Wolfe translate Turkish
1,136 parallel translation
Please be seated.
Nero Wolfe.
Listen, Wolfe, you trapped us once, damn you, but not again.
- Var zaten. Bak Wolfe, bizi bir kez tuzağa düşürdün.
If you had told me nine days ago that Wolfe would actually pull this stunt off, I never would have believed it.
Dokuz gün önce, Wolfe " un bunu yapabileceğini söyleseydiniz, asla inanmazdım.
Now, get the warrant, use it, you find something interesting, I'm sure Mr. Wolfe will be happy to discuss it with you.
Şimdi emri çıkarttır ve onu kullan.
For the present, I am through.
llginç bir şey bulursan, eminim Bay Wolfe bunu seninle konuşacaktır.
Wolfe then explained to Cramer the entire operation with the FBI.
Wolfe sonra Cramer "a, FBl" ın bütün operasyonunu anlattı.
- Isn't that Dr. Wolfe?
Asistanı Doktor Wolff değil miydi? Öyleydi.
Oh, yes, Dr. Wolfe mentioned you.
Evet, Dr Wolff sizden söz etmişti. İngiltere'de yaşayan Amerikalısınız.
Um, Professor Cropper, Fergus Wolfe.
Profesör Cropper? Fergus Wolff.
No doubt you know Fergus Wolfe then.
Fergus Wolff'u tanıyorsunuzdur.
It has to do with Fergus Wolfe mostly.
Genelde Fergus Wolff'la ilgili.
And this is Dr. Wolfe.
- Bu da Doktor Wolff.
" To the University of Muntz from Fergus Wolfe.
F. Wolff'tan Nantes Üniversitesine. Konu :
What I can't believe is Fergus Wolfe conniving with Cropper.
Fergus Wolff'un, Cropper'la işbirliği yaptığına inanamıyorum.
Look Homeward, Angel by Thomas Wolfe.
Thomas Wolfe, Look Homeward, Angel.
That's Mr. Wolfe's objection, not yours, Mr. Doyle.
Bay Wolfe'un itirazı, sizinki değil Bay Doyle.
Not so, Mr. Wolfe.
Öyle değil, Bay Wolfe.
I am persuaded by Mr. Wolfe's argument on behalf of the Minister for Education... that the term "parent"... in Articles 41 and 42 of the Constitution... must be held to imply both parents.
Eğitim Bakanı adına Bay Wolfe'un yaptığı savunmaya ikna oldum... Anayasanın 41 ve 42. maddelerinde geçen... "ebeveyn" sözcüğü... her iki ebeveyni kapsamalıdır.
I agree with Mr. Wolfe... that the Minister for Education has, at all times... acted in a reasonable and conscientious manner... within the provisions of the Children's Act.
Eğitim Bakanı'nın devamlı olarak... Çocuk Yasası doğrultusunda... mantıklı ve vicdanlı bir şekilde davrandığı konusunda... Bay Wolfe'a katılıyorum.
If you cannot use your own brain, mr.
Fark etmez. Wolfe'un aklı öğle yemeği için hazırlanan tirsi balığı yumurtası güvecindeydi.
( Archie ) Wolfe's mind was on the shad roe casserole slated for lunch.
Görüşmeye orada devam ederiz.
Look, i know it must be hard to name... women that dick might have played house with but... the problem is not that it's hard, mr.
Biraz girişken olabilirim. Uğraştığımız kadınları anlamak görevlerimden biridir. Wolfe o konuda ümitsiz vaka.
Oh, no, no, no, you can't just drink it.
Bay Wolfe hiçbir şeyin niyesiyle ilgilenmediğimizi söyler. Daha önce de az kalsın size Archie diyecektim.
No, no, no, they couldn't afford me.
Eve dönüp Wolfe'a bilgi verdim.
And when i saw Wolfe's ad on her kitchen table, i knew why.
Mutfak masasında Wolfe'un ilanını görünce de sebebini anladım.
Mr. Wolfe likes horsehair buttons for his pants.
- Bilmiyorum. Niye?
Archie... do you think i can identify the mother without learning who killed that woman?
Bay Wolfe, pantolonlarında at kılı düğme olmasını seviyor. - Öyle mi? - Evet, askıları için.
You're Nero Wolfe's legman, Archie Goodwin.
Polis bir varsayımın üzerine gitmek istiyor diye müşterinin ismini verecek hâlimiz yok.
( Wolfe ) You're taking me in?
Tamam o zaman.
Ha-ha! Never happen. Inspector cramer, fancy meeting you here.
Eve geldiğimde Müfettiş Cramer ve Bay Wolfe dostane bir görüşme yapıyordu.
I was in custody from 10 : 04 p.m. Sunday to 10 : 05 a.m. Monday, when nathaniel parker, Wolfe's attorney, arrived with my bail.
- Beni götürürsen sessiz kalırım. Memur tacizi yüzünden müşterimin ismini vereceğime köprü altında yatar çöp yerim daha iyi.
It was a bad start.
Wolfe'un avukatı Nathaniel Parker kefaletimi getirdi.
You have a funny notion of what gratifies people, mr. Wolfe.
Kaçamaklarıyla ilgili sizden fazla bilgi sahibi olan dört kişiyle görüşmek istiyorum.
Wolfe. It is utter nonsense to suspect me.
Tasavvur edilebilir olduğunu düşündüğüm için minnettar olun.
Hmm. Thank you.
Sorunuza cevap vermek için de şunu söyleyeyim Bay Wolfe benden şüphelenmeniz büyük saçmalık.
I profiled them neatly for Wolfe and will do so for you.
Sevgili Archie, Lizzie Borden baltayı aldı ve annemi kırk yerinden doğradı. Seni seven Lucy.
Mmm, incredible!
Wolfe için onların düzgün profillerini hazırladım.
( julian ) This is the way it goes, mr. Wolfe. Mass culture, he's interested in your voice.
Seçkin Julian Haft, Bay Valdon'ın ilk romanlarını yayımladı ve yakın dostu olduğunu iddia ediyor.
Your friend, lucy Valdon, is being blackmailed.
İşler böyle Bay Wolfe. Kitlesel kültür. Sesinizle ilgileniyor.
And so, conceived by Wolfe, executed by Goodwin and fueled by the client's hard-earned, inherited cash, the great mother hunt began.
Yoksa yüzünüze gözünüze bulaştırırsınız. Lucy Valdon benden iyilik istiyorsa bana gelsin.
Valdon, if we make the connection between you and tenzer and Nero Wolfe on our own, r next interview is gonna be downtown at headquarters.
İlam, emir veya ne lazımsa işte ondan var mı? Bulduğunuz çocuğun belgeleri var mı?
He came to my home and started asking me questions.
- Bay Wolfe'a söz verdin. - Bebekten haberleri var. Müşteriniz olduğumu da biliyorlar.
Mr. Wragg. Nero Wolfe.
Bay Wragg.
" Dear Professor Wolfe :
" Sevgili Profesör Wolff.
( Wolfe ) " Mrs. Valdon,
Bayan Valdon.
One of my functions is to understand the women we're dealing with since Wolfe is so hopeless at it.
Tabii.
I got home and gave Wolfe the facts.
Tatmin edici. Sonra bunun hafif kaldığına karar verdi.
Wolfe engaged in a friendly interrogation.
Geçen gün kabalık ettim.
Good day. After purley left, the queen stormed out of her castle and paid a visit to the peasant.
Tenzer ve Nero Wolfe'la aranızda bağlantı kurarsak bir sonraki görüşmemiz merkezde olur.
Wolfe... they know about the baby and they know that i'm your client.
Saçmalama Archie.
This was all Wolfe needed.
Wolfe'un tek istediği buydu.