English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Wino

Wino translate Turkish

116 parallel translation
They sound half hillbilly, half hobo to me. With a tincture of Bowery burn and possibly wino.
Evet Alisha, birkaç asalak kendilerini altı milyon vergi mükellefinin üzerinde görünce, sinirleniyorum, abartıyorum ve kararlı oluyorum.
Not unless you want to play a wino or a hoodlum.
Bir ayyaşı ya da gangsteri oynamak istemezsen yok.
Not since father died... a wino.
Babam öldüğümden beri orada değilim. Şarapçının tekiydi.
- A wino?
- Şarapçı mı?
An old wino?
Yıllanmış bir şarap?
An old wino and a fat hustler?
Eski bir ayyaşa ve şişko bir fahişeye?
This is so you won't be recognized either, wino.
Bu da senin tanınmaman için, ayyaş.
Practically killed the wino anyway.
Ayyaşı öldürmüş olabilirdim.
Now, Mr. Wino would you like to sit over here next to the other witness?
Pekala, Bay Ayyaş..... buraya, diğer tanığın yanına oturmak ister misiniz?
Kill the wino, Essie.
Ayyaşı öldür, Essie.
Now, wino.
Şimdi, ayyaş.
That old wino must have tipped them off.
Yaşlı ayyaş onlara haber vermiş olmalı.
What do you think I am, that old wino?
Kim olduğumu sanıyorsun, o ayyaş mı?
Wino!
Ayyaş!
I told you to bring me a good-looking kid, not this fat, sausage-chewing wino!
Sana yakışıklı bir çocuk getir demiştim, şişko ve alkolik birini değil!
You think I'm gonna let some ignorant Neapolitan turn it into a wino heaven?
Bir cahil Napoli'linin onu bir ayyaş cennetine çevirmesine izin vereceğimi mi sanıyorsun?
You know, I used to go to church and shit, like I was saying... but black people know God personally. Any wino you meet know God... right?
Dediğim gibi, kiliseye falan giderdim... ama zenciler Τanrι'yι şahsen tanιrlar.
I call this one "Wino and Roses."
Ben buna "Güllerin Zaferi." diyorum
Get the wino to help you.
Avanak da yardım etsin.
- The wino's getting 20.
- Sarhoş 20 dolar alıyor.
I call this one "Wino and Roses."
Biz buna "Şarap ve Güller" diyoruz.
Find a black wino who desperately needs a drink... or a black junkie who'll do anything for a fix... and then pay them to beat that dog of yours when he was a puppy.
Alkole ihtiyacı olan zenci bir ayyaş ya da uyuşturucu için herşeyi yapacak zenci bir keş bulup köpeği daha yavruyken dövmeleri için onlara para verirler.
So then, of course, the obvious one is the wino, but see, winos, once they get down to where they cannot walk anymore, you know, they just kind of heel-toe it, you know...
Tabi bir de şarapçılar var. Yürüyemeyecek hâle geldikten sonra, önce topuklarına sonra da parmak uçlarına basarak yürürler.
It's not like New York, where you can just hop on a subway... where some wino blows his lunch on your shoes... and then some mugger comes along and steals'em.
Burası New York gibi değil. Orada metroya binersin... ayyaşın teki öğle yemeğini ayakkabılarının üstüne kusar... ve sonra da gaspçının teki gelip onları çalar.
I'm not gonna listen to this wino journalist's left-wing Commie crap.
Bu ayyaş gazetecinin Kominik saçmalıklarını dinlemeyeceğim, Jack.
- He dresses like a wino.
- Ayyaş gibi giyiniyor.
The stink of vomit's what attracted the wino - - - Calm down. - Fuckin'rat.
Kusmuk kokusu ayyaşları bile çekti - -
I'm telling you guys. Are you listening? Something evil got that old wino.
Ben burada kötü bir şeyler döndüğünü söylüyorum.
I got a wino daughter and a doped-up granddaughter.
Şarapçı bir kızım, uyuşturucu müptelası bir torunum var.
What with that glow and the varicose veins and your nose swelling up like a Christmas wino.
Su toplayacaksın. Varisli damarların çıkacak. Burnun ayyaşlarınki gibi kırmızı ve şiş olacak.
Whatever he says, we'll drink together but not your way like an old wino staring dead-eyed.
O ne derse desin, birlikte içeceğiz ama senin gibi değil gözleri kaymış yaşlı ayyaşlar gibi değil.
Remember that rotgut shit we used to drink on the streets... the wino wine?
Sokaklarda içtiğimiz o boktan şeyi hatırlıyor musun? Köpek öldüren şarabını?
I slapped a clown suit on some wino?
Sence ayyaşın tekine palyaço kıyafeti mi giydirdim?
home on and off to every down-and-out junkie and wino from 14th Street to the Bowery.
Cadde'den Bowery'ye kadar neredeyse bütün müptelaların ve ayyaşların toplanma merkezi.
Some wino burned himself up.
Ayyaşın biri kendini yakmış.
Move a muscle and I'll blow this wino's head off.
Kılını kıpırdatırsan beynini havaya uçururum.
Shut your fuckin'mouth, ya drunken wino, or I'll shut it for ya.
Kapat pis çeneni, ayyaş şarapçı, yoksa ben kapatırım.
Wino's delight!
Tadını buldu!
No, but a 400lb wino offered to wash my hair.
Hayır ama 200 kiloluk bir şarapçı saçımı yıkmayı teklif etti.
A stinkin'corpse in a shitty car to be found by some wino? Man, it's over.
Boktan bir arabada bir ayyaş tarafından bulunan kokmuş bir ceset mi olacaktı?
When I found him, he was a wino.
Onu bulduğum zaman şarapçının tekiydi.
He's gotten the whole place running like clockwork, if that clock was built by a crazed wino!
Her şey makine gibi işliyor. Deli bir şarapçının yaptığı bir makine gibi.
My people don " t want to know about the past exploits of some shagged-out old wino.
İçi geçmiş ihtiyar bir ayyaşın geçmiş başarıIarı... üstIerimi iIgiIendirmez.
He's a little too well fed to be a wino.
Şarapçı olmak için biraz iyi beslenmiş.
She's slurring her words, she's bumping into things, she stinks like a fuckin'wino!
Kelimeleri yutuyor, bir şeylere çarpıyor ve siktiğimin şarapçısı gibi kokuyor!
A wino?
- Şarapçıya mı?
A wino?
- Şarapçı mı?
A wino?
Şarapçıymış?
"Wino", not "Wilno".
"Wino", "Wilno" değil.
An old wino?
Ve o eski şarabı?
I wake to the sound of a wino singing.
Bir kuşun şarkı söyleyişiyle uyandım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]