English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wining

Wining translate Turkish

62 parallel translation
He has spent the last month wining and dining these guys, gettin ´ ´ em laid.
O, son bir ayını, o adamlarla yiyip içerek, onlarla yatarak geçirdi.
Poppa... I got a prize for wining.
Baba, dövüşten kazandığım ödülüm.
Red is also the colour of wine... For wining and dining.
Kirmizi ayrıca sarabin rengidir... içtim bir al sarap ; oldum harap, bitap.
Enough wining.
Ağlanma yeter.
I mean, we were wining, we were dining, we were dancing.
Yemek yiyorduk, dans ediyorduk.
So it's a sort of kitchen, breakfast, wining, dining, living, dying sort of room.
Biraz mutfak, biraz da kahvaltı, yemek, şarap, oturma, kalkma odası gibi bir şey.
'You know, to get some without the dining and the wining.'
Anlarsın ya, yemeğe falan çıkmadan kızı götürmek için.
A few nights ago, you're wining and dining me.
Bir kaç gece önce beni yemeğe çıkardın.
- No, not award wining, and not even close.
- Hayır, kesinlikle değil.
See, wining and dining Air Force dignitaries is common in our business.
Hava Kuvvetleri çalışanlarını yemeğe çıkartmak işimizin değişmez bir parçası.
I'm wining and dining a couple of investors later.
Birkaç yatırımcı ile birlikte akşam yemek yiyeceğim.
Wining and dining, baby.
- Şarap ve yemek, bebek.
Anyway, guys like me don't die of wining and dining.
Benim gibi herifler yemekten, içmekten ölmez nasıl olsa.
Saves on the wining and dining.
Yeme-içmede tasarruf.
You think I'm wining you around for some devious purpose but, it's probably what you're doing to me.
Art niyetle sana içki içirdiğimi düşünüyorsun ama, muhtemelen asıl sen yapıyorsun bunu bana.
He went down there to London. He was seduced by the wining and dining.
Çok çalıştı ve elde edebileceğinin en iyisini elde etti.
But the Brea Group has been wining and dining Bill Merriam and the board for months.
Ama Brea grubu, Bill Merriam ve yönetim kuruluna aylardır yalakalık yapıyorlar.
Run into you at the club, you're working, at a restaurant, you're working, taking people out to dinner, wining and whoring, no job for a white man.
Sana kulüpte rastlıyorum, çalışıyorsun. Restoranda görüyorum, çalışıyorsun. İnsanları yedirip içiriyor, yalvarıp yaltaklanıyorsun.
You're wining like an old bat.
Ne mızmızlanıp duruyorsun!
And remember the just, the true, the wining Quixote will have the honor to fight the Knight of the Crescent moon!
Unutmayın, sadece gerçek Kişot Dolunay şovalyesiyle karşılaşma hakkını elde edecek.
I'm snoring in a good bed, wining and dining with the cops on my ass and you ask if I'm comfortable?
Şampanya içiyorum. Ne istesem oluyor. Rahat mısın diye soruyorsun.
You lucky I don't kill ya after listening to all that wining.
Seni öldürmediğim için şanslı sayılırsın.
Cultivating intelligence assets usually requires some wining and dining.
Bir hedeften istihbarat bilgileri toplama, genellikle yeme içme gerektirir.
Honey, see, all I'm talking about is simply an evening of wining and dining.
Hayatım, benim istediğim şarap eşliğinde basit bir akşam yemeği.
Who are we wining and dining anyway?
Peki kiminle yemek yiyeceğiz.?
Um, Herb, while there is a social stigma to this transaction, the big plus is these girls don't require any wining and dining.
Herb, bu muamele için toplumsal bir olgu olduğu halde, bu kızlar herhangi bir şarap ya da yemeğe ihtiyaç duymuyorlar.
Right now, another man is wining and dining the woman of your dreams- - a horrible, disgusting other man.
Şu anda, rüyalarının kadını korkunç, tiksinç ötesi bir adamla yiyip içip keyfine bakıyor.
You know it is too bad we never upgraded the FTL of this rap but if you think that I am gonna put up with your sniveling and wining for another dozen jumps... guess again
Bu külüstürün FTL sürücüsünü güncellememiş olmamız çok kötü. Ama bir düzine sıçrayışta daha senin ağlayıp sızlanmalarına katlanacağımı sanıyorsan tekrar düşün!
I thought you two guys would be wining and dining each other somewhere.
Bu akşam bir yerlerde birbirinizi düdüklediğinizi zannediyordum.
The way Thumb gets these jobs is wining and dining the councilmen.
Parmak, işi belediye üyesini yedirip içirerek alıyor.
It's called wining and dining.
Şaraplanma ve otlanma deniyor.
Every law firm in San Francisco is wining and dining our clients, telling them to jump ship...
- Büyü artık Kate. San Francisco'daki bütün hukuk firmaları, müşterilerimizle yemek yeyip şarap içiyor batan gemiden kaçmalarını istiyor ve bu işe yarıyor.
Why else would she be wining and dining a newbie like you?
Yoksa senin gibi bir çaylakla niye seninle takılsın ki?
Mm-hmm, which is why I spent months writing grant proposals and wining and dining every major benefactor in Philly.
İşte bu yüzden aylarca Philly'deki büyük hayırseverlerle yemek yiyip anlaşmalar imzaladım.
- White wining?
- Beyaz şarap?
The wining, the dining?
Şarap içme, yemek yeme?
Do you think that Daddy feels like wining and dining some New York lawyer at his age?
Sence baban New York'tan yaşıtı bir avukatla şarap içip yemek yemek ister mi?
They're in town for a couple of days, and I think a little wining and dining would seal the deal.
Bir kaç günlüğüne bu civardalar, akşam yemeği ve biraz da kafaları çekerek anlaşma kapatılır yani.
Well, I don't think it's a good idea to spring Carlos out of rehab for "Wining."
Doğrusu Carlos'u rehabilitasyondan biraz "kafaları çekmek" için çıkartmak iyi bir fikir değil.
And you think all it will take is a little wining and dining?
Sence, akşam yemeği ve azıcık kafaları çekerek bağlanır mı bu iş?
Someone who might benefit from the magic of wining?
Şarabın büyüsünden yarar sağlayabilecek biri?
My son is gonna be wining and dining your daughter.
Oğlumla kızın akşam yemeğine çıkıp şaraplarını yudumlayacaklar.
Oh, George better not be wining her.
Şarap içirmese iyi olur. Kızım 16 yaşında.
And let me tell you, I plan on wining, dining, and 79ing him. ( Clink )
Ve size şöyle söyleyeyim, programda, şarap, yemek ve 79 muamelesi var.
He was wining and dining his own wife at a local restaurant.
Karısıyla, yerel bir restorantta şarap içip yemek yiyormuş.
I'm the one that's out there every day watching things for us while you sit here day after day writing a book, wining and dining a wife that's never gonna want you back.
Sen burada seni asla geri istemeyecek karınla oturup şarap içip, yemek yerken, kitap yazarken dışarıda işlerimizi gören kişi benim.
Besides, gabe won't be wining and dining anyone when he's behind bars.
Hem Gabe parmaklıklar ardındayken kimseyi yedirip içiremez.
In the next few weeks, he'll be wining and dining every big shot in town supporting that anti-terrorism group he's part of.
Gelecek birkaç haftada, parçası olduğu anti terörist grubu desteklemek için, şehirdeki her büyük mekanda yemek yiyip şarap içiyor olacak.
Wining and dining photographers for Voulez is not as glamorous as one might think.
Fotarafçılarla Voulez için yemek yendi, şarap içildi fakat başkalarının düşünebileceği kadar büyüleyici bir durum değil bu.
You go right over there and you let that jagbag know there's absolutely nothing, and I mean nothing, that is gonna keep you from wining and dining your wife and your new black and white best friends.
Oraya git ve o salağın seni hiç bir şeyin, ama hiç bir şeyin karın ve yeni siyah ve beyaz arkadaşınla şarap içerek yemek yemeni durdurmayacağını bilmesini sağla.
You seem to have gone overboard with the wining and dining, lhsan.
Şimdi kendini bu rakılara, yemeklere vermişsin İhsan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]