English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Whiff

Whiff translate Turkish

621 parallel translation
One whiff of this, and you'll forget everything.
Bir koklayin, her ºeyi unutursunuz.
His first whiff of Washington?
Washington'ın kokusu mu?
A single whiff informed me that it had been recently filled, obviously after filling it, you would pour the contents back into the bottle, therefore you would have changed your mind about a cricket match.
Hafif bir koku onun yakın zamanda doldurulduğunu gösteriyordu, tabii, doldurduktan sonra, içeriğini yeniden şişeye boşaltman ve bunun için de kriket maçına gitmekten vaz geçmen gerekiyordu.
Get over by his head. If he comes to while I'm probing... pour some of it on a hunk of cotton and give him a whiff of it.
Ben iş görürken kendine gelecek olursa... bir pamuk parçasına biraz döküp ona koklatın.
Is it all right if I give her a little whiff of this?
Ona da bundan azıcık koklatsam mı acaba?
Then, suddenly, I got a whiff of jasmine.
Sonra birden hafif bir yasemin kokusu duydum.
I remember there was a whiff of jasmine before I was knocked out.
Dayaktan bayılmadan önce bir yasemin kokusu geldiğini hatırladım.
Letting a little thing like a whiff of alcohol make me blow my top.
Alkol koklamak gibi basit bir şeyin tepemi attırmasına izin vermişim.
Oncet I even got a whiff of perfumey... like yours.
Bir keresinde parfüm kokusunu bile almıştım. Tıpkı şimdi aldığım gibi.
Just get a whiff of that air. Honey, you're gonna love it.
Aşkım şu havayı bir içine çek, bak o zaman bayılacaksın.
You know that a whiff of wine is enough to set him off.
Şarabın kokusunun bile onu sarhoş etmeye yettiğini biliyorsun.
- Care for a whiff of those smelling salts?
- Benimle biraz amonyak tozundan çekmek ister misin?
- Got a whiff of the horses, I guess.
- Atların kokusunu aldı, sanırım.
Perhaps you'd like a whiff of the fart you called me.
Belkide bana söylediğin osuruktan ufak bir esinti istersin.
Now, give our friend here a whiff of Batwake.
Şimdi dostumuza Batayıltıcı ver.
One quick whiff of something called potassium argon and they can tell the age of the stone, where it was quarried, when it was cut and the name and address of the man who did it.
Bak baba, potasyum argon denen bir maddeyle, taşın yaşını, ne zaman çıkarıldığını, ne zaman yapıldığını yapanın adına ve adresine kadar herşeyi tespit edebiliyorlar.
I just when get one whiff of it and...
Artık sadece kokusu kalmıştı ve...
The day I got whiff of them through a squealer Did, within a week, a mop-up right good.
Bir gün, bir muhbirden bilgi aldım ve bir hafta içinde onları temizledik.
I can take one whiff of a horse and know I got a good one.
Kokusundan bile atın iyisini anlarım.
So when he feels one coming on, he takes a whiff of oxygen.
Nöbeti hissettiği zaman böyle bir nefes oksijen çeker.
When he kissed me, I never told him this... but the best part about being in his arms... was that I could get a good whiff of his hair.
Beni öptüğü zaman, ona bunu söylemedim ama en güzel yanı, kollarındayken saçının kokusunu çok daha iyi içime çekebilmemdi.
And you and your tales of old-timers don't mean a whiff of cow dung because you never had the guts to do it.
Sen ve senin eski toprak hikayelerin inek gübresi kokusu kadar anlamsız çünkü sende asla bunu yapacak kadar cesaret olmadı.
Wait till they get a whiff of old Skimp.
onlar yaşlı cimriyi görene kadar bekle.
Boy, get a whiff of that smell.
adamım şu kokuyu aldın mı.
Just a whiff of gas.
- Bu gaz için.
Now, just a little whiff of the gas.
Şimdi biraz... gaz vermem gerekecek.
What a whiff.
Ne kötü kokuydu!
Take a whiff of this.
Şundan bir nefes çek!
Blonde, blue-eyed... perfume, the whole whiff of her was just...
Sarışındı, mavi gözlüydü... parfümü, havaya yaydığı koku...
Just get a whiff of that perfume, Fleur de Floozy.
Huh. parfümündendir, Fleur de Floozy.
Take a good whiff.
İyice içine çek.
Take a whiff...
Koklasana...
Expect me to believe that you can whiff her when there ain't no other dog in the whole joint that's caught her yet?
Etraftaki onca köpek onu yakalayamamışken senin onu bulduğuna nasıl inanayım?
Many a rustler has said his prayers when he got a whiff of them lavender bath salts.
Hırsızın biri, Lee ona dua ederken burnuna lavanta kokusu geldiğini söylemiş.
Get a whiff of it, mrs magistrate...
Bir koklayın, hakime hanım.
I GOT ONE WHIFF AND ALREADY I'M THINKING ABOUT 2 WEEKS IN THE MOUNTAINS, HUH?
Bu sabah işe gelirken yol üstündeki parkta dolaştım.
One whiff and he'll be drowsing off like a bear in hibernation.
Bir nefesi adamı kış uykusuna yatmış ayılara döndürür.
Hey, Chief, get a good whiff.
Hey, Chief, buna ne dersin.
This hint, this whiff of the existence of atoms was carried much further by a contemporary named Democritus.
Atomun bu hali, bu ip ucu ile Democritus'a kadar taşındı.
A hundred and twenty-five years without a whiff of pussy.
Kadın kokusu olmadan yüz yirmi beş yıl.
Some men, once they get a whiff of it, they trail you like a hound.
Bazı erkekler bir koku alsınlar, köpek gibi peşinizden koşarlar.
Not for him the whiff of scandal.
Herşeyi düzenli ve masum.
I think we ought to give Mr Struthers a whiff of his own cologne.
Bence Bay Struthers'a kendi parfümünün kokusunu sunmalıyız.
Well, let's see. The snap of a few sparks, a quick whiff of ozone... and the lamp blazed forth in unparalleled glory.
Birkaç kıvılcım ve yanık kokularından sonra lamba eşsiz güzellikte bir ışık saçmıştı.
- I bet you 1 0 bucks he can whiff you.
- Seni zımbalayacağına 10 $.
One whiff of me heading for that corral, and Hector'd have the old man down on me like a shot.
Çite doğru koşarken bir esinti gelse Hector İhtiyar'ı anında üzerime salardı.
Since the early ships came, sausages direct from Niece and Lyon... good smoked ham from Dijon, take a whiff, it's a breath from home.
Niece ve Lyon'dan sosisler... Dijon'dan iyi tütsülenmiş domuz eti, koklayın, evden bir esinti sanki.
Here! Take a whiff of this, you little fruitcake.
Şunu bir koklasana!
Yeah, and the moment Jesus got a whiff of'em, he's away.
İsa, meleği koklayıverince, melek kaçıverdi.
Trod in a boche and can't get rid of the whiff.
" Bir Almanı çiğnedim, kokusundan kurtulamadım gitti.
Ezra, get a whiff of that fresh air.
Ezra, çık biraz temiz hava al.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]