English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Where's the gun

Where's the gun translate Turkish

245 parallel translation
- Where's the gun?
- Silah nerede?
The gun, the sack of gold dust and where you were when Ed Carter's office was robbed.
Silah, altın torbası ve Ed Carter soyulurken nerede olduğun.
Where's the gun?
Silah nerede?
You're a little touched in the head if you think that gun's gonna get us where we don't want to go.
Eğer o silahın bizi gitmek istemediğimiz bir yere götüreceğini sanıyorsan biraz akıldan zorun olmalı.
The gun's at my head, that's where it is.
Kafamda duruyor, olan bu.
I don't know any more about cows than you do, so if I go as the gun, where's the trail boss?
Sığırlar hakkında senden fazla bir şey bilmiyorum. Eğer ben silahlı gidersem, Sürüye kim başkanlık edecek.
With a gun in our hand at the bank. That's where the money is these days.
Elimizde tabanca ile bankaya dalıp soyacağız.
- Where's the gun?
- Tabanca nerede?
Where's the gun?
Çabuk, silahım nerede?
Where they shoot the cattle with that air gun thing? - That gun is no good.
Sığırı kafasından şu hava tabancası şeyiyle vurdukları yere?
- Where's the gun?
- Silahın nerede?
Yeah, it's the only detail where you're told to drink, gamble and pick up hookers, all the while carrying a gun.
Öyle, tek mesele üzerinde üniforman varken nerede içip, kumar oynayıp ve fahişelere gittiğindir. Cennet Bahçesi.
Let us suppose you were out on deck at the time of the shooting and saw what took place, and thus knew where the gun was lying.
Diyelim ki salondaki olayı gördünüz. Dolayısıyla silahın nerede olduğunu da biliyordunuz.
Where's the fog gun?
- Pekâlâ, sis topu nerede?
- Where's the fucking gun, Danny? - What?
- Lanet silahın nerede Danny?
- Where's the fucking gun?
- Lanet silahın nerede?
Where's the gun powder?
Barut nerede bulunur?
Where's the gun that was here?
Buradaki tabanca nerede?
Let's set a grid from the car to where the rock landed. In case the guy tossed the gun.
- Adam silahı fırlatmış mı onu anlamak için mi?
- Where's the gun?
- Tüfek nerede?
- Where's the gun, asshole?
- Silah nerde, aptal?
I'd been searching several minutes, he was up on the bridge... and probably 25 feet from me... directing me to where he thought that the gun had landed in the water.
Ben silahı bulmaya çalışırken, o yukarıda köprünün üzerindeydi. Benden yaklaşık 8 metre yukarıdan silahın suyun neresinde olabileceğine dair beni yönlendiriyordu.
Where's the gun?
Silah nerede? Vur beni!
Where's the bullets for this gun, man, huh?
Bu tabancanın kurşunları nerde, ha?
Where's the gun?
Nerede silah var?
Where's the gun?
Silahın nerede?
Where's the gun?
Silah nerde?
Where's the gun? Where's the gun?
- Silah, silah nerede?
Where's the gun?
Tabanca nerede?
Set up Rupert's death where to meet you, the gun, Miami.
Rupert'ı öldürmeyi. Seninle karşılaşma işini, silahı, Miami'yi...
If you're thinking that armored car's gonna be pulling up soon, and you might be privy to a hellacious gun fight where yours truly just might buy the proverbial farm... you're dead wrong.
Eğer şu zırhlı arabanın yakında duracağını sanıyorsan ve silahlı çatışmada özel olabileceğini düşünüyorsan meşhur bir çiftlik satın alabileceğin yerde yanlışlıkla ölmüş olursun.
- Where's the gun?
- Peki silah nerede?
- What? - Where's the gun?
- Oturma odasında.
- Annie, where's the gun?
- Havuza attım.
- Folks, where's the gun?
- Millet, silah nerede?
All right, so where's the gun you shot her with?
Onu vurmak için kullandığın silah nerede?
Celia's thrown onto the bed... then, remember if you stop here, on the mark, because it is simpler for you to go to the bureau... where you get out the gun.
Celia yatağa düşer... Sonra, bu noktada durmayı unutma, böylece tabancayı alacağın büroya gitmen daha kolay olacaktır.
Ah, where's the gun?
Tabanca nerede?
Where's the gun? ! Get off her!
Uzak dur ondan!
Where's the gun?
Peki silah nerede?
Where's the gun he gave me?
Bana verdiği silah nerede?
Evie, where's the gun?
Evie, silah nerede?
Avi where's the case? - Put the gun away.
Avi...
Where's the gun?
- Silah nerede?
See, where I come from, Prot, that's called "the fastest gun in the West" routine.
- Geldiğim yerde buna batının en hızlı silahı denir.
where's the gun room?
Silah odası nerede?
Where's the gun, Tonio?
Silah nerede, Tonio?
Howard Salt, a federal employee working on the U.S. Census, got as far as the White House front door yesterday, where he was stopped by security and shot accidentally by his own gun.
ABD Nüfus Sayım İdaresi'nde çalışan Howard Salt isimli bir federal memur dün Beyaz Saray'ın ön kapısına kadar gelmiş, güvenlik tarafından durdurulmuş, yanlışlıkla kendi silahıyla vurulmuştu.
Where's the gun, Tony?
Herkes yapar bunu.
Where's the gun?
- ne oldu, Erin? - Erin, sen iyi misin?
Where's the gun?
- Erin, neler oluyor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]