English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Whether i like it or not

Whether i like it or not translate Turkish

295 parallel translation
I have to talk business with you whether I like it or not.
Hoşuma gitse de, gitmese de, sizinle iş konuşmak zorundayım.
I'll end up going back whether I like it or not.
İstesem de istemesem de ıslahevine yollanacağım.
It has been with me for so long that... whether I like it or not, without it I would be a lost man.
Uzun zamandır bu duyguyla yaşıyorum. Hoşuma gidip gitmediğini bilmiyorum. Bu duygu olmasaydı ben de olmazdım.
Whether I like it or not, I am at present the law in this hostile country.
Beğen veya beğenme, şu anda düşmana ait topraklarda yasayı temsil ediyorum.
Whether I like it or not, eh, Captain?
Hoşuma gitse de gitmese de mi, Yüzbaşı?
You mean I'm stuck with it whether I like it or not? Oh, it won't be so bad.
Hoşuma gitse de gitmese de kaçarım yok yani?
There's no such thing as should or should not the only thing matters is whether I like it or not
Burda sorgu suhal yoktur... işler Sadece benim keyfime göre yürür
Blackheart for Life, whether I Like it or not.
Ömür boyu Blackheart, istesem de istemesem de.
Whether I like it or not, I can't talk about you even when I'm no longer your lawyer.
Istesem de istemesem de avukatliginizi biraktiktan sonra bile bu konuda konusamam.
Whether I like it or not, you're the key.
Hoşuma gitsin ya da gitmesin, anahtar sensin.
Whether I like it or not...
Hoşlansam da hoşlanmasam da...
And whether I like it or not, he is a man capable of making his own choices.
Beğensem de beğenmesem de o büyüdü kendi seçimlerini yapabilir.
I'm going on this vacation whether you like it or not!
Beğen ya da beğenme bu tatile çıkacağım!
But, if and when I do, I shall not care whether you like it or not.
Fakat yapacak olsam hoşunuza gidip gitmeyeceği umurumda olmaz.
There I was, all right, looking for her, whether I felt like admitting it to myself or not.
Oradaydım işte, onu arıyordum. Kendime itiraf etmek istesem de istemesem de öyleydim.
Whether you like it or not, I'm getting a doctor.
Beğensen de, beğenmesen de bir doktor getireceğim.
That's why I'm cutting myself in whether you like it or not.
İstemeseniz de bu işe bulaştınız.
Whether you like it or not, I'm taking these two downstairs.
Hoşunuza gitse de gitmese de, onları götüreceğim.
I don't care whether you like it or not.
- Sevip sevmediğin umurumda değil.
And, Celia, after the holidays, I'm going to do something about all this whether either one of you like it or not.
Ve, Celia, tatillerden sonra, herhangi biriniz istese de istemese de bütün bunlar hakkında bir şeyler yapacağım.
I'm coming upstairs with you, Lelia, whether you like it or not.
Hoşuna gitse de gitmese de seninle yukarı çıkıyorum.
This is my dress and I like it and I think Mr Shahbandar is going to like it and the way I've done my hair whether you like it or not.
Bu benim kıyafetim ve hoşuma gidiyor. Ayrıca saçımı yaptığım şekil de Bay Shahbandar'ın da hoşuna gidecektir beğen ya da beğenme.
And whether you like it or not, I'm just as much a part of that team as you are.
Hoşuna gitse de gitmese de ben de en az senin kadar bu takımın bir parçasıyım.
I hate to have to tell you this, but whether you like it or not... you're a man and you're stuck with it.
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama hoşuna gitse de gitmese de sen bir erkeksin ve bundan kurtulamazsın.
So, whether you like it or not, I'm going on my own.
Bu yüzden, hoşlansan da hoşlanmasan da tek başıma gideceğim.
Well, the difference is a matter of ethical and intellectual superiority which is caused whether you like it or not by blood and by class difference
FarklıIık, ahlâki ve entelektüel üstünlük meselesidir. Beğensen de, beğenmesen de bu durum kan bağı ve sınıf ayrıIıklarından kaynaklanır.
And I don't want to bother you with a lot of meteorological mumbo-jumbo, but the fact is, you see, whether we like it or not, fog, it moves.
Size bir sürü meteorolojik saçmalık anlatmak istemiyorum ama gerçek şu ki, hoşlansak da hoşlanmasak da, sorun sis - hareket ediyor.
One thing I know for a fact, whether you like it or not we could use some rain
Tüm bildiğim, sizin söyleyecekleriniz. Evet, gerçekten... yağmur yağmalı.
I'm gonna help you whether you like it or not.
Hoşuna gitmese de yardım edeceğim.
I know you think this is all a joke, but you're gonna listen to me whether you like it or not.
Bunu tamamen bir şaka sanıyorsun, ama beni dinleyeceksin istesen de istemesen de.
And whether you like it or not, I'm a cop and you're not.
Ve hoşuna gitse de gitmese de, polis olan benim, sen değilsin.
You operate under the same laws I do whether you like it or not.
Hoşuna gitse de gitmese de benimle aynı yasalar altında çalışmak zorundasın.
I'll come see you whether you like it or not.
HoşIanmasanız da, sizi görmeye geIeceğim.
No, I think you've got to be willing to let your baby come, whether you like it or not.
Seversin ya da sevmezsin, bence bebeğinin doğması için istekli olmalısın.
As a representative of the human race... I'm speaking for us all whether you like it or not.
İnsan ırkının bir temsilcisi olarak... beğensen de beğenmesen de hepimiz adına konuşuyorum.
I'm gonna save you whether you like it or not.
İstesen de istemesen de seni kurtaracağım.
The truth is, it really is totally irrelevant whether I like this man or not.
Gerçek şu ki olayın bu adamı sevmem ya da sevmememle hiç alakası yok.
If I am elected governor I'll lower taxes whether bureaucrats in the state capital like it or not!
Eğer vali seçilirsem bürokratlar hoşlansınlar ya da hoşlanmasınlar, vergileri düşüreceğim!
Because whether you like it or not, I am gonna marry your daddy.
Çünkü hoşlansan da hoşlanmasan da babanla evleneceğim.
What I should be doing... is putting you on the next bus back to L. A... whether you like it or not.
Yapmam gereken... seni bir sonraki Los Angeles otobüsene bindirmek istesen de istemesen de.
It's not a question of whether I liked the house or I didn't like the house.
Sevdim değil. Evin, ev gibi değildi demek istedin.
It's, like, when I'm drawing comics, I still think of Charles's approval when I'm drawing... and whether or not he's gonna like'em.
Çizgi roman çizerken hala Charles'ın onayını almayı düşünüyorum sanki beğendi mi beğenmedi mi diye.
Look, Bruce I'm a part of this, whether you like it or not.
Bak Bruce... hoşuna gitse de, gitmese de bu işin bir parçasıyım.
I'll bet all of you, whether you know it or not... already like Johann Sebastian Bach.
Eminim hepiniz, haberiniz bile olmadan Johann Sebastian Bach'ı seviyorsunuz.
I'm going to help them, Toscat, whether you like it or not, and I think my friends will join me.
Onlara yardım edeceğim, Toscat, hoşuna gitse de, gitmese de, ve arkadaşlarımda bana katılacak.
And I'm gonna get it from you whether you like it or not.
Ve istesen de istemesen de, bu bilgileri senden alacağım!
Whether I look like her or not, it's the truth.
O'na benzesem de benzemesem de doğru olan bu.
To be honest, I haven't been able to tell whether you like it or not.
Hoşuna gidip gitmediğini tam olarak anlayamadım.
I'm just like you, whether you like it or not.
Tıpkı sizin gibiyim, beğenseniz de, beğenmeseniz de.
'I'm just like you, whether you like it or not.
Tıpkı sizin gibi, beğenseniz de, beğenmeseniz de.
I'd like you to consider my alternative, and then you can decide whether or not to try it.
Alternatiflerimi göz önünde bulundurmanı istiyorum, ve daha sonra, uygulayıp, uygulamamak sana kalmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]