English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Windmills

Windmills translate Turkish

174 parallel translation
You're fighting windmills.
Değirmenlere karşı dövüşüyorsun.
It's interesting. Windmills and tulips.
Yel değirmenleri ve laleler falan.
All you're interested in is having fun with windmills and hotel bathrooms.
Tek ilgilendiğin şey yel değirmenleri ve otel banyoları ile dalga geçmek.
Tilting at windmills.
Yel değirmenleriyle savaşıyorsun.
Be so good as to read once more the capture of the windmills.
Yel değirmenlerine saldırmasını tekrar iyice bir okuyun.
Windmills, remember, if you fight with them... may swing round their huge arms and cast you down into the mire.
Şunu unutmayın ki, yel değirmenleriyle savaşırsanız o dev kollar çarpıp, döne döne sizi çamura düşürebilir.
You're tilting against windmills.
Yel değirmenlerine karşı savaşıyorsun.
Charge the windmills
Yel değirmenlerine saldırın
But the windmills'sails shield lovers from the storm
Ama girdaplar onları fırtınadan korur
But the windmills'sails Shield lovers from the storm
Ama girdaplar onları fırtınalardan korur
I've seen wickiups 20 feet across... with windmills in the doorway to catch the night breeze.
Gece esintisini yakalamak için kapıyı... araladığımda, yeldeğirmenleri ile karşıda kulubeler gördüm.
You fight windmills in a way that compels admiration.
Yel değirmenleriyle öyle savaşıyorsun ki hayran olmamak elde değil.
♪ There must be someone who will buy - ♪ Toy windmills - ♪ Knives to grind ♪ Who will buy?
mutlaka bunu satın alacak birileri olmalı... kim alır?
- You're tilting at windmills, Phil.
- Yel değirmeniyle savaşıyorsun Phil.
And talking of windmills These girls aren't afraid to tilt at the permissive society.
Yel değirmeni demişken bu kızlar aşırı hoşgörülü topluma baş kaldırıyor.
Ewing has him around the place to keep them windmills a-going with that hot air of his, i think.
Ewing onu işe aldı. Sıcak havasını kullanarak rüzgâr değirmenlerini çalıştırıyor olabilir.
It's like tilting at windmills.
Yel değirmenleriyle savaşmak gibi.
- Where's the windmills?
- Yeldeğirmenleri nerede?
I see windmills on your horizon.
Sonunu hiç iyi görmüyorum.
If you fight with windmills...
Çünkü değirmenlere saldırdığı zaman...
- You know, he fought the windmills.
- Don Kişot mu? - Hayır.
"One day John Quixote, saw 20 or 30 windmills, 20 or 30 windmills" period.
Bir gün Don Kişot, 20-30 tane rüzgar değirmeni gördü. Değirmeni gördü, nokta.
"Don Quixote saw 30 or 40 windmills."
Don Kişot 30 ya da 40 değirmen gördü
When we think of the Netherlands, no doubt we have images of a tranquil land dotted with picturesque windmills.
Hollanda'yı düşündüğümüzde şüphesiz hepimizin gözünün önüne yemyeşil topraklar, üzerine serpiştirilmiş yel değirmenleri gelir.
Like fighting windmills, right?
Yel değirmenleriyle savaşmak hoşuna gidiyor.
- Battling windmills.
- Yel değirmenleriyle savaş.
See, my grandmother had this wallpaper... when I was little... and it had the most beautiful Norwegian scenery on it... with windmills and I just fell in love with it.
Ben küçükken büyükbabamda bir duvar kağıdı vardı ve üstünde çok güzel Norveç manzarası vardı rüzgâr değirmenleri filan, o duvar kağıdına bayılırdım.
I always thought windmills were Dutch.
Rüzgâr değirmenlerinin Hollanda'da olduğunu sanıyordum.
Thoseare the windmills of the Barbarois
Bunlar Barbarois'in yeldeğirmenleri...
"Mind me, said Sancho, those are not giants, they are windmills."
"'Dinle beni'dedi Sancho, onlar dev değil, onlar yel değirmeni. "
Tilting at windmills while in the throes of a misguided hero complex?
Sisteme karşı çıkmam? Yanlış kahraman kompleksi içinde değirmenlere saldırman?
Oh, dang. Now I hate windmills even more.
Kahretsin, artık yel değirmenlerinden daha çok nefret ediyorum.
YOU DIDN'T EVEN LOOK AT HAPPY WINDMILLS.
Mutlu yel değirmenlerine bakmadın bile.
Five years later, she's a waitress in Montmartre at The Two Windmills.
5 yıl sonra Amelie, Monmartre'daki bir kafede garsonluk yapıyordu. Çift Değirmen Kafesi.
- The Two Windmills. I know.
- Çift Değirmen'de, biliyorum.
Somebody at The Two Windmills?
Kafeden biri mi?
[The Two Windmills café from 4pm.]
Çift Değirmen Kafesi, saat 4'ten sonra.
Maybe some other computer science student needs his own operating system and he doesn't have to start from scratch. It wasn't a fight against the windmills. It wasn't Don Quixote against the world trying to make a better place.
böyle birşeye ihtiyacı olduğunda, sıfırdan yazmaya başlamamasını istedim bu, yel değirmenlerine karşı yapılan bir savaş değildi.
I was so angry at you for so long... because I didn't want you to waste your life tilting at windmills.
Bunca zamandır sana kızgın olmamın sebebi, hayatını yel değirmenlerine karşı savaşarak ziyan etmeni istemediğimdendi.
Those windmills...
O yel değirmenleri...
- When do the windmills bloom?
Yel değirmeni çiçeği ne zaman açar? - Ağustos'ta.
- Hundreds of windmills bloom in August.
Ağustosta yüzlercesi açar.
Well, actually, they were windmills, and Don Quixote was mad.
Aslında onlar yel değirmeniydi. Ve Don Kişot deliydi.
You know, even Don Quixote had to stop tilting at those windmills.
Biliyorsun, Don Kişot bile yel değirmenleriyle savaşmaktan vazgeçti.
I'm sure those windmills will keep them cool.
Eminim o yel değirmenleri onları serinletecektir.
Windmills do not work that way!
Yel değirmenleri serinletmek için değildir!
and swimming baths and windmills...
Yüzme havuzu ve yel değirmeni partileri.
A man must not fight windmills.
Bir erkek rüzgar değirmenleriyle savaşmamalı.
Windmills.
Değirmenler değil.
Because when I do my double jump kick off the amp with slashing windmills, I'm gonna need more room.
Çifte sıçrayışımı yapıp kolumu salladığımda yere ihtiyacım olacak.
And you couldn't even work your slashing windmills in.
- Kolunu bile sallayamadın. - Belki onu es geçerim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]