben çocukken olduğu haliyle vadimi görüyorum.
When I was a boy I dreamed a dream.
Küçük bir çocukken acayip bir rüya görürdüm.
One time when I was a boy...
Bir keresinde küçük bir çocukken...
Ora, I've seen our boy stand agaze and breathless at the wonderment of bird and critter wind, rain, the sun and the moon just like I stood when I was a boy in the forest.
Ora, onu şaşkınlık içinde ayakta dikilmiş... gözünü kırpmadan kuşlara ve yaratıklara bakarken gördüm rüzgar, yağmur, güneş ve ay ormanda bir çocukken ayakta dikildiğim gibi.
But I remember... when I was a boy...
Ama hatırlıyorum... Ben çocukken...
Because it was stolen dry years ago when I was a boy
Orası ben daha çocukken kapanmıştı.
I ran away to sea when I was a boy.
- Çocukken denize doğru kaçtım.
When I was a boy my pa told me that I was lucky to have an Irish pa and an Indian ma.
Küçük bir çocukken babam, İrlandalı bir baban ve Kızılderili bir annen olduğu için şanslısın demişti.
I suppose it was when I was a boy at school.
Sanırım okuldayken başlamıştı.
When I was a boy, I was jerky.
Biraz büyüdüğümde salak oldum.
Drusus when I was a boy, I dreamed of commanding this garrison.
Drusus. Çocukken bu garnizonu kumanda etmeyi hayal ederdim.
There was one predicted when I was a boy.
Ben çocukken bekleniyordu.
When I refused to eat my porridge when I was a boy, my mother used to say, "Oliver, the day may come when you'll very much want that porridge."
Küçükken, yemeğimi yemeği reddettiğimde,... annem hep şöyle derdi, "Oliver, bu yemeği mumla arayacağın günler de gelecek."
Except maybe a watermelon when I was a boy on the farm.
Çocukluğumda çiftlikte karpuz çalmamı saymazsak.
You know that when I was a boy...
Biliyor musun, ben küçükken... Yak bir tane.
Here you go. When I was a boy, my father was never at home.
Ben küçükken babam hiç evde olmazdı.
Aren't you the strange character that appeared to me when I was a boy?
Sen çocukluğumda bana görünen o garip karakter değil misin?
When I was a boy, Son, there was always two kinds of girls. Us boys, we'd never even mention them in the same breath but every now and then one of us boys would sneak off with a girl and we'd get a little steam out of our system.
Erkeklerle aramızda bundan söz etmezdik ama herkes bazı kızlarla sadece yatılacağını bilirdi.
When I was a boy, I always wanted to reach the stars with my spear.
Çocukken mızrağımla yıldızlara ulaşmak isterdim.
When we met, I was the water boy for my high school basketball team, and I got stuffed in a locker after practice.
Tanıştığımızda lise basketbol takımında sucu çocuktum. Antrenmandan sonra dolaba kilitlemişlerdi.
I caught him once smoking corn silk when he was a little boy.
Küçük bir çocukken onu mısır püskülü içerken yakalamıştım.
You know, when I was a little boy I was taught to ride and be a gentleman.
Küçük bir çocukken bana ata binmeyi ve beyefendi olmayı öğrettiler.
When I was a little boy, I used to kiss little girls.
Ben küçük bir çocukken, küçük kızları öperdim.
Oh, yes, when I was a little boy, I used to love to whistle and a whistle never forgets.
Küçük bir çocukken düdük çalmaya bayılırdım düdükler de unutmuyor işte.
Yes. I saw the great John Cabal with my own eyes when I was a little boy.
Evet, küçük bir çocukken meşhur John Cabal'i kendi gözlerimle görmüştüm.
You see, I knew Mr. Scrooge... when I was a small boy.
Ben bay Scrooge'u çocukluğumdan beri tanırım.
That was a dozen years ago when I saw a very little boy fight a very big bull.
Bir düzine yıl önce küçük bir çocuğun kocaman bir boğayla kapıştığını görmüştüm.
You know, when I was a little boy and the rain came down like that, my mother used to say, "God is angry at someone."
Biliyor musun, ben küçükken böyle şiddetli yağmur yağdığında annem derdi ki, "Tanrı birilerine kızmış olmalı."
When I was a little boy, you wanted me to believe in fairy tales... and now that one has really happened
Küçük bir çocukken, benim masallara inanmamı isterdin ve şimdi bir tanesi gerçekten oldu -
And before you were born, sir, when you were nothing but a toss-up between a girl's and a boy's name, I was a soldier.
Hatta siz henüz doğmamışken daha cinsiyetiniz bile belli olmamışken ben yine askerdim.
Well, when I was 11, I fell in love for the first time with a boy much older.
11 yaşındayken, ilk defa benden büyük birine aşık olmuştum.
He was a boy. Just a boy, when I was a very young girl.
Daha çocuktu bir çocuk!
When I was a hat-check boy, you, Lunt and Jolson were my heroes.
Ben vestiyerken, sen, Lunt ve Jolson kahramanlarımdınız.
Mr Dodd, when I was a child, the town idiot insisted that elephant tusks came from piano keys, but he had nothing on you.
Bay Dodd, ben gençken, kasabanın budalası fil dişlerinin piyano tuşlarından çıktığını söylerdi ama o sizinle boy ölçüşemez.
I do remember me... Henry the Sixth did prophesy that Richmond should be king... when Richmond was a little peevish boy.
Hatırladığıma göre, VI.Henry, Richmond daha küçük, şaşkın bir çocukken onun ileride kral olacağına dair kehanette bulunmuştu.
When I was just a little boy
# Henüz küçük bir çocukken
I knew Willie right from the time when he was a boy in Cardiff.
Willie'yi Cardiff'ten, çocukluğundan beri tanırım.
And did you laugh when I went up to his office like a stupid errand boy... because I was concerned about you?
Ve ben senin için endişelenip onun ofisine koşarken ardımdan güldün mü?
I remember when Sigbritt's boy was a newborn.
Sigbritt'in oğlunun bebekliğini hatırlıyorum.
When I was a little boy, I promised my father I'd kill a Frenchman for him.
Ben küçük bir çocukken, bir Fransız öldürmek için babama söz verdim.
When I was a little boy, I wouldn't even let my mother undress me.
Küçükken annemin bile beni soymasına izin vermezdim.
I see what that auto repairman was talking about when he said : "This boy is a peculiar talker."
Oto tamircisinin, "Bu delikanlı kendine has bir konuşmacıdır." derken neden bahsettiğini anlıyorum.
You had white hair when I was a little boy and now we look like we're about the same age.
Ben küçük bir çocukken de saçların beyazdı, şimdi de aynı görünüyorsun.
I'll bet that old boy was a man to stand aside from when he was young and limber.
Şu ihtiyar, zamanında o ayakta dikilen adam gibi hareketli olduğuna bahse girerim.
Perhaps it will help you to understand if I tell you something that happened to Nicholas when he was just a boy.
Nicholas daha küçük bir çocukken başına gelen bir olayı anlatırsam belki anlamanıza yardımcı olur.
When I was a little boy there was a priest Father Wilkins.
Küçük bir çocukken Father Wilkins adında bir rahip vardı.
Once, as a boy, I was with him on the street. when some hoodlums called him "dirty Jew" and knocked his hat off.
Bir keresinde, daha çocukken kabadayının biri ona "pis Yahudi" deyip şapkasını yere attığında sokakta yanındaydım.