Wherever you're going translate Turkish
110 parallel translation
Well, I'm sure you both want to get to wherever you're going.
Sizi daha fazla tutmayalım, eminim artık gitmek istersiniz.
Whatever you're doing. Wherever you're going.
Yaptıkların, gittiğin yerler.
Well, wherever you're going, I might as well keep you company, mightn't I?
Her nereye gidiyorsanız size eşlik etmemin bir sakıncası yok değil mi?
Get wherever you're going, but for goodness sake come to close quarters with the Hun.
Nereye gidiyorsan git ama Tanrı aşkına Almanlarla yakın dövüşe gir.
And then, do it later on but that seems like such a hack's way of getting married, so we're going to drive up-state, or over to Jersey, or wherever it is that you do it, and do it.
Gerisini de sonra yapacaktık. Ama bu çok sıradan göründü, o yüzden... Jersey'e veya bu işler nerede yapılıyorsa oraya gidip... yapacağız.
You're going home, Wherever that is.
Evine gideceksin. Orası neresiyse. Hayır.
Wherever you're going, you better walk.
Gideceğiniz yere yürüyerek gidin.
Have a good trip to wherever you're going.
Her nereye gidiyorsan, sana iyi yolculuklar.
Wherever you're going!
Sen nereye istersen!
You can get a transport there to Mos Eisley or wherever you're going.
Orada Mos Eisley'e giden bir araç bulursun.
Okay. Good luck, wherever you're going.
- Nereye gidiyorsan iyi şanslar.
Wherever you're going
Sen nereye gidersen.
Oh, you might get to Berlin or Constantinople, maybe even Hong Kong, wherever you're going, but one day you'll turn the wrong corner and :
Oh, Berlin yada İstanbul'a gidebilirsin, hatta belki Hong Kong, her nereye gidersen, birgün yanlış köşeyi döneceksin ve :
But I want you to know that, wherever it is you're going, I hope you'll be very happy.
Ama bilmeni isterim ki, her nereye gidiyorsan, umarım orada çok mutlu olursun.
Wherever you're going.
- Wherever you're going.
So wherever you're going, I'm going.
O yüzden nereye gidersen, ben de gelirim.
Wherever you're going, it's probably for the best.
Nereye gidiyorsan, herhalde senin için en iyisidir.
But I'll be glad to take you wherever you're going.
Ama tabii seni istediğin yere götürebilirim.
Well, wherever you're going, take me with you.
Öyleyse nereye gidiyorsan beni de götür.
She's sailing you wherever you're going.
Seni tekneyle o götürecek.
And you, go shoot pool with your brother... or wherever the hell you're going.
Sende kardeşinle bilardo oynamaya git... ya da başka nereye gidiyorsan...
Wherever you're going, would you have dinner with me first?
Nereye gideceksen, önce benimle bir akşam yemeği yer misin?
You get back to wherever it is you're going... maybe you should find yourself a better class of guy.
Gitmek istediğin yere varınca... belki de kendine daha düzgün birini bulursun tamam mı?
Wherever you're going.
Sen nereye gidiyorsan oraya.
I'm going wherever you're going.
Sen nereye gidiyorsan ben oraya gidiyorum.
Greg : Good luck getting wherever you're going.
Her nereye gidiyorsanız iyi şanslar dilerim.
Wherever you ´ re going with this, you ´ re wrong.
Bu tavrınla neye varmak istiyorsan, yanılıyorsun.
Lyle, wherever you're going, you are still gonna be there.
Lyle, nereye gidersen git, hâlâ orada olacaksın.
I won't make stupid threats but you're not going to run away with this guy because wherever you go, I can follow you... even if it's to the woods in New Hampshire.
Aptalca tehtidtler savurmayacağım ama bu herifle gitmeyeceksin çünkü nereye gidersen git, seni takip edebilirim... New Hampshire ormanlarında olsa bile.
I just wanted you to know wherever you're going or whatever you're doing right now I want you to know that I wanted to kiss you just then.
Bilmeni istedim her nereye gidiyorsan ve her ne yapıyorsan bilmeni istedim, o anda seni öpmek istedim.
So have fun tonight, wherever you're going.
Bu gece her nereye gidiyorsan iyi eğlenceler.
So in order to attract the bees to you and get them to cluster on you, we're going to place little droplets of this wherever we want the bees to come.
Arıları üzerine yöneltmek ve üzerinde kümelenmelerini sağlamak için, arıların toplanmasını istediğimi yerlere bundan, küçük damlalar serpeceğiz.
Why don't you have federal counsel meet us wherever we're going?
Neden gittiğimiz yere bir federal avukat ayarlamıyorsun?
Look, I have the most important dinner of my life tonight so wherever we're going, you know we just have to be home by 6.
Bak, bu gece hayatımın en önemli akşam yemeği var....... yani her nereye gidiyorsak, biliyorsun. 6 dan önce evde olmalıyım.
But if you get on that plane and you go to Cincinnati... or Tanzania or wherever you're going, we'll never know if it could've been something more.
Ama o uçağa binip Cincinnati gidersen... Yada Tanzania yada nereye gidiyorsan, Hiç bir zaman bilemezsin eğer daha fazla birsey varsa.
Try not to get stuck wherever you're going.
Gittiğin yerde takılmamaya çalış..
Come, let me take you wherever you're going.
Gel seni istediğin yere kadar götüreyim. Gel.
No no- - you know, we always get to wherever we're going on time.
- Hayır, hayır.
Wherever we've been, I can tell you where we're going.
Gideceğimiz yeri söyleyebilirim.
Oh, uh, well, look, wherever you're going, if you're in a hurry,
Şey, bak nereye gidiyorsan ve acelen varsa seni bırakabilirim.
- Wherever you're going, I'm following.
- Sen nereye, ben oraya.
You're going to be fine, wherever you go.
Nereye gidersen git iyi olacaksın.
You're going to that gas station and hitching a ride back to wherever you came from.
Sen de bir benzinliğe gidiyorsun ve geldiğin yere dönmek için kendine bir araç buluyorsun.
Wherever you're going, hopefully, they have a Laundromat.
Nereye gidiyorsan, umarım orda çamaşır makinesi vardır.
One night I'm going to come to you, inside of your house, or wherever you're sleeping, and I'm going to cut your throat.
Bir gece evine ya da her nerede uyuyorsan, oraya geleceğim sonra da gırtlağını keseceğim.
Wherever you're going, I don't care.
Nereye gittiğin önemli değil.
Let me drop you somewhere near wherever you're going.
Sizi gideceğiniz yere yakın bir yerde bırakırım. Heh?
Have a safe trip, wherever you're going.
Her nereye gidiyorsan, hayırlı yolculuklar.
Wherever you're going.
Her nereye gidiyorsan.
I'm sure you have to go wherever it is that you're going.
Başka bir şey olsaydı, bunu bilirdin.
You'd better get wherever you're going fast.
Gideceğiniz yere bir an önce gitseniz iyi olur.
you're going the wrong way 74
you're going to die 99
you're going to be a father 17
you're going down 158
you're going to hell 34
you're going to lose 24
you're going too fast 33
you're going to kill me 26
you're going to be great 24
you're going to be okay 102
you're going to die 99
you're going to be a father 17
you're going down 158
you're going to hell 34
you're going to lose 24
you're going too fast 33
you're going to kill me 26
you're going to be great 24
you're going to be okay 102
you're going to 51
you're going to jail 90
you're going to love it 23
you're going back 31
you're going home 128
you're going to love this 34
you're going to be late 44
you're going to school 20
you're going 312
you're going out 41
you're going to jail 90
you're going to love it 23
you're going back 31
you're going home 128
you're going to love this 34
you're going to be late 44
you're going to school 20
you're going 312
you're going out 41