Wielding translate Turkish
321 parallel translation
Wielding both requires two souls.
Her iki hızrağı da çekebilmek için iki ayrı ruh gerekiyor.
A rider without a head, wielding a sword?
Kılıç sallayan başsız bir atlıymış!
Instead of that, they'll be country squires, wielding swords while wearing clogs!
Bunun yerine ülkelerinin asilzadeleri olacaklar. Kılıç kuşanmalarına engel olabilirsin.
He's blood-spattered like a piece of meat, always wielding a knife, but he spends all his money on cologne, and bathes in it for her.
Biftek gibi her an kan içinde. Elinde hep bir bıçak. Bütün parasını parfüme harcıyor.
Officially sanctioned by the Church in 1548, for their great spiritual efficacy, the exercises were soon adopted for the moral devlopment of men wielding economic and political power. "
Büyük manevi tesirleri yüzünden, 1548 yılında bu uygulamalar resmi olarak Kilise tarafından kabul edilmiş, çok geçmeden de ekonomik ve politik gücü elinde tutan insanlar da kendi ahlaki tekâmülleri uyarınca bu uygulamaları benimsemişlerdir. "
madmen, watson. Wielding scepters. Reason run riot.
Çılgınların saltanatı kullananların, Ayyuka çıkan provokatörlerin.
Ginny Fieldmiraculously survived repeatedattacks by the axe-wielding killer, and was taken to a local hospital today.
Ginny Field bir mucize eseri baltalı katilin saldırılarından kurtuldu ve bugün bölgedeki hastaneye götürüldü.
We broke in the door. At this point, I observed the suspect, uh, wielding a big knife on the victim.
- Kapıyı kırdık ve şüphelinin kurbanı bıçakla nasıl tehdit ettiğini gördüm.
Impressive spear-wielding of the Yang family.
Yang ailesinin etkileyici mızrak tekniği.
With our spear-wielding second to none.
Mızrak tekniğimiz herkesten üstün.
You've turned the Yang's Spear-wielding into... poles style. You've mastered it very well.
Yang mızrak tekniğinden... sırık tekniğine geçmişsin.
Then some guards surged forward, wielding clubs, and more people were injured. In the "undressing room."
Sonra bazı nöbetçiler sopalarını kullanarak ileriye akın etti ve daha fazla insan yaralandı.
I was stitching up a stab wound in the emergency room of a hospital, and suddenly, the doors were kicked open, and this wild-eyed man was there, wielding a-a sawn-off shotgun.
Hastanenin acil servisinde bıçaklanmış birinin yarasına dikiş atıyordum. Aniden kapı tekmelenerek açıldı. Ve gözü dönmüş bir adam belirdi.
You see, there is this axe wielding maniac on the loose.
Bakın, baltalı bir manyak etrafımızda dolanıyor.
It's all for your wielding of power so you can do as you please
Hepsi güçle ilgili, nasıl memnun olacaksan öyle yap.
The demons can only be destroyed and the gate closed once again by a true spirit of gentle passions, wielding energy derived from pure love and light. "
İblisleri yok edip kapıyı kapatmanın tek yolu temiz ruhlu kişilerin yaydığı gerçek sevgi ve ışığın enerjisi ile mümkündür.
Once again, the target is a Gothcorp facility attacked by an assailant wielding what witnesses called a "freezing gun."
Bir kez daha hedef bir Goth Holding binasıydı. Görgü tanıklarının bir dondurucu tabanca olarak nitelendirdiği bir silah taşıyan bir saldırgan tarafından saldırıya uğradı.
As usual, a knife-wielding maniac has shown us the way.
Her zamanki gibi, eli bıçaklı bir manyak bize doğru yolu gösterdi.
No- - He was trying to warn her... about the ax-wielding maniac hiding in her back seat!
Hayır- - onu uyarmaya çalışıyordu..... arka koltuğundaki baltalı manyak için!
Then this afternoon, you're out there wielding a gun like you're Clyde-fucking-Barrow!
Ve bugün elinde bir silah sallıyordun. Lanet olasıca Cly de Barrow gibidi n.
My brothers, my friends, and my ex-husband Have all accused me of wielding my sense of honesty like a blunt instrument.
Kardeşlerim, arkadaşlarım ve eski eşim açık sözlü olmamdan fazla dürüstlüğümden dertliler.
McCoy is seen here wielding an energy weapon
Mccoy Silahla Görülmüştü
You're a gun-wielding, cop-shooting, maniac kidnapper.
Sen silahlı, polis vuran, adam kaçıran manyağın tekisin.
Some incident occurred that year... involving a Connor MacLeod who was driven from his home, accused of wielding powers thought to have been unnatural.
O yıl doğaüstü güçleri olduğu düşünüldüğü için... evinden kovulan bir... Connor MacLeod'un olduğu birşeyler oldu.
News of a bizarre, chainsaw-wielding family reports which were to ignite the world's imagination began to filter out of central Texas.
Motorlu testereyle saldıran ailenin haberi orta Teksas'tan dünyanın hayalgücünü ateşleyecek haberler duyulmaya başlamıştı.
My knife-wielding psychotic must be up from his nap.
Bıçak delisi psikopatım uykusundan uyanmış olmalı.
Diminutive, underweight figures in expensive silks wielding riding crops.
Pahalı ipekler içinde hayvanları yönlendiren küçük, zayıf insanlar. Bana Maris'i hatırlatıyorlar.
"Baseball-bat-wielding supremists " claim they were provoked by the citizens, who threatened, then assaulted them. "
Beysbol sopalı üyeler vatandaşlar tarafından provoke edilip saldırıya uğradıklarını iddia ettiler. "
Things were getting serious between my mother... and the armadillo-wielding Ben Goodrich, enough so that one Sunday she brought him with us to church.
Annemle armadillo uzmanı Ben Goodrich arasındaki ilişki, bir Pazar günü, onu bizimle kiliseye getirecek kadar ciddileşmeye başlamıştı.
As you said, maybe I'm content just wielding my sword...
Tıpkı dediğin gibi kılıcımı sallamak bana en büyük tatmini veriyor.
The appearance of it, the possession of it, the wielding of it.
Onun görüntüsü, onun hakimiyeti, onu kullanmak.
She's dragging these three gun-wielding... beer-guzzling hunters into the sheriff s office.
O üç silah tutan... Bira tıkınan avcıları şerifin bürosuna sürüklerken görmeliydin.
I don't derive any pleasure in wielding whatever little power I have over others.
Sahip olduğum iki damla güçle başkalarını ezmekten zevk almıyorum.
Wielding the bat throwing the ball and guarding the field.
Sopayı kullanma topu atma ve sahayı koruma.
I want to be as skilled as you in wielding the sword.
Kılıç kullanmakta senin kadar becerikli olmak istiyorum.
But a foolish samurai warrior wielding a magic sword stepped forth to oppose me.
Ama tılsımlı bir kılıç kuşanmış aptal bir samuray savaşçısı bana karşı koydu.
But a foolish samurai warrior wielding a magic sword stepped forth to oppose me.
Ama tılsımlı bir kılıç kuşanmış aptal bir samuray savaşçısı.. ... bana karşı koydu.
You'II not hurt anyone, wielding a piece of tinfoil around.
Bir alüminyum folyo parçasını etrafta savurarak kimseye zarar veremezsin.
Every time I've seen him he's being chased by torch-wielding villagers.
Onu hep köylüler tarafından fenerle takip edilirken görüyorum.
But a foolish samurai warrior wielding a magic sword stepped forth to oppose me.
Fakat, tılsımlı bir kılıç kuşanmış ahmak bir samuray savaşçısı bana kafa tutmak için öne atıldı.
I know if I'm ever cornered by another crossbow-wielding maniac my call will get through.
Artık biliyorum ki eğer başka bir oklu manyakla karşılaşırsam aradığım yere ulaşabileceğim.
And what better way to fight box-cutter-wielding terrorists than to order a record number of fighter jets from Lockheed?
Azılı teröristlerle savaşmak için Lockheed'e rekor sayıda savaş uçağı ısmarlamaktan iyi yol mu olur?
Well, that's a common injury sustained by knife-wielding killers.
Bıçak kullanan katillerde yaygın bir yaradır.
But a foolish samurai warrior... wielding a magic sword... stepped forth to oppose me.
Ama tılsımlı bir kılıç kuşanmış aptal bir samuray savaşçısı bana karşı çıkmak için öne atıldı.
But a foolish samurai warrior wielding a magic sword stepped forth to oppose me.
Ama tılsımlı bir kılıç kuşanmış aptal bir samuray savaşçısı bana karşı çıkmak için öne atıldı.
But a foolish samurai warrior... wielding a magic sword... stepped forth to oppose me.
Ama tılsımlı bir kılıç kuşanmış aptal bir samuray savaşçısı bana karşı koydu.
But a foolish samurai warrior... wielding a magic sword... stepped forth to oppose me.
Ama tılsımlı bir kılıç kuşanmış... ... aptal bir samuray savaşçısı bana karşı çıkmak için öne atıldı.
But a foolish samurai warrior wielding a magic sword stepped forth to oppose me.
Fakat, tılsımlı bir kılıçla kuşanmış ahmak bir samuray savaşçısı bana kafa tutmak için öne atıldı.
But a foolish samurai warrior wielding a magic sword stepped forth to oppose me.
Ama sihirli bir kılıç kullanan ahmak bir samuray savaşçısı önüme çıkıp bana karşı koymaya çalıştı.
But a foolish samurai warrior wielding a magic sword stepped forth to oppose me.
Fakat tılsımlı bir kılıç kuşanmış ahmak bir samuray savaşçısı bana kafa tutmak için öne atıldı.
Why, are you the torch-wielding villagers?
Kimse kullanmaz, altı tane lâzım.