English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wined

Wined translate Turkish

44 parallel translation
Those boys in Labor are used to being wined and dined by the bosses.
Onlara bir şey olmaz! Yemeye içmeye alışıklar. Kadınlara da!
DAIRYU WINED AND DINED BEFORE BIDS ACCEPTED
DAIRYU TEKLİF ÖNCESİ YEDİRİP İÇİRDİ
I've wined, dined and bribed them
Onları yedirdim, içirdim rüşvet verdim...
There will be time for that later. First, you'll be shown your quarters and wined and dined in a manner befitting Spanish nobility.
Ama önce, odalarınızı göstereceğim ve İspanyol asaletine uygun şekilde şarap ve yemek servisi yaptıracağım.
I wined her and dined her at the Plantation Club.
Plantation Club'ta şarap ve yemek davetine çağırdım onu.
And, believe me, you'll be wined, womened, and songed from one end of the States to the other.
Ve inanın bana, Amerika'nın bir ucundan diğerine... şaraba, kadına ve müziğe boğulacaksınız.
He is supposed to go down there, be wined, dined, honoured, and then kill himself.
Oraya geri dönmesi, şarap içip, yemeğini yemesi, onurlandırılması ve sonra kendisini öldürmesi gerekiyor.
- I love to be wined and dined.
- Şarap ve yemeğe bayılırım babacık.
He wined you, he dined you, he made love with you.
Seni yedirdi, içirdi, seninle sevişti.
Customers should be wined.
Müşterilere şarap ikram edilmeli.
He wined and dined her, set the bar for hot sex then dumped her for an Icelandic supermodel named Anka.
Onu şımarttı, ateşli seksle gözünü boyadı. Sonra da Anka adındaki İzlandalı bir manken için onu terk etti.
So you've been wined and dined, all that, you, uh, you good to go?
Şarap içtin, yemek yedin. Artık hazır mısın?
"l wined her and dined her " And then I reclined her... "
Ona şarap verdim, yemek yedirdim sonra da reddettim...
You may have wined and dined, hired and fired, bought and sold... and I may have never done nothing with my life... but there is no way.
Yemiş içmiş olabilirsin, işlere girmiş çıkmış, alım satım yapmış olabilirsin... ve ben de hayatımda hiçbir şey yapmamış olabilirim... Ama imkânı yok.
Besides, being wined and dined by a rich guy might be nice.
Ayrıca zengin bir erkek ile yemeğe çıkmak da iyi olurdu.
So I don't need to be wined and dined and flown all over the world.
Bu yüzden şaraplara, akşam yemeklerine ve dünyayı uçarak gezmeye ihtiyacım yok.
Because I've wined him.
Çünkü onu içirdim.
We wined and we dined, and then I fucked her in every room of the house.
Şarap içtik, yemek yedik. Sonra onu evin her bir odasında siktim.
DHS wined and dined you in the beginning and promised you the world, and then they ultimately settled on a broom closet, next to some schmuck from the FAA.
İç Güvenlik başta sırtını sıvazlayıp sana dünyaları vaat etti. Ama sonra birden yan çizip yerine başkasını atadılar.
You "wined" me.
Beni şarapladınız!
E needs to be wined and dined for at least a month.
E.'nin en az bir ay boyunca hazırlanıp, bekletilmesi gerekiyor.
I call it a waste of my time, but attending surgeons are wined and dined by sales reps all the time.
Ama ameliyata girenler hep dostlarımdı hep reklamcılar ayarlardı.
We only had to deliver the diamond, be wined and dined and get back.
Başkanın hediyesini verip, balı böreği yiyip dönecektik...
You were the secretary Frederik Torp needed to handle orders and sub-suppliers who had to be wined and dined.
Toplantılarımızı düzenleyen, yemeğe ve içmeye götürmemiz gereken biricik sekreterimizdin.
A girl likes to be wined and dined first.
Bir kız önce yemeğe çıkıp, eğlenmek ister.
I don't know if you've felt it before but... the last romantic thing I can remember doing, bro, you know, like I say, it's been a while, and I wined and dined her, you know, did the whole nine yard thing.
Sen de yaşadın mı bilmem ama Yapıp hatırlayabildiğim son romantik şey Daha önce de söylediğim gibi
Yeah, wined and dined her, you know what I mean?
Yemek yedik ve içtik, tamam mı?
You're still eating your dinner on the couch, but in her mind, You have wined and dined her.
Böylece yemeğini yine kanepede yiyeceksin ama onun gözünde ona şarap ve yemek ısmarlamış gibi olacaksın.
'Cause I liked to be wined and dined after I've been fucked!
Çünkü sikildikten sonra karnımı doyurmayı seviyorum!
'Cause I like to be wined and dined after I've been fucked!
Sikildikten sonra karnımı doyurmayı isterim çünkü!
It's good,'cause you haven't wined and dined me yet.
Güzel, çünkü daha beni yedirip içirmedin.
I wanna be wined and dined and... sixty-nined.
Şarap içip yemek istiyorum ve... altmışdokuz'lanmak *.
When we first met, he wined and dined me. Made me feel like I was the luckiest woman in the world.
O harika biriydi benim için ölürdü.. çok şanslı sandım kendimi
I wined it, I dined it, I told it it was cute and that I valued its opinions, even though I don't, and then I screwed it.
Önce ellerimle besledim, iltifat ettim, fikirlerine değer verdim aslında hiç önemsemesem bile...
I run my business, and I'm being wined and dined by the city's elite.
İşimin başındayım ve şehrin önde gelen insanlarıyla bir aradayım.
You'll be wined and dined by the US Army until Hitler and the Japs say uncle.
Amerikan Ordusu tarafından yedirilip içirileceksin... -... Hitler ve Japonlar pes edene kadar.
Mmm-hmm. Well, I'm not going to let my guard down just because you got wined and dined by the Founder.
Sırf Kurucu ile oturup, yemek yiyip, şarap içtin diye gardımı indirmeyeceğim.
He wined us. He dined us.
Yedirdiler, içirdiler.
You should be getting wined and dined by venture capitalists, not working for some gun-wielding lunatic.
Girişimci kapitalistlerle şarap içip yemek yemelisiniz. Silah manyağı bir deli ile çalışmamalısınız.
You will be wined and you will be dined until I feel I've gotten myself out of the doghouse.
Kendimi affedilmiş hissedene kadar şaraba ve akşam yemeğine boğulacaksın.
You thought if you wined and dined me and gave me some flowers you'd be less of a bastard?
Şarapla yemek ısmarlayıp bir de çiçek alınca daha az şerefsiz olurum diye mi düşündün?
Delicious, I think this is the first time that a client's ever wined and dined me.
Çok lezzetli, sanırım ilk defa bir müşterim beni şarapladı ve besledi.
He put Madeline up in a fancy hotel, wined and dined her ‭ more than his other "co-stars."
- Madeline'i havalı bir otele yerleştirdi. Diğer rol arkadaşlarına yaptığından daha fazla yedirip içirdi.
So we're wined and dined, eh?
Yemeye içmeye alışığız, ha?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]