Why don't you ask him translate Turkish
439 parallel translation
Then why don't you ask him?
O zaman sen gitsene.
Well, why don't you wake him up and ask him?
- Uyandırıp sor öyleyse.
- Why don't you ask him?
- Ona sorsanıza?
Why don't you go to Sam Wainwright and ask him for the money?
Neden Sam Wainwriht'tan istemedin?
- Why don't you ask him?
- Ona sorsana.
Why don't you ask him to dinner?
Onu akşam yemeğine davet etmeye ne dersin?
Why don't you ask him who shot down Hugh Clagg?
Neden ona Hugh Clagg'i kimin vurdugunu sormuyorsun?
Why don't you call him and ask him?
Neden arayıp ona sormuyorsun?
If you're so worried, why don't you go and ask him, then?
Neden gidip sormuyorsun?
- Why don't you ask him yourself?
- Kendin sorsana.
Why don't you ask him where he wants to go?
Neden, gitmek istediği yeri sormuyorsun ona?
Why don't you ask him to join us in the bar?
Neden barda bize katılır mı diye sormuyorsun?
Why don't you call him up and ask him on the telephone first how much it's gonna be?
Niçin onu arayıp, önce telefonda ne kadar vereceğini sormuyorsun?
Why don't you come by tomorrow and ask him yourself?
Niçin yarın gelip, ona kendiniz sormuyorsunuz?
Then why don't you ask him, say tomorrow at lunch?
O zaman niçin ona sormuyorsun, sözgelimi, yarın öğle yemeğinde?
Why don't you ask him?
Neden ona sormuyorsun?
Why don't you ask him What he Wants?
Ne yapmak istediğini ona sorsanıza.
Why don't you ask him if the war will be finished by spring?
İlkbahara kadar savaşın bitip bitmeyeceğini neden ona sormuyorsun?
Why don't you ask him why he didn't warn us that the whole-wheat bread is stale?
ona bizi gelecek olan kepekli ekmeğin... neden bayat olduğu konusunda uyarmadığını sor.
Why don't you ask him?
Ona sor.
I mean, if your man followed me, why don't you ask him wh-wh-wh...
Hem, adamlarınız beni takip ettiyse, neden onlara sormuyorsunuz?
Why don't you ask him?
Ona sorsana?
Why don't you ask him?
Buna niye sormadın?
Why don't you come out and ask me if I went to bed with him?
Neden bana onunla yatıp yatmadığımı da sormuyorsunuz?
Why don't you ask him?
Ona sorsana!
- Why don't you ask him.
- Neden ona sormuyorsun?
Why don't you ask him.
Neden ona sormuyorsun.
Why don't you ask him?
Niçin ona sormuyorsun?
But if you know Mancini, why don't you ask him?
Mancini'yi tanıyorsanız neden ona sormuyorsunuz?
Why don't you ask him?
Niçin ona sormuyorsunuz?
If you think Tindle's out in the garden, for Christ's sake, why don't you go and dig him up! - We don't need to find him, sir.
Tindle'in bahçede gömülü olduğunu düşünüyorsanız, Tanrı aşkına neden gidip mezarı kazmıyorsunuz?
Why don't you call the Marlboro Man in here and ask him a couple of questions?
Niye dostun Marlboro Adam'ı buraya çağırmıyorsun ve ona birkaç soru sormuyorsun?
- Why are you in trouble with him? - Don't ask me.
Onu iyi tanıyor musun?
- Why don't you ask him that?
- Neden ona sormuyorsun?
Man, why don't you bring him in here and ask him?
Neden onu buraya getirip kendisine sormuyorsun?
Why don't you ask him yourself?
Kendiniz sorsanıza.
Why don't you ask him what he's really saying?
Neden ona gerçekten ne demek istediğini sormuyorsun?
Why don't you ask me if I love him?
Neden onu sevip sevmediğimi sormuyorsun?
Why don't you ask him when he wakes up?
Uyandığında, neden ona sormuyorsunuz?
Why don't you ask him for it?
- Neden tokayı ondan istemiyorsun?
- Why don't you ask him yourself?
- Neden ona kendin sormuyorsun?
Why don't you just go over and ask him what's going on?
Neden gidip ona neler olduğunu sormuyorsun?
- Why don't you ask him something?
Neden ona bir şey sormuyorsun?
Why don't you go and ask him?
Neden işin aslını ona sormuyorsun?
Since Baoyu is going there, why don't you ask him for this favour?
Madem Baoyu hazır oraya gidecek Neden ondan ricada bulunmuyorsun?
Face, why don't you just ask him?
Face, neden gidip sormadın?
Why don't you just ask him for the money, Eddie?
Neden ondan açıkça para istemiyorsun Eddie?
Why don't you just ask him?
Koç, niye kendisine sormuyorsun?
Why don't you ask him to come and propose to your dad?
- ona babayla konuşmasını söyle
Why don't you help him, for God's sake!
Ona neden yardım etmiyorsun, Tanrı Aşkına.
Why don't you ask the old master about the time they picked him so clean, he had to push the old car home.
Neden eski ustaya onu soyup soğana çevirdikleri ve o eski arabayı eve iteleyerek getirdiği zamanı sormuyorsun?