Why don't you take a seat translate Turkish
135 parallel translation
Why don't you just take a seat here.
Şöyle buyursanıza.
Why don't you take a seat in the patients'lounge?
Niye bekleme salonunda oturmuyorsunuz?
Why don't you take a seat right over there?
Buyurun oturun.
Lenny, why don't you take your beer and have a seat and wait for Sam?
Lenny, neden bir bira alıp oturup Sam'i beklemiyorsun?
- Why don't you all just take a seat?
- Memnun oldum. Bir sandalye çekip oturun.
Now, why don't you just take a seat in the back and we'll- - Yeah, go ahead.
Şimdi, niye siz gidip şöyle arka tarafta bir yere oturmuyorsunuz ve biz de- - Evet devam edin.
- Why don't you take a seat, Doctor?
- Neden oturmuyorsun, Doktor?
Billy, why don't you take a seat right up front here? And we can start story time.
Billy, istersen sen geçip, buraya otur ve biz de masal saatimize başlayalım.
Why don't you take a seat.
Neden oturmuyorsunuz?
- Well, why don't you take a seat?
- Neden oturmuyorsunuz?
Why don't you take a seat over here, sir.
Şöyle oturun, beyefendi.
- Why don't you take a seat again?
- Neden tekrar oturmuyorsunuz?
So why don't you take a seat down here beside your attorney.
Bu yüzden neden avukatınızın yanındaki koltuğa oturmuyorsunuz?
Why don't you take a seat?
Neden biraz oturmuyorsun?
Why don't you take a seat in the conference room, I'll get you a glass of water.
Bu hiç hoş değil Sayın Yargıç.
- Why don't you take a seat?
- Oturur musun Seth?
Why don't you just take a seat?
İsterseniz oturun.
Why don't you take a seat here.
Şöyle oturun.
Why don't you take a seat in the back?
Arkaya geç istersen.
- Why don't you take a seat over here?
Özür dilerim. Şuraya oturur musunuz?
Why don't you take a seat right here on my lap? No.
Hadi kucağıma otur.
Okay, why don't you go ahead and take a seat, Kyle.
Neden oturmuyorsun Kyle?
Why don't you take a seat?
- Neden oturmuyorsun?
Why don't you take a seat?
Oturun. Hayır.
Yo, Ross! Why don't you take a seat?
Neden oturmuyorsun?
Now why don't you just take a seat in the conference room?
Şimdi, siz geçip konferans salonunda oturun.
Why don't you throw him out of his chair and take a seat?
Şu herifi sandalyesinden atıp, otursana.
Why don't you take a seat?
Neden oturmuyorsun?
- Why don't you take a seat?
- Neden oturmuyorsun?
Why don't you take a seat over there, get comfortable.
Neden şuraya oturup biraz rahatlamıyorsun.
Take a seat, why don't you?
Oturmaz mıydınız?
Why don't you take a seat?
Hadi sen otur.
Why don't you, uh, take a seat right here, Roy?
Hadi otur şurada biraz Roy.
Long story, why don't you take a seat.
Uzun hikaye. Neden oturmuyorsunuz?
Why don't you take a seat?
Otursana.
All right, why don't you take a seat over there and don't move, okay?
Onun ortadan kaybolmasını hiç beklemiyordum. Sen şuraya otur ve bir yere kımıldama oldu mu?
Thanks. Why don't you take a seat? Thanks.
Neden oturmuyorsun?
Why don't you take a seat?
Buyrun, oturun. Benim koltuğuma geçin.
All right, why don't you take a seat right there.
Şuraya otur bakalım.
- Well, why don't you just take a seat?
- Avukat istiyorum. - Olur. Peki.
Dr. Thatcher, why don't you take a seat?
Dr. Thatcher, neden oturmuyorsunuz?
Mags, why don't you, uh, take a seat here next to your husband, and we'll get started.
Mags, kocanın yanına otur da başlayalım.
Why don't you take a seat, Mr. Lenk, and I'll see what I can find out.
Niçin oturmuyorsunuz bay Lenk, ben de ne yapabileceğime bir bakayım.
Why don't you take a seat?
Neden oturmuyorsunuz?
Now why don't you Take a seat...
Neden oturmuyorsunuz...
Why don't you take a seat in Kyle's empty desk for now?
Neden şimdilik Kyle'ın yerine oturmuyorsun?
Why don't you take a seat?
Neden şöyle oturmuyorsun?
Sir, why don't you take a seat, right over there.
Efendim, neden şöyle oturmuyorsunuz.
- Why don't you take a seat?
- Otursana.
Why don't you have a seat, Take a breath, calm down, and we'll talk?
İstersen otur, bir nefes al, sakinleş, öyle konuşalım.
Why don't you take a seat, Jack?
Bir sandalye çekmeye ne dersin, Jack?