Who's the translate Turkish
67,743 parallel translation
And I don't know if... he slipped and fell or had a heart attack or met someone who didn't like the way he looked... I don't know.
Kayıp da düştü mü, kalp krizi mi geçirdi yoksa bakışından hoşlanmayan biriyle mi karşılaştı bilmiyorum.
Hey, who's got two thumbs, a bottle of Zafiro, and 20 % of the common fund? !
İki baş parmağı, bir şişe Zafiro'su ve ortak fonun % 20'si kimde?
I'm the guy who's gonna get you out of here - and let you keep your hours.
- Seni buradan çıkarıp saatlerini de işletmek isteyen biriyim.
- Oh. And who's the busy little bee?
- O çalışkan küçük arı kim peki?
It's women like you, who've nurtured venom and resentment for years, that make it such a battle for the rest of us who are actually putting our asses on the line and risking something.
Yıllardır senin gibi kötülükten ve küskünlükten beslenen kadınlar yüzünden kendini tehlikeye atıp bir şeyleri riske eden geri kalanımız büyük bir savaş veriyor.
You're still riding around without a partner and you got a guy coming in who doesn't know the first thing
Hala bir partnerin olmadan çalışıyorsun. ve şimdi de polis işlerinden hiçbirşey anlamayan bir...
I mean, they're a bunch of scared, screwed-up people who come to work every morning wondering if today's the day that they get shot.
Demek istediğim, buraya her sabah "acaba bir sonraki vurulan ben olur muyum?" diyerek geliyorlar.
There's no shame in doing television. Says the man who just signed Sinatra and Dean Martin to a multimillion-dollar Western romp.
Sinatra ve Dean Martinle multimilyon dolarlık kovboy filmi anlaşması yapan adam diyor bunu.
! Who the fuck do you think you are, out of bounds? !
Sen kendini ne sanıyorsun da bana sınırı aşıyorsun diyorsun!
Someone who's right for the goddamn part.
Lanet olası rol için uygun olan biriyle.
The last few months of his life are a mystery... where he went, who he spoke to.
Yaşamının son bir kaç ayı tam bir sırdı... nereye gittiği, kimlerle konuştuğu.
She's on the phone right now, and I can't hear a word, but I got a bad feeling about who she's calling.
Şu an birini arıyor, tek kelime bile duyamıyorum, ama kimi aradığı konusunda kötü şeyler hissediyorum.
He's the one who set it up.
Bunu ayarlayan oydu.
Occasionally, some of the new boys call me, ask for recommendations, agents or assets I may have had who are fluent in Russian or English.
Ara sıra, yeni çocukların bazıları beni arıyorlar. benden eleman istiyorlar, Rusçası ve İngilizcesi akıcı olan ajan ve muhbirler.
Says the manic depressive who's off his meds.
Manik depresif ilaçlarını almıyordu dedi.
But what we didn't know, he's the mechanic who serviced the plane.
Ama bilmediğimiz şeyse uçağın servisinden sorumlu mühendis o.
He's the one who orchestrated the breakout.
Kaçışı yöneten oydu.
Who orchestrated the breakout.
Kaçışı o yönetti.
One who you framed in order to set off a firestorm in the U.S. intelligence community.
ABD istihbarat camiasında bir fırtına çıkarmak için tezgaha getirdiğin biri.
That's the difference between what's being used today and what anyone who gets their hands on Whitehall's device will be using tomorrow.
Bugün kullanılanlar ile Whitehall'ın cihazını elinde bulunduran birinin yarın kullanacağı arasındaki fark.
You're the one who's poisoned him against me, manipulated him.
Onu bana karşı zehirleyen sensin, onu manipüle ettin.
The next thing we know happened for sure is that Dilton Doiley, who was leading Riverdale's Boy Scout Troop on a bird watching expedition, came upon Cheryl by the river's edge.
Kesin olarak olduğunu bildiğimiz diğer şey Riverdale İzci Takımı'nın lideri olan Dilton Doiley'nin bir kuş izleme yolculuğunda nehrin kenarında Cheryl'e rastlamasıydı.
Who's lighting fireworks at 6 : 00 in the morning?
Sabahın 6'sında kim ne yapsın havai fişeği?
Let's see who's riding the ginger stallion tonight.
Bakalım bu gece kızıl aygıra kim binecek görelim.
I'm back to being the shallow, toxic, rich bitch who ruins everything in her path.
Sığ, zehirli, yoluna çıkan her şeyi mahveden zengin kaltak oldum yine.
She's the one who's telling you not to say anything, right?
Sana kimseye söyleme diyen oydu değil mi?
There's one person who was at the river on July 4th that no one's talking about.
4 Temmuz'da nehirde olan ama kimsenin bahsetmediği biri var.
Who is captain of the football team, and Riverdale High's resident golden boy?
Takım kaptanını mı? Yoksa Riverdale'nin altın çocuğunu mu şikayet edeceğiz?
And I'm the asshole who's gonna help end it. We got to clear this location now.
Ve bu pislik bu işin bitmesinde yardımcı olacak.
When we looked at the things left behind on the train, women were the only ones who had personal items.
Trende bırakılan eşyalara baktık, sadece kadınların kişisel eşyaları varmış.
I'm the one who's scared, so I can't let that get in his way.
Cesur bir çocuk. Korkan benim, bunun da ona engel olmasını istemem.
I asked to make this announcement today because I thought you would appreciate hearing from a student, someone who believes just as much as you guys do that extracurriculars and clubs are the heart of Dennington Prep.
Bu duyuruyu bugün ben yapmak istedim çünkü bunu bir öğrenciden, ders dışı programların ve kulüplerin Dennington Koleji'nin kalbi olduğuna en az sizin kadar inanan birinden duymayı tercih edersiniz diye düşündüm.
If the adults are the ones who mess things up, then why do they get to tell us how it's gonna be?
İşleri berbat edenler yetişkinlerse neden onların dediği olmak zorunda?
That's just the thing, I don't know that I'm the kind of guy who...
Mesele şu ki, ben şey biriyim...
They're saying that he's the one who...
Breece'i öldüren adamın o...
If want to know what's really wrong with Norman, you should talk to the person who knows him best.
Norman'ın nesi olduğunu bilmek istiyorsanız onu en iyi tanıyan kişiye sormalısınız.
It was much easier to just blame it on the kid who just got out of the mental institution.
Akıl hastanesinden yeni çıkmış çocuğu suçlamak daha kolay.
I'm the only one who's gonna protect you.
Seni koruyacak tek kişi benim.
Lookin'at you standin'there... the sheriff, who's escaped from prison, out on a... mission to avenge the woman he loves... from her murderous and sick son.
Sen orada durmuşken sana bakıyorum... Hapisten kaçan Şerif... Sevdiği kadının intikamını katil ve hasta oğlundan almaya çıkmış bir adam.
- If you wanna know more about my attack, why don't you just ask the weed dealer? Green hair. She's the one who took the necklace.
Kolyeyi alan oydu.
Just all ups the ante on the illusion that we are two sweet girls who are just as scared of the attacker who's running loose.
Bu, göz boyayıp bizi iki tatlı kız gibi gösterecek. Yakalanamayan saldırgandan çok ürkmüş iki kızcağız.
But he is a rapist who's also the elephant in the room.
Yine de görmezden gelemeyeceğin oda kadar büyük tecavüzcü fil var.
Couple of years ago, they found the remains of a young girl who went missing 15 years prior in his backyard.
Birkaç yıl önce genç bir kızın kalıntılarını buldular. Onun arka bahçesinde 15 yıl önce kayıplara karışmış.
Rock, paper, scissors to see who goes to the pedophile's house.
Taş, kağıt, makasla kim sübyancı evine girecek bulalım.
I worked so hard to be this beacon of perfection, and now I'm just the idiot who dated the guy who raped my best friend, and I didn't even know it.
Mükemmelliğin figürü olmak için o kadar çalıştım ki şimdi en yakın arkadaşıma tecavüz eden adamla çıkmış olan aptalmışım sadece, kendimi hiç bilmiyormuşum.
She's not well, and you are the only person who can help her now.
O iyi değil... Ve şu an ona yardım edebilecek tek kişi sensin.
That's the guy who killed my brother.
Kardeşimi öldüren adam bu.
We're the ones who came out of it screwed.
Batırmış bir vaziyette çıkanlarız.
No, no-one who's been at the crime scene can have any contact with - Michael Farmer until he's been fully forensically processed.
Hayır, suç alanına giren hiç kimse, adli tıp işlemi tamamlanıncaya kadar Michael Farmer ile herhangi bir temasa geçmesin.
It's a boot print that doesn't relate to him or to anyone who attended the crime scene after the scene was cordoned off for forensic deployment.
Bu, suç mahallinin, adli kullanım için kordon altına alınmasından.... sonra şüpheliye veya olay yerine giren herhangi bir.... kişiye ait olmayan bir taban iz.
There's a chain of evidence, it starts with the investigating team, goes on to the Senior Investigating Officer, who presents it to the Crown Prosecutor.
Bir kanıt döngüsü var, araştırma ekibi ile başlıyor, Kıdemli detektife... gidiyor, Kıdemli Detektif, onu Baş Savcıya veriyor.
who's the boss 36
who's there 1391
who's the boy 23
who's the father 60
who's they 76
who's the girl 101
who's the lucky lady 21
who's the lucky girl 24
who's the new guy 29
who's the bitch now 16
who's there 1391
who's the boy 23
who's the father 60
who's they 76
who's the girl 101
who's the lucky lady 21
who's the lucky girl 24
who's the new guy 29
who's the bitch now 16