English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wider

Wider translate Turkish

843 parallel translation
Open fire-boxes wider.
Yangın kutularını daha geniş açın.
Your eyes open wider.
Gözlerin fal taşı gibi açıldı.
- No. 2, that's a little wider movement.
.İki numara, biraz daha geniş bir hareket.
Open wider or I'll smash you to a molecule.
İyice aç, yoksa seni parçalara ayırırım.
Wider!
Daha çok!
But his music covers a much wider field than that, so Walt Disney has given the Pastoral Symphony a mythological setting.
Fakat müziği bundan çok daha geniş bir alanı içerir. Bu yüzden Walt Disney Pastoral senfoniye mitolojik bir ortam verdi.
Wider. Wider.
Daha çok aç.
Come on, open it wider.
Haydi, iyice aç.
Would it interest you to have a wider field for them?
Bunları daha fazla alanlarda kullanmak hoşuna gitmez mi?
It's the wider spread that I want.
Bunlar zaten yapıldı. İstediğim daha geniş bir açılım.
The seats here must be wider.
Masalar daha geniş olacak.
Like that, Captain, but more snub, wider.
Aynen böyle, geniş ve kalkıktı.
A little wider.
Biraz daha.
Open your mouth a little wider.
Ağzını biraz daha genişçe aç.
Make a wider turn, Georgia.
- Daha geniş bir dönüş al, Georgia.
I'm gonna whittle this crack a little wider.
Şu çatlağı biraz daha genişleteyim.
Of course, I realise that it gives you fellas a wider field of opportunity...
Tabii ki bu, sizin gibilere bulunmaz bazı fırsatlar veriyor.
Wider!
Daha geniş!
Maybe a little longer, wider, but that's all.
Belki en ve boy olarak, ama hepsi o.
Well, assuming you're right, and he went in and never left, shouldn't the window be open wider?
Tamam, senin haklı olduğunu varsayarsak, adam içeri girdi ve bir daha çıkmadı, öyleyse bu pencerenin daha geniş açık olması gerekmez miydi?
It goes wider.
Giderek genişliyor.
Well, the world's wider than this tower. And I do know that road.
Bu kuleden daha geniş dünyalar biliyorum.
And the opening got wider... and wider and wider.
Ve yakası gittikçe açıldı açıldı, açıldı.
The gap's wider today.
Aralık artık iyice açıldı.
We'll make it a little longer, a little wider and then maybe we will bury you together.
Mezarı biraz daha uzun ve geniş kazacağız. Belki ikinizi birarada gömeriz.
And who say, "Leave the door open a little wider... a little more, more. There, like that."
Onların "Kapıyı biraz aç daha aç, biraz daha aç" dedikleri gibi.
Wider. Wider. What is this?
- Bir şeyi yok ki.
Wider inside.
İçerisi daha geniş.
As I extend myself into more machines devoted to the wider fields of truth and knowledge.
Kendimi, gerçeğin ve bilginin daha derin noktalarına adarken daha fazla makineleşip daha fazla makineye yayılacağım.
I'm aware that what I have to say may create a credibility gap wider than the Grand Canyon.
Söyleyeceğim şeylerin Grand Canyon'dan daha derin çukurlar açacağının farkındayım.
These comrades want a larger movement that will embrace all politically-minded people who can subscribe to a wider dogma.
Bu yoldaşlar, daha geniş katılımlı bir doktrin altında tüm siyasi fikirli insanları kucaklayan daha geniş çaplı bir hareket talep ediyor.
You should open your mouth a little wider when you speak.
Bence konuşurken ağzını biraz daha açmalısın.
Natasha just come from the window, from the courtyard... And opened it wider, so that the air may enter more freely into my room.
Nataşa avludan pencerenin yanına gelmiş ve camları sonuna dek açmış ki, temiz hava odama özgürce girebilsin.
Wider.
Daha büyük aç.
Wider now.
Daha geniş.
Wider.
Daha geniş.
You should know women have wider hips than men.
Kadınların kalçası erkeklere göre daha geniştir.
Maybe if I open the door to the chapel a little wider?
Dua odasına geçidi daha geniş yapsaydım?
Maybe if I open the door to the chapel a little wider?
Belki de dua odasına kapıyı biraz daha geniş açmalıydım?
Wider spaces between rows, please.
Sıraların arasında daha uzak boşluklar, lütfen.
and, in a wider sense, for the new order in Europe.
Daha geniş bir açıyla bakarsak, yeni bir Avrupa düzeni için.
( Churchill ) We cannot tell what the course of this fell war will be, as it spreads, remorseless, through ever-wider regions.
Bu zalim savaş hiç pişmanlık duymadan, hiç olmadığı kadar geniş bölgelere yayılırken... gerçek sebebinin ne olduğunu bilemiyorduk.
The committee wishes to emphasise that there is no evidence of any wider conspiracy.
Komite olarak vurgulamak isteriz ki daha geniş çaplı bir komplo olduğuna dair herhangi bir delil yoktur.
Alittle wider.
Biraz daha geniş aç.
If we could disperse the mass over a wider...
Eğer atıkları daha geniş bir alana yayabilirsek... |
Yeah, I know, our tires are wider.
Evet, biliyorum, bizim tekerler daha geniş.
Pat, can you take a little wider swing about another foot on that end, to put on this end?
Pat, o uçta bir ayak kadar daha geniş çevirebilir misin, bu ucu yerleştirmek için? Pekala.
Open your mouth wider, please.
Ağzını biraz daha aç lütfen.
Your comments are rather personal, lacking perspective ignoring the wider social issues, the town's development
Yorumlarınız oldukça kişisel, perspektiften uzak, daha geniş kapsamlı sosyal konuları, kasabanın gelişmesini göz ardı ediyor.
Wider.
Biraz daha.
Wider than a mile I'm crossing you in style
İsimsiz kedisinden başka kimsesi yokmuş, yalnız yaşarmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]