Will you do me a favor translate Turkish
374 parallel translation
Hey, uh, Laura, will you do me a favor?
Laura, bana bir iyilik yapar mısın?
- Say pal, will you do me a favor?
Dostum, benim için bir iyilik yapar mısın?
- Yashvin, will you do me a favor?
- Yashvin, bana bir iyilik yapar mısın?
- Will you do me a favor?
- Bana bir iyilik yapar mısın?
- Will you do me a favor?
Bana bir iyilik yapar mısın? - Belki.
For old times'sake, will you do me a favor?
Eski günlerin hatırına bana bir iyilik yapar mısın?
Will you do me a favor?
Bana bir iyilik yapar mısın.
Say, will you do me a favor?
Bir iyilik yapar mısın?
Will you do me a favor and get going?
Bana bir iyilik yapıp gider misin?
My dear... - will you do me a favor?
- Şekerim, bir ricam olacak.
- Will you do me a favor, sir?
- Bir iyilik yapar mısınız sör?
Will you do me a favor?
Bana bir iyilik yapar mısın?
Oh, Vicky. Will you do me a favor?
Vicky, bana bir iyilik yapar mısın?
Will you do me a favor and run along to bed?
Hadi hatırım için git yat artık.
But will you do me a favor?
Bana bir iyilik yapar mısın?
Look, Jim, will you do me a favor?
Bak Jim, bana bir iyilik yapar mısın?
Will you do me a favor?
Benim için bir iyilik yapar mısın?
- Will you do me a favor?
Bana bir iyilik yapar mısın?
Will you do me a favor, Ezra?
Bana bir iyilik yapar mısın, Ezra?
- Joe, do me a favor, will you?
- Joe, bana bir iyilik yapar mısın?
Do me a favor will you? Anything your little heart desires.
Gönlün her neyi çekerse.
Do me a favor, will you? What's that?
- Bana bir iyilik yap.
Will you do me a very great favor?
Benim için büyük bir iyilik yapar mısın?
Do me a favor, will you? Buy it somewhere else.
Bana bir iyilik yapıp onu başka bir yerden alır mısınız?
- Do me a favor, will you, George? - What's that?
Bana bir iyilik yap, George.
And dear, do me a favor, will you?
Sevgilim, bana bir iyilik yapar mısın?
Do me a favor, will you, fella?
Bana bir iyilik yapıp da şunu izler misin?
Hey, if you send him up, do me a favor, will ya?
Hey, onu içeri tıkarsanız bana bir iyilik yapın, tamam mı?
Do me a favor, will you, honey?
Bana bir iyilik yapar mısın hayatım?
Hey, Phil, do me a favor, will you?
Phil, bana bir iyilik yapar mısın?
Do me a favor, will you?
Bana bir iyilik yapar mısın?
Look, girlie, do me a favor, don't be hard to handle, will you?
Bak kızım, bana bir iyilik yap ve geçinmesi zor biri olma, tamam mı?
Well... in case she does do me a favor, will you?
Ama bize bir güzellik yaparsın, değil mi?
Well, in case anybody should ask you, you know, not that they will, but in case anybody does, would you do me a favor?
Şey, Olur da biri seni sorarasa, bilirsin, kimse sormaz ya, olur da biri sorarsa, bana bir iyilik yapar mısın?
Oh, sure. You know, guys like that would rather lose their right arm... than lose their press clippings. Do me a favor, will you?
Bunun gibi insanlar afiş kitaplarını kaybetmek yerine kollarını kaybetmeyi seçerler.
Well, I want you to do me a favor. Will you do it?
Bana bir iyilik yapmanı istiyorum.
Do me a favor, will you?
Bana bir iyilik yap, olur mu?
- Now do me a favor, will you?
- Şimdi bana bir iyilik yapabilir misiniz?
Mother, do me a favor, will you?
Anne, bir iyilik yapar mısın?
Will you do me a little favor, Nino?
Bana küçük bir iyilik yapar mısın, Nino?
Do me a favor, Marty, will ya? You talk to Blanche.
Bana bir iyilik yap Martin, olur mu?
I have one soft spot and you will do me a favor.
Zayıf bir yönüm var ve siz bana bir iyilik yapacaksınız.
Will you do me a big favor and move it?
Rica etsem arabayı çeker misiniz?
Do me a favor, will you, Felix?
Bana bir iyilik yap Felix?
- Do me a favor, will you?
- Bana bir iyilik yapar mısın?
In a way, yes. Will you do me a favor?
Öyle sayılabilir, evet.
Hey, do me a favor, will you? Tell me something good.
Ne olur iyi bir şeyler de söyleyin.
Do me a favor, will you?
Hey Sal, bana bir iyilik yap, tamam mı?
Do me a favor, will you?
Bir iyilik yapsanıza.
Listen, do me a favor, will you?
Dinle, Bana bir iyilik yaparsın, değilmi?
Do me a favor, will you, Alice?
Bana bir iyilik yap Alice?