Whispers translate Turkish
2,157 parallel translation
[whispers] Daphne Wilson.
Daphne Wilson.
I know you're in there. [whispers] It's our nosy landlord.
Bu meraklı ev sahibimiz.
[whispers] It's terminal.
- Son günleri.
[whispers] I am not letting her think that I am dying.
Öldüğümü düşünmesine izin vermeyeceğim.
[whispers] I wanted to be included so I came up with a lie.
Dahil olmak istedim ki, ben de yalan söyleyebileyim.
[whispers] I met somebody. Oh, God.
- Birisiyle tanıştım.
( whispers ) Are you going to eat your olives? No.
- Şu zeytinlerden yesem bir şey olur mu sence?
( Whispers ) You are my rock.
Kaya gibi.
( Whispers ) What story?
Ne hikayesi?
( Whispers ) Shh. I'm waiting to hear what happens to the bird.
Kuşa ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
Her throat will be sore and it will take some time for her voice to recover, starting with whispers.
Boğazı ağrıyacak ve sesinin geri gelmesi fısıltıyla başlayıp biraz zaman alacaktır.
Even your whispers sound fat.
Fısıltın bile şişko senin.
( whispers ) : Excuse me.
Özür dilerim. özür dilerim.
( whispers ) : Don't forget that cookie. ( laughs )
Kurabiyeyi unutma.
[Whispers] Now.
Şimdi.
( WHISPERS ) Little something for Sir.
Beyefendi için küçük bir şey.
WHISPERS : I told you she had a wang.
Penisi olduğunu sana söylemiştim.
"No more whispers."
Artık fısıldamak yok.
Well, the whispers can stop.
Söylentileri kesebilirler.
( WHISPERS ) No.
Hayır.
Drop in a few key whispers, some damning evidence...
Birkaç kişiye söylenti olarak aktarırız, birkaç kanıt oluştururuz.
Then he's a good person to start hearing some whispers.
Söylentiyi başlatmamızı sağlayacak doğru kişi bu o zaman.
Look, all the drunken whispers in the world won't matter if it doesn't look like he's made off with their bribe money.
Rüşvet parasıyla kaçmış gibi görünmediği sürece... -... dünyadaki tüm sarhoş fısıltıların hiçbir önemi olmayacak.
HE WHISPERS : This IS Mr Malik?
Arayan Bay Malik?
And "eventually" will come much sooner here than... ( Whispers ) Oh, damn it.
"Nihayetinde" dediğim de çok daha kısa sürede gelir... Kahretsin.
Yeah, well, it could be... ( Whispers ) something else time.
Evet ama... Başka bir şeyin vakti gelmiş olabilir.
Mmm. Oh, our entire night, our "Henry went to bed early" night is gonna be spent... ( Whispers ) working.
Tüm gecemiz, tüm "Henry erken uyudu" gecemiz çalışarak geçecek.
And because you are a heart surgeon who looks like you, and because you are a truly kind man with a wonderful spirit, I'm gonna bet every woman who meets you thinks they feel the butterflies and the candy hearts... ( Whispers ) and the paper flowers.
Senin gibi görünen bir kalp cerrahıyla muhteşem bir ruhu olan, bu kadar kibar bir adamla görüşen her kadın midesinde kelebekler hisseder, etrafında kalpler ve çiçekler görürdü zaten.
Sometimes at night, it whispers to me.
Bazen geceleri bana fısıldadığını duyuyorum.
( Whispers ) Ohh. Hos.
Kaşarlar.
Careless Whispers?
Dikkatsiz fısıltılar mı? ( Careless Whisper )
I keep hearing whispers about a wildcat strike against The Tumbleweed.
Sağda solda Tumbleweed'e karşı yapılacak yasadışı grevle ilgili dedikodular duyuyorum.
[Whispers] Devin?
Devin?
[WHISPERS] There is no Monday at 4.
Pazartesi 16 : 00 falan yok.
[WHISPERS] Don't come in on Monday.
Pazartesi günü gelmeyin.
[WHISPERS]... Channing.
- Caroline... Channing.
[WHISPERS]... Channing.
Channing.
[WHISPERS] You're not getting in.
Girmiyorsunuz.
[Whispers] There is no Monday at 4 : 00.
Pazartesi 16 : 00 falan yok.
[Whispers] Don't come in on Monday.
Pazartesi günü gelmeyin.
[Whispers] Don't come.
Gelmeyin.
[Whispers] Channing.
Channing.
Whispers are he's sleeping with his intern.
Dedikodulara göre, stajyeriyle yatıyor.
[Whispers] Good night.
İyi geceler.
( Engine starts ) ( Whispers ) Damn it, Alex, drive safely.
Lanet olsun, Alex, dikkatli sür.
( katie hampton ) ♪ I'm not perfect, I'm no snitch ♪ ♪ but I can tell you ♪ ( whispers ) ♪ she's a... ♪ ( buzzer )
ecethequeen iyi seyirler bitches : ) Saldırıya uğradığımızı düşünüyordum.
[whispers] Say it.
Söyle.
( Whispers ) Yeah. You okay?
İyi misin?
[Whispers] It's Alice.
Ben Alice. Tamam, hadi konuşalım.
[Whispers indistinctly]
Ne?
[WHISPERS] Don't come.
Gelmeyin.