English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Where's the food

Where's the food translate Turkish

187 parallel translation
- Where's the snake food?
- Yılan yemeği nerde?
You don't care where the food comes from, as long as it's there.
Yemek olsun da, nereden geldiği umurunda bile değil.
I work for'em, but I'm seeing the joint for the first time, where breakfast food became a national institution.
Onlar için çalışıyorum, fakat ortaklığı ilk defa görüyorum. Kahvaltı yiyeceğini, yerleşmiş gelenek haline getiren yer.
Sing Sing, where the nights are long, cold and miserable, where the food is slop and every time you open your filthy mouths, the guards are gonna bust every bone in your stupid, crummy heads.
Sing Sing ; gecelerin uzun, soğuk ve sefil, yemeğin berbat ve pis ağzınızı her açışınızda, bekçilerin aptal olduğu ve boş kafanızdaki en ufak kemiği kırdığı yer.
Now we hear he's fed 5000 people and nobody knows where the food came from.
Şimdi de 5000 kişiyi doyurduğu söyleniyor ve yiyeceğin nereden geldiğini kimse bilmiyor.
If you start your lines going through the forest, you'll wind up going into a line that will take you right to where all the food is being served.
ve... sırayı takip ettiğinizde bu sizi doğruca servisin yapıldığı yere götürecektir.
I'm gonna do something where people don't yell at me... when I put the food down in front of'em.
Devam etsinler. Aferin, Sıcak Dudak.
Where's the food?
- Yemek nerede kaldı?
Where's the food I asked you to buy?
Sana getirmeni söylediğim yiyecekler nerede?
They gather in flotillas to herd fish into the shallows where they dip in a graceful ballet to collect food for their chicks.
Balıkları sığ yerlere sürmek için filolar halinde toplanırlar ve çocuklarına yiyecek toplamak için zarif bir balerin gibi suya dalarlar.
! Where's the food? !
Bu sabaha kadar öyleydi belki, ama artık değil.
Where's the food?
- Her ihtiyacınızla ilgileneceğiz.
Where's the food?
- Yiyecekler nerede?
Where's the food?
Yiyecekler nerede? Herşeyin çaresine bakılacak.
Where's the food?
Yiyecekler nerede?
Where's all the food going around here? Purcell.
Bu yiyecekler nereye gidiyor?
Okay, where's the food?
Pekala, yemek nerede?
- Where's the food?
- Yemek nerede?
A center of casual violence and capricious harassment... where rampant vice and amorality... permeate every strata of society... and the barrier between food and sex has totally dissolved.
Edepsizliğin ve ahlaksızlığın her tarafa yayılarak toplumun tüm tabakalarına işlediği yemekle cinsellik arasındaki sınırın ortadan kaldırıldığı rastgele saldırıların ve tacizlerin merkezi.
That's where most of the food gets stuck.
Artıkların çoğu orada kalıyor.
Just like getting your back teeth, that's where the food gets stuck and cats stealing kids'breath. I know.
Biliyorum.
Where's the plant food?
Bitki yemi nerede?
- Where the hell's the food? - I'll go check.
Nerede kaldı bu yemek?
I went inside the mall to the food fair... where the smell of caramel popcorn... and cleaning fluid so overwhelmed me... that I noticed my nakedness...
Alışveriş merkezine girdim, yiyecek bölümüne... karamelli patlamış mısır... ve temizlik sıvısı kokusu beni öyle kendimden geçirmişti ki... çıplaklığımı farkettim...
Where's the food?
Yemek neredeydi?
Soon, where Toontown once stood will be a string of gas stations, inexpensive motels, restaurants that serve rapidly prepared food, tire salons, automobile dealerships, and wonderful, wonderful billboards reaching as far as the eye can see!
Yakında, Çizgişehir'in olduğu yerde benzin istasyonları olacak. Ucuz oteller. Çabuk hazırlanmış yemek servisi veren lokantalar.
Where's the real food?
Gerçek yemek nerede?
Where the hell's that dog-food-eating grandson of mine anyway?
Bu arada köpek maması yiyen şu torunum da ne cehennemde? Dennis.
Where's all the food?
Yiyecekler nerede?
Where's the food?
Yemekler nerede?
- Say, Sarge, where's the food?
- Söyle, Sarge, yemek nerde?
Escape to the north, to open seas, is the driving force - to move where the food should be.
Kuzeye, yani açık denizlere doğru kaçış yiyecek arayışının ardındaki temel nedendir.
The food was excellent today. - Where's Miss Raveena, Robert?
- Miss Raveena nerede, Robert?
- Where's the food?
- Ne zaman yemek yiyeceğiz?
SKULL : Hey, this doesn't look like the target landing zone! Where's the free food?
Burası hedef noktasına hiç benzemiyor, bedava yemek nerede?
Look at the size of the cardiac orifice, where the food...
Büyüklüğe bakarmısın, midesinin girişi, yemeğin...
Where's the other box with the food?
Diğer erzak kutusu nerede?
Kovu was the last born before you exiled us to the Outlands, where we have little food, less water.
Kovu, sizler bizi suyun ve yiyeceğin az olduğu dış topraklara sürmeden önce doğan son yavru.
Where's the food?
Yiyecek nerede?
Yeah, where's the food?
Yiyecekler nerede? - Sen ne yaptın?
- Where's the food?
- Yiyecek nerede?
But when her young have got over that handicap, she solicitously leads them down to water, for that's the only place where they, like most ducklings, can gather food for themselves.
Yavru bu engeli aştığı zaman onları dikkatli bir şekilde suya yönlendirir, çünkü pek çok yavru ördek gibi burası kendileri için yemek bulabilecekleri tek yer.
Where's the food?
Yemekler nerde lan?
Yeah, where's the food?
- Hey, neler oluyor?
Hey, where's the food?
Yemek nerede?
Where's all the food from last night?
Dün geceden artan yemekler nerede?
- Where's the food?
- Açlıktan ölüyorum, yemekler nerede?
Before Frasier sold out, we always dreamed of having a home like this, where we'd be surrounded by nature, and need only the food that we grew and the shelter of each other's arms.
Fraiser beni satmadan önce doğayla iç içe olacağımız böyle bir evimiz olsun isterdik. sadece yetiştirdiğimiz yiyeceklere ve birbirimize ihtiyacımız olacaktı.
Where's the food?
Yemek nerde?
If the dog food's in this bag, then where's...
Torbadaki köpek mamasıysa, o zaman benim...
Where's the food?
Yemek nerede?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]