Wildlife translate Turkish
844 parallel translation
He could lecture on wildlife and handle wild animals as never before.
Vahşi hayat ve hayvanlarla ilgili dersler verebilir.
The wildlife here is not like you're used to.
Buradaki vahşi hayat çok farklıdır.
The wildlife has returned, even jaguars.
Vahşi hayat geri döndü, jaguarlar bile.
- Yeah. Back there, a wildlife preserve. That'll be nice, too.
Sayın Vali, çok özür dilerim ama bu insanlar kamu alanını işgal ediyorlar.
- Delighted. Bats, woodworms, beetles, all sorts of wildlife.
Yarasalar, ağaçkurtları, böcekler, ve her tür mahlûkat işte.
This nut from the Wildlife Federation ordered it.
Yabani Hayvanlar Federasyonu'ndan bir kaçık sipariş etmişti.
The Wildlife Preservation Society is raising hell too.
Vahşi Hayatı Koruma Derneği de ortalığı karıştırıyor.
Wildlife Preservation Society.
Vahşi Hayatı Koruma Derneği.
They are the only wildlife I get to see any more.
Onlar daha sık görebildiğim tek yabani hayvan türü.
God, with all these disgusting trees... and shrubbery and wildlife... I'd be scared to sleep at night... knowing possums and raccoon and deer... and God knows what other creatures... would be lurking outside... fucking and shitting right out in the open.
Tanrım, bu iğrenç ağaçların... çalıların ve yabani hayvanları arasında... gece uyumaya korkardım... Geyikleri ve rakunları bilerek... ve Tanrı bilir başka neler... dışarıda gizlice dinleniyor... Açıkta ş * çmak ve s * kişmek.
Now, if we're really lucky, we may get some glimpses of some of the fascinating wildlife that's in this area.
Şimdi şansımız biraz yaver giderse bu bölgenin kendine hayran bırakan vahşi yaşamına kısa bir göz atma imkanımız olacak.
And the kids wanted animals, so this year, each camper will stalk and kill his own bear in our private wildlife preserve.
Çocuklar hayvan istemişti, o yüzden bu yıl her çocuk özel bölgemizde kendi ayısını takip edip vurabilecek.
" A spokesman forthe Preservationof British Wildlife said :
" Yaban Hayatı Koruma Vakfı adına bir sözcü şöyle dedi :
They are wildlife too, in theirway, aren't they?
Size göre onlarda vahşi sayılırlar, değil mi?
President Kimba shares your interest in our wildlife... especially our native birds.
Başkan Kimba, bizim vahşi doğamıza, özellikle yerel kuşlarımıza olan ilginizi paylaşıyor.
- This is a wildlife preserve.
- Burası doğal ortam için ayrılmış.
What better place to have a baby elephant than a wildlife preserve?
Bir fil için daha güzel bir doğurma yeri olabilir mi?
What better place to have a baby elephant than in a wildlife preserve?
Bir filin doğurması için daha uygun bir yer olabilir mi?
We're gonna sneak in after it closes, we're gonna get a little high, and then we're gonna hang out with the wildlife. Huh? Huh?
Kapandıktan sonra süzüleceğiz, hafif kafayı çekeceğiz, sonra da vahşi hayatla takılacağız.
Their concern for wildlife, for example.
- Örneğin vahşi hayvanlarla ilgilenmeleri.
The price includes scenery and wildlife fun.
Fiyata manzara ve doğal hayat eğlenceleri de dahildir.
Apparently, you ladies have never heard of Amendment E4-1 44 of the Florida Wildlife and Game Code.
Anlaşılan, siz bayanlar Florida vahşi hayatı koruma yasasının E4-144 maddesini hiç duymadınız.
So, as a professional kangaroo shooter and an expert on local wildlife, how big would an animal, say, a razorback, how large would a razorback have to be to carry a two-year-old child over any distance?
Ee, profesyonel bir kanguru avcısı ve yerel vahşi hayat uzmanı olarak bir hayvanın, diyelim ki, bir yaban domuzunun iki yaşındaki bir çocuğu alıp götürmesi için ne kadar büyük olması gerekir?
You make your living by killing wildlife, correct?
Vahşi yaşamı katlederek hayatınızı kazanıyorsunuz, değil mi?
You're giving me a lesson in wildlife.
Sen bana vahşi yaşam dersi veriyorsun.
Fresh air, cool, green trees, warm sunshine and wildlife.
Temiz hava, serinlik, yeşil ağaçlar, güneş ışığı ve vahşi hayat.
We can collect leaves and arrowheads and take pictures of the wildlife.
Yaprak ve kozalak toplayabiliriz ve vahşi hayatın fotoğraflarını çekeriz.
We made a contribution to your Wildlife Fund.
Vahşi Hayat Fonunuza bağış yaptık.
I'm here to see the wildlife in Gotham City.
Gotham City'deki vahşi hayatı görmek için geldim.
Wildlife?
- Vahşi hayat?
We've got natural resources, we've got land, we've got wildlife, just waiting to be fondled.
Burada doğal kaynaklarımız var, toprağımız var, vahşi yaşam var hepsi kucaklanmayı bekliyor.
Go take some wildlife pictures or something.
Git vahşi hayat gibi bir şeyler çek.
And he's head of "The Friends of Fish and Wildlife" an extremist pro-mammal group in Vermont.
"Balık ve Yabanıl Hayat Dostları" nın başkanıdır. Vermont'ta memeli hayvan koruyucusu aşırı bir grup.
We're from the Department of Justice Fish and Wildlife Division.
Adalet Bakanlığı'ndanız. Balık ve Vahşi Hayat Bölümü.
Fish and Wildlife doesn't mean we're social workers.
Balık ve Vahşi Hayat, sosyal hizmetliyiz demek değil.
He knew that Dwight was my stepfather and he'd call Fish and Wildlife?
Dwight'ın üvey babam olduğunu ve onları aradığını biliyor muydu?
Drilling in Arctic national wildlife refuge... bad.
Kutupta Doğal Hayatı Koruma parkında petrol aramak - Kötü.
Now the only thing I shoot wildlife with is Fujifilm.
Şimdi vahşi hayatta çektiğim tek şey Fujifilm.
When you were at the site, did you notice any wildlife in the area?
- Çevrede vahşi yaşama dair dikkatinizi çeken bir şey oldu mu?
Wildlife?
- Vahşi yaşam?
We'll give you a taste of real wildlife. Unless, of course, you're not up to it, Zak.
Tabii bizden korkmuyorsan, Zak!
To protect the gorillas and all the other wildlife the patrols search for and destroy snares that local hunters have set for game.
Gorilleri ve diğer tüm vahşi yaşamı korumak için ekipler, yerel avcıların avlanma amacıyla kurdukları tuzakları arıyor ve imha ediyor.
Regardless of the fact that you committed the crimes to benefit wildlife theft is theft.
Doğadaki vahşi hayvanlara fayda sağlamak için dahi olsa hırsızlık hırsızlıktır.
The Alaskan timber wolf hunts in pairs or in packs contrary to the way this predator is commonly depicted in wildlife adventure films.
Alaska kurdu, vahşi doğa macera filmlerinde sıklıkla tasvir edilenin aksine çiftler ya da sürüler halinde avlanan bir yırtıcıdır.
We wouldn't want the plague to harm the precious wildlife just the vermin in here.
Vebanın değerli vahşi yaşama zarar vermesini istemeyiz sadece buradaki haşaratları temizlese yeter.
It's attracting wildlife.
Vahşi hayvanlar geldi.
We're gonna sneak in after it closes, we're gonna get a little high, and then we're gonna hang out with the wildlife. Huh?
Kapandıktan sonra süzüleceğiz, hafif kafayı çekeceğiz, sonra da vahşi hayatla takılacağız.
As the temperature plummets and the sea ice forms, most of the wildlife that came down here to take advantage of the brief summer season is forced to retreat north again.
Sıcaklıklar düşüp deniz buzu oluşmaya başladıkça kısa süren yaz mevsiminden faydalanmak için buraya gelmiş olan yabani hayvanlar tekrar kuzey bölgelere çekilmek zorunda kalır.
Before long, the temperatures will drop to below freezing and then all the wildlife of Antartica will be engaged in a desperate race to complete breeding before the ice closes everything down.
Çok geçmeden sıcaklıklar donma sınırının altına düşecek ve buz herşeyi esareti altına almadan önce Antarktika'daki tüm yabanıl yaşam üreme dönemlerini tamamlama çabası içine girecek.
But the ice front has not yet reached all the islands and there are still some that can provide a refuge for wildlife well into autumn.
Fakat öndeki buz henüz bütün adalara ulaşmadı ve sonbaharda yabanıl yaşam için barınak olabilecek türde hala bazı adalar var.
Now, at the end of autumn, practically all the wildlife has escaped to the north.
Sonbaharın bittiği şu günlerde hemen hemen tüm yabanıl yaşam kuzeye kaçmış durumda.