When i was a little girl translate Turkish
534 parallel translation
When I was a little girl, I always wanted to see what a great chateau would look like inside.
Küçük bir kızken, büyük bir şatonun içi nasıldır, hep görmek isterdim.
Yes, when I was a little girl, with my godfather.
Evet, küçükken dedemle birlikte.
Mama used to give it to me when I was a little girl... for hiccups.
Küçükken annem bana içirirdi. Hıçkırık için.
When I was a little girl and the grownups had a party I used to stay at the head of the stairs and watch all night long.
Ben küçük bir kızken, büyükler parti yaptığında merdivenin tepesinde oturur, bütün gece seyrederdim.
Remember when I was a little girl and you taught me to sew?
Hatırlıyor musun, ben küçük bir kızken bana dikiş dikmeyi öğretmiştin?
When I was a little girl, the first year we lived here, we used to have the most wonderful talks.
Ben küçükken, burada yaşadığımız ilk sene onunla harika sohbetler yapardık.
You know, when I was a little girl, Magicians used to fool me, Mr. Morse, With their high hats and their black capes
Ben küçük bir kızken, sihirbazlar kocaman şapkaları ve siyah pelerinleriyle beni kandırırlardı, Bay Morse.
like that doll when I was a little girl.
Küçük çocukkenki bebeğim gibi.
I used to see all your pictures when I was a little girl.
Küçük bir kızken sizin bütün filmlerinizi izlerdim.
When I was a little girl, like so many others there was no money to buy shoes for me.
Küçücük bir kızken, bir çokları gibi, ayakkabı alacak paramız bile yoktu.
My father let me ride with him once, when I was a little girl, only then, it was a steam engine.
Ben küçükken babam, bir kereliğine onunla sürmeme izin vermişti ancak o zaman, lokomotif vardı. Ve ben de makinist gibi davranıyordum.
When I was a little girl?
Ben küçük bir kız iken?
Well, when I was a little girl... I used to watch the men printing my father's newspaper.
Küçük bir kızken... adamların babamın gazetesini basmasını seyrederdim.
When I was a little girl, my father would say,
Ben küçük bir kızken, babam bana,
I've fallen into lakes, out of rowboats, when I was a little girl.
Küçük bir kızken, kayıklardan göllere düştüğüm olurdu.
When I was a little girl, I used to play house.
O zaman, ben küçük bir kızdım, evde oynamaktaydım.
When I was a little girl, on cold nights like this, I'd crawl into bed with my sister.
Küçükken, böyle soğuk gecelerde, kız kardeşimle yatağın içine büzülürdük.
Maybe when I was a little girl.
Küçük bir kızken olabilirdi.
Father Doonan first brought me to the mountain when I was a little girl.
Peder Doonan beni küçük bir kızken getirdi.
Didn't I have another father when I was a little girl?
Küçük bir kızken başka bir babam daha yok muydu?
When I was a little girl he'd talk to her in a low, low voice after I'd gone to bed at night.
Ben küçük bir kızken, yatağa gittikten sonra çok kısık bir sesle annemle konuşurdu.
It's from when I was a little girl.
Küçüklüğümden kalma bir şey.
when I was a little girl, I was fat and amiable, and everyone liked me.
Küçük bir kızken tombik ve sevimliydim.
When I was a little girl, I slept all alone in a big room.
Ben küçük bir kızken büyük bir odada tek başıma uyurdum.
And don't give her that "I loved you when I was a little girl" routine or she'll stab you in the back.
Ona "Küçükken size bayılırdım" falan demeye kalkma sakın. Arkadan bıçaklayıverir seni.
When I was a little girl a cat fell in love with me.
Ben küçük bir kızken, bir kedi bana aşık oldu.
When I was a little girl, I was taken to the palace in Vienna to a garden party.
Küçük bir kızken beni Viyana'daki saraya, bir bahçe partisine götürdüler.
You know, when I was a little girl, we used to go there all the time on school trips.
Küçük bir kızken, okul gezisinde sürekli oraya götürürlerdi.
When I was a little girl, we had a backyard... and there was a pear tree in this backyard.
Küçük bir kızken, arka bahçemiz bu bahçede de bir armut ağacımız vardı.
When I was a little girl, I flew.
Küçük bir kızken uçmuştum.
When I was a little girl... I'd see the lights come on when he looked at me.
Küçük bir kızken bana baktığında ışığının parladığını görürdüm.
He loved me... when I was a little girl.
Beni sevmişti... Ben küçücük bir kız iken.
I played in this study when I was a little girl.
Ben küçük bir kızken burada oynardım...
These animals would to put me to sleep when I was a little girl.
Küçük bir kızken bu hayvanlar uyumama yardımcı olurlardı.
When I was a little girl a distant relative said...
Küçük bir kızken uzak bir akrabam demiş ki...
When I was a little girl, she had a ranch in Oroville.
Ben çocukken, Oroville'de bir çiftliği vardı.
There was a house and a garden... and a little girl who'd run to the window to listen when I played to her.
Bahçeli bir ev vardı... Pencereden küçük bir kız, ona çaldıklarımı dinlemeye gelirdi.
You see, I was just a little chorus girl when Flo discovered me.
Flo beni keşfettiğinde küçük bir revü kızıydım.
Your Honor, you have to understand, she was a little girl when I got out.
Sayın yargıç, anlamanız gerekiyor. Hapisten çıktığımda, o küçük bir kızdı.
I remember once, when she was a little girl...
- Hatırlıyorum, bir keresinde, küçüktü
While she was talking, all I could think of was a little girl in brown pigtails and dirty overalls, flying at the boys when they pushed her too far.
Konuştuğu süre boyunca düşünebildiğim tek şey kahverengi örgüleri ve kirli bir tulumu olan küçük bir kızın üzerine çok geldikleri zaman oğlan çocuklarının üzerine yürümesiydi.
Ever since i can remember - ever since i was a little girl - people have turned away when they looked at me.
Kendimi bildim bileli, çocukluğumdan beri insanlar bana bakınca yüzlerini çevirirdi.
I don't know, but Mortar said that Dobie was jealous and that she was like that when she was a little girl and she never wanted anybody to like Miss Wright and that was unnatural.
Bilmiyorum, Mortar Dobie'nin kıskandığını söyledi küçüklüğünden beri böyleymiş o kimsenin Bayan Wright'ten hoşlanmasını istemezmiş ve bu doğal değilmiş.
When I was a boy, Son, there was always two kinds of girls. Us boys, we'd never even mention them in the same breath but every now and then one of us boys would sneak off with a girl and we'd get a little steam out of our system.
Erkeklerle aramızda bundan söz etmezdik ama herkes bazı kızlarla sadece yatılacağını bilirdi.
I noticed when you was checking in you had a lovely little girl with you. She was really lovely.
Otele kaydınızı yaptırırken gördüm, çok sevimli küçük bir kızınız var.
I was a little girl when I knew him back home.
Memlekette onu tanıdığımda küçük bir kızdım.
"When I was as young as you, my little girl " On Christmas Eve we would put a big log of wood on the fire " For the three religious festivals
"Ben senin yaşlarındayken güzel kızım yılbaşı arifelerinde, 3 büyük dini bayram için ateşe koca bir kütük atardık."
As a little girl she used to tell me That I sucked it off when I was a baby.
Ben küçük kızken hep bana anlatırdı bebekken göğüslerini emermişim.
In a way I'm just loving it... because it recalls my old doll house days... when I was just a little baby girl and I used to spend hours... pretending to serve tea.
Bir şekilde bunu çok seviyorum... çünkü bana oyuncak evimde oynadığım günleri hatırlatıyor. Küçük bir kızken mahsuscuktan çay servisi yapmak için... saatler harcardım.
My little baby girl was a cinder when I found her.
Küçük kızımı bulduğumda kül olmuştu.
I don't know where you come from but they must not have given you much love when you was a little girl.
Nerelisin bilmiyorum ama herhalde sana küçükken fazla sevgi göstermemişler.